TEFSİR- 5. Kur'an ve Bağlam


Kur'an ve Bağlam başlıklı kitabın 1-52,122-134,185-250. sayfalarını mütalaanızın sonuçlarını bölümlere göre ve maddeler halinde yazınız.

(Ara Sınavı’ndan sonra)

139 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. 1-52
    ^^^Esbab-ı nüzul, Kur'an'ın anlaşılmasında gerekli bir bigidir.Sahabe,tabiun ve tebe-i tabiinden müfessirler Kur'an'ı özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir.
    ^^^Esbab-ı nüzul hakkında tek kaynak sahabedir.Çünkü onlar nüzul ortamının içinde yaşadıklarından hadiselerin zuhur sebeplerini görebilmişleridr.
    ^^^Hem Hz.Peygamber hem de sahabe döneminde Kur'an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır.Çünkü nüzul ortamının içinde yaşayanlar hayattadır.İnsanlar anlayamadıklarını soracak kimseleri bulabilmektedirler.
    ^^^Sahabe döneminde bilgiler rivayet yolu ile sonraki nesillere aktarıldı fakat islam sınırları genişlemeye başlayınca arap olmayan kavimlerin müslüman olması ile tedvin için gerekli ortam hazırlanmış oldu.
    ^^^Kur'an ilimleri önceleri Kur'an tefsir edilirken , onu daha iyi anlamak için bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmış olan Kur'an ile ilgili özel araştırmalardır.Ulumu'l Kur'an başlığı altında Kur'an ilimlerini ilk kez tek bir eserde toplayan Zerkeşi'dir.Kur'an ilimleri Kur'an'ın en doğru şekilde anlaşılmasını sağlayan bir bilgi alanıdır.
    ^^^Zerkeşi ile birlikte Kur'an ilimleri daha kapsamlı bir terim olarak kullanılmaya başlanmış, tefsir ilimleri ise müfessirin Kur'an tefsirine yöneldiğinde bilmesi gereken ilimleri ifade etmeye başlamıştır.
    ^^^Esbab-ı nüzul ilmi ilk dönemlerden beri Kur'an ilimleri arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir.Bu ilmi bilmek neredeyse Kur'an'ı bilmekle eşdeğer tutulmuştur.Bu ilim Zerkeşi'ye kadar müstakil eserler halinde ele alınmıştır.Zerkeşi ise Kur'an ilimleri eserlerinin başında,ilk olarak bu ilmi ele almıştır.
    Derya Kırdar ilahiyat 1/B 10070173

    YanıtlaSil
  3. 122-134
    ^^^Tefsir tarihi incelendiğinde müfessirlerin esbab-ı nüzule çok önem verdiklerini görürüz.Nübüvvet döneminde Hz.Peygamberin tefsirleri ile yetinilmiştir.Sahabenin tefsirini ise nakil oluşturnaktaydı.Tefsinin nakille başlamış olması ve bundan ileri gidilememesi ilk zamanlarda az sayıda rivayet olduğunu gösterir.Sonra bu rivayetler çoğalmış hatta sağlam olmayan rivayetler eklenmiştir.Bu şekil rivayetler hakkında tenkitler yapılmıştır.Mesela imam Ahmed bin Hanbel tefsir,melahim ve megazinin senedi yoktur demiştir.
    ^^^Müfessirlerimizin kendilerine ulaşan her bilgiyi yazıya aktarmaları buldukları her şeyin yok olup gitmesinden endişe ettikleri içidir.Onlar rivayetlerin zayıf yada sahih olduğunu kendilerinden sonra gelecek hadis tenkitçilerine bırakmışlardır.
    ^^^Abdülaziz Dihlevi zayıf rivayetlerin hicri 1. asırda olamadığını,daha sonra ortaya çıktığını söylemektedir.Selef alimlerinin zayıf haberleri rivayet etmeerini iki sebebe bağlamaktadır; haberlerin asıllarını bulamamışlardır veya asıllarını bulmuşlar ancak bir illet gördükleri için terketmişlerdir.
    Tefsir kitaplarındaki böyle esbab-ı nüzul rivayetlerinin senet-metin tenkidi açısından incelenmesi gerekir.

    185-250
    ^^^Esbab-ı nüzul ilmi Kur'an'ın anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin başında gelir.Bu yaklaşım tarzı geleneksel yaklaşım tarzıdır.Bu yaklaşımın bazı olumsuz sonuçları olabilir.Kur'an'ı anlama çabasında esbab-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki grup ilke vardır.Genel ilkeler; 1.Esbab-ı nüzul rivayetlerinin tamamını bulundurmak mümkün değildir. 2.Esbab-ı nüzulü bilmeden de Kur'an'ı Kerim anlaşılabilir. Özel ilkeler; 1.Sebebi bilmenin anlamı ayetin indiği ortamın halini bilmektir. 2.Sebeb-i nüzul bilinmediğinde Kur'an'ın zahir nassları mücmel nass durumuna getiriliyorsa bu durumda esbab-ı nüzul bilinmelidir. 3.Kur'an'ın anlaşılmasında esbab-ı nüzule olan ihtiyacı ilk olarak Kur'an belirlemelidir.
    ^^^Esbab-ı nüzul rivayetleri nüzul asrında meydana gelmiş hadiseleri içerir.Sahabinin re'y ve içtihadı yoktur.Fakat tefsir rivayetleri Kur'an'ın anlaşılması için yapılan nüzul sebebi değerlendirmeleridir.Buları karıştırmamak gerekir.
    ^^^Kur'an'ın anlaşılmasında önemli iki ilke daha vardır.Bunlardan ilki Kur'an'ı Kerim'in bütünlüğünün dikkate alınmasıdır.İkinci ilke siyak-sibakın göz önünde bulundurulmasıdır.Ayetin sebebi nüzulunu bilmek siyak-sibakın anlaşılmasını kolaylaştırır.
    ^^^Esbab-ı nüzul gerçekliğini,nüzul ortamında yaşamış kişilerden ve onların yapıp etmelerinden alır.İnsanın yapıp etmeleri onun tarihselliğini oluşturur.
    ^^^Esbab-ı nüzulün bu ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi birçok fayda sağlayacaktır.

    Derya Kırdar İLAHİYAT 1/B 10070173

    YanıtlaSil
  4. (1-52)

    ***Esbab-ı nüzül Kuranı anlamada en fazla ihtiyaç duyulan ilimlerdendir.Bunun içindir ki sahabe-i kiram bu ilmi bilmekle övünmüş ve öğrenilmesine özen göstermiştir.
    ***Muteber birçok alim de bu ilmi bilmenin Kuranı bilmekle neredeyse eşdeğer olduğuna işaret eden sözler söylemişlerdir.
    ***Kuran ilimlerinin kaynağı yine insanı okuduğunu düşünmeye,ibret almaya sekeden Kurandır.
    ***Esbab-ı nüzül ilmi sahabe döneminden sonra ortaya çıkar.Çünkü bu zamana kadar nüzülü bizzat müşahede edenler,nüzüle bazen bizzat muhatap olanlar,H.z peygamberin rahle-i tedrisinde bulunanlar hayattaydı.
    ***Esbab-ı nüzülün te'lifi hareketleriyse İslam coğrafyasının büyümesiyle başladı.Önceleri ilim rivayet yoluyla aktırılıyordu.
    ^^^Ulumu-l Kuran selefine göre;Kuranın içerdiği bilgilerin sistemleştirilerek yine Kuranı anlaşılmasında araç olarak kullanılmasıdır.
    ^^^Ulumu-l Kuran bugün anlaşıldığı şekliyle ilk olarak H.VIII y.y da Zerkeşi tarafından zikredilir.
    ^^^Çağdaş alimlerce yapılan tanımlama ise,Zerkani şöyle der:"Kuranı okunması icazı,bir hidayet rehberi olması açısından ilgili ilimlerim tümüdür."Ve şu çok önemli eklemeyi yapar:"Fen bilimlerini öğrenmeye araştırmaya Kuran teşvik eder,ancak bu ilimler ulumu-l kurandan sayılmaz."
    ^^^Hayatlarını Kuranı anlamaya anlatmaya yaşamaya adayan bir nesil olarak sahabe-i kiramın esbab-ı nüzülü çokça kullanmasından bu ilmin ehemmiyeti anlaşılmaktadır.
    ^^^Aynı zamanda birer muallim olan sahabe için bu ilim olmazsa olmaz idi.Çünkü;nüzül sebebine vakıf olunmadığı taktirde Kuranı anlama,anlatma,uygulamaya geçirme v.s büyük sıkıntı çekileceği apaçık ortadadır.

    (122-134)

    ***Sahabenin tefsiri H.z peygamberinden nakiller ve ictihatlarından oluşuyordu.
    ***Kuranın tefsiri alanına ancak İslam topraklarının genişlemesiyle farklı dilden kültürden milletlerin İslam'a girmesiyle yönelme hareketlerine başlama zorunluluğu hissedildi.
    ***Bir rivayet ilmi olan Tefsir alimlerce nakil sıhhati hususunda bir hayli tartışma konusu olmuştur.
    ***Muteberliği tartışma götürmeyen birçok alimimiz tefsir rivayetlerinde garib,münker,israili hatta zayıf hadisleri almışlardır.Burada alimlerimize ve rivayetlerine kat'i bir reddedicilikle bakmadan önce şunu bilmeliyiz ki;oların bundan muradları rivayetleri senetleriyle verdikleri için zaten rivayetin zayıf-sika olduğu anlaşılacağına dayanarak bildikleri herbir malumatı aktarıp vebalinden kurtulmak olarak düşünülmeli.
    ***Ancak söz ettiğimiz bu durum, bugün bir tefsir okuyucusu için büyük meşekkat doğuracağından sıkı bir senet-metin tenkidi zaruret haline gelmiştir...Osman GÜL İLAHİYAT 1/B 10070123

    YanıtlaSil
  5. (185-250)

    ***Klasik,geleneksel yaklaşım üzere Kuranın anlaşılmasında esbab-ı nüzüle başvurulduğunda bazı olumsuz sonuçlarla karşılaşılabilmiştir.Bu sebebten bu ilme duyulan ihtiyaca şu ilkeler çerçevesinde bir sınırlandırma getirilbilir:
    1)Esbab-ı nüzül rivayetlerinin tamamı cem' edilemeyecek kadar fazla olması
    2)Bu ilim bilinmeden de Kuranı anlamanın mümkünlüğü
    3)Söz konusu ilim bilinmediği takdirde ele alınan ibarenin mevcut farklı anlamarına kayılabilme tehlikesi
    4)Yine bilinmemesi durumunda zahir olan bir nassın mücmel duruma getirilebilme tehlikesi
    5)Okunan pasajda bir terim yada durum kavranamadığı taktirde,kafada soru işareti kaldığında başvurmalı
    ***Esbab-ı nüzül rivayetlerini tasnifte şu husus önem arzeder:*Rivayetler zahiren muayyen kişi ve yer,mekana hitap etse de asılda umuma seslenildği unutulmamalıdır.
    ***Rivayetin nass mı ihtimal mi olduğu önemli olduğu için gelen rivayetin tefsir için mi yoksa sebb-i nüzül için mi olduğunun kesinlikle ayırdedilmesi gerekir.
    ***Kuranın değişen dünyaya değişmez değerler getirdiği akıldan çıkarılmamalı.
    ***Esbab-ı nüzüle bakarken Kuranın bütünlüğü gözden kaçırılmamalı,her ayete bir sebeb-i nüzül yakıştırmadan kaçınılmalıdır.Siyak-sibak da tabi ki bu çerçevede göz önünde bulundurulmalıdır.
    ***Esbab-ı nüzülün tarihi bir gerçek olmasıyla muayyen bir tarihe bağlı kalması birbirine karştırılmamalıdır.
    ***Kuran tarihi süreç içersinde insanın varlık koşullarını, fıtratını onaylayan,idrak etmesine yardımcı yegane bir mesajdır.
    ***Nüzül sebebi,akılla idrakı mümkün olmayan tamamen sahabeden gelen müsned-merfu rivayetlerdir.*Böyle olmayan haberler tefsir rivayetleridir.
    ***Esbab-ı nüzüle başvururken iki problemle daha karşılaşırız:
    a)Rivayetlerin yetersiz kalışı
    b)Rivayetlerin doğurduğu sonuçlar
    ***Esbab-ı nüzül rivayetlerinin doğurduğu en önemli olumsuz sonuçlardan biri,Kuran-insan-hayat bütünleşmesini engellemesi ve çok zengin olan anlam kapasitesini bir ceviz kabuğu misali daraltılma tehlikesidir.
    Son söz olarak; insan Kuranı kendi vakasına aktarmada sorumludur,bu bilinçle okumalı ve bu bilinçle anlamlandırmalıdır... Osman GÜL İLAHİYAT 1/B 10070123

    YanıtlaSil
  6. Kuran ilimlerinin kaynağı bizzat KURANI KERİMDİR

    Hz. Peygamber Ümmi idi. Fakat ümmi olmasına rağmen Hak Teala hz.leri tarafından gelen ilk emir “oku”oldu. Bilindiği üzere KURANI KERİM cahiliye çağından başlayıp bütün çağlara uygun olarak yani zaman aşımına uğrayıp her çağı aydınlatacak şekilde nüzul edildi. KURANI KERİM anlaşılması, okunması, yaşanması, üzerine düşünülmesi isteyen bir kitaptı ve öğretileride hep bu yönde idi. Kuran Kerim nüzulünün ilk dönemlerinden Hz. Peygamberin. düya hayatından ahiret hayatına göçüne kadar anlaşılmakta daha üst seviyede idi çünkü toplum ayetlerin iniş sebeplerini bilmek anlamadığı kelimeleri Hz. Peygambere. sorarak bilme merakını gidermekteydi Hz. Peygamberin. ebedi aleme göçünden sonra bir takım ihtiyaçlar beliriverdi (ashab-ı nüzul ilmin öğrenilmesi gibi) bu ihtiyaçlar doğrultusunda bazı terimler meydana çıktı. Bunların başında Kuranı. İlimleri geliyordu; Kuran ilimlerinden maksat parçalara ayrılmış gereksiz uzaklara gidilmiş bilgi karmaşasına yol açan ve Kuran. İlimleri adı altında takdim edilen ilimler değil bilakis Kuranın. isteğine cevap olarak ortaya çıkmış ilimlerdir. Kuran. ilimlerine nüzulün ilk yıllarında ihtiyaç yoktu çünkü bizzat YAŞAYAN KURAN en somut hali ile sahabilerin karşısındaydı. Kitabın bölümleri incelendiğinde görülüyor ki BÜTÜN İLİMLERİN kaynağı Kuranı Kerim. Nitekim ilk emir “OKU” idi OKU emri ile insanlar “hayat boyu eğitime” tabii tutuldular ve beraberinde Kuranı Kerim “yaşanmasını ve üzerinde düşünülmesi” isteği üzerine artık kitabın muhattabı bizler “evrenin her köşesinde saklanmış oku” emirlerini aramayı ve istifade etmeyi amaçladı. Buna bağlı olarak da “diğer ilimler” zuhur etti.
    BÜŞRA KÜÇÜK 10070188(1-52)

    YanıtlaSil
  7. 1-52
    *Esabab-ı nüzulu Kur’an-ın anlaşılmasında gerekli bir bilgi kaynağı olarak değerlendirmeliyiz.
    *Bu değerlendirmeyi yapabilmemiz için de tek kaynak sahabe efendilerimizdir.
    *Bunu yaparken esbab-ı nüzulü içeren kitaplardaki bilgiyi nakletmemiz,eabab-ı nüzulü bilmenin faydalarındandır.
    *Biz esbab-ı nüzulü bu şekilde koruyabiliriz.
    *Kitaptan kitaba aktarılmış esbab-ı nüzul bilgilerini kabul veya reddetmek Kur’an-ı anlamanın yarısıdır.
    *Esbab-ı nüzulü iyi anlamak için de onu tenkid edip incelemeliyiz.
    *Bunu için asbab-ı nüzulü önce sınflandırmalıyız sonra ona eleştirel bir bakışla yaklaşmalıyız.
    *Daha sonra da Kur’ın-ın anlaşılmasında esbab-ı nüzulü nasıl değerlendirmemiz gerektiğini ortaya koymalıyız.
    *Bunula nüzu çağını daha iyi anlarız ve o çağı gözümüzün önüne getirmiş oluruz.
    *O çağı güzümüzün önüne getirmemiz için de Kur’an-ı idrak etmeliyiz.
    *Bunun için bize yardımcı olacak bir yardımcıya ihtiyacımız lazım,o da Kur’an İlimleridir.
    *Kur’an ilimlerinin kaynağı Kur’an-dır.
    *Çünkü Kur’an,kendisinin düşünülmesini,anlaşılmasını ve açıklanmasını ister biz insanlardan.
    *Kur’an-daki bir çok ayet insanı tasvir ediyor ve insanlara eğitimi gerekli görüyor.
    *Bundan dolayı Kur’an inmeye başladığından buyana Müslümanlar Kur’an-ı anlamaya çalışmış.
    *Bu anlama süresinde de peygamberimizden faydalanmışlar.
    *Peygamberimizde bunu hem hali hem de sözü ile yerine getirmiştir.
    *Bunun için okuma-yazma bilmeyenlere eğitim için zaman harcanmış,yerler,mescidler açılmıştır.
    *Nüzul çağında tefsir ilimlerinin telifine ihtiyaç duyulmamış.Çünkü bunları anlatan efendimiz vardı ve o dönemde Kur’an ilimleri nakil şeklindeydi.
    *Daha sonra İslam fetihleri,Kur’an ilimlerinin redvinini zorunlu kılmıştır.Bu işe de sahabe,tabiin ve onların yetişdikleri başlamıştır.
    *Buradan anlaşılıyor ki Kur’an ilimleri Kur’an-ı anlama sürecinde ortaya çıkmıştır.
    *İlk müfessirlerimiz bunu Kur’an-ın anlaşılmasına imkan sağlayan ilmi araçların geliştirilmesi şeklinde algılamışlardır.
    *İlk müfessirlerimiz Kur’an ilimlerini sözcük anlamında kullanmışlardır.
    *Bu arada Kur’an ilimlerini gayesi bir olduğundan hepsi birbirine geçmiş haldeydi.
    *Bu yüzden Kur’an ilimlerinin bütününü kapsayan bir ilim kavramına ihtiyacımız vardı.
    *Ve Kur’an ilimlerinin kavram ve ıstılah olarak kullanımları hicri V. Asırda ortaya çıkmıştır.
    *Kur’an ilimlerine giren ilimler teker teker lel alınmıştır.
    *Kur’an ilimlerinin bugünkü kullanımları ise hicri VIII.asırda ortaya çıkmıştır.
    **Önceki alimlerimiz,hadis ilminde ortaya konulan yöntemi Kur’an-ın anlaşılmasında ortaya koyamamışlardır.
    **Kur’an ilimleri üç türdür;Tevhid,Tezkir ve Ahkam’dır.
    *Bu yüzden Kur’an-a yakınlığı ile bilinen tek bir ilim olmadığı için ilim terimi çoğul olarak kullanılmıştır.
    **Kur’an ilimlerinin konusuda geniştir.
    *Tefsir ise Kur’an-ın anlaşılmasını hedf edinen bir ilimdir.
    *Bundan dolayı Kur’an ilimlerinin ilk tedvin edileninin tefsir olması gayet doğaldır.Çünkü Kur’an bizden önce kendisinin anlaşılmasını istiyor.
    *Yani Kur’an ilimlerinde hedef;Kur’an-ın tefsirini ve anlaşılmasını kolaylaştırmaktır.
    *Dolayısıyla tefsir ilmi özel bir alan ve gaye ile yönelmiştir…
    HAZIRLIKLI İLAHİYAT/B MEMET GÖKÜLÜ 10070120

    YanıtlaSil
  8. 122-124
    *Esbab-ı nüzul rivayetlerine genel bakış nüzul rivayetlerini tarihin seyri içinde metodik yönden değerlendirmektir.
    *Metodikten kasıt esbab-ı nüzul sözcüğünün sözlük manasıdır.
    *Esbab-ı nüzul ilmini inceleyen alimlerimiz metodik olarak üzerinde durmamışlardır esbab-ı nüzul sözcüğünün.
    *Her alimimiz farklı yönlere temas etmiştir.
    *Peygamberimiz döneminde,peygamberimizin açıkladığı bilgilerle yetinilmiş,sahabe döneminde ise peygamberimizin öğrettikleri nakledilmiş ve içtihad edilmiştir.
    **Sahabe arap diline,bilgisine sahipti.Nüzulz çağına şahid olmuşlardı.
    *Ve peygamberimizin eğitiminden de geçmişlerdi.
    *Bunlardan dolayı İslam dinine yeni girenler için sahabeler bir bilgi küpü,kaynağıydı.
    *Shabelerden sonra da bunu tabiin ve onlarda sonra gelenler sürdürmüştür.
    *Rivaytler bu şekilde aktarılınca da doğal olarak nakledilen rivayetlerde artış olmuş,bu yüzden tefsi rivayetleri yani esbab-ı nüzul rivayetleri tenkid edilmiştir.
    *Bu nakleidlen esbab-ı nüzul rivayetlerini meğazi ve melahim kitaplarında görmekteyiz.
    *Sahabeler hadis konusuna önem veriyorlar ve gerektiğinde eleştiride bulunuyorlardı.Ama tarihi konularda daha serbest hareket ediyorlardı.
    *Tarihi anlamamızda ve değerlendirmemizde esbab-ı nüzul rivayetleri yardımcıdır,yol göstericidir.
    *Tefsir rivayetlerimizi nakleden bilginlerimiz ne kadar ilim ve takva sahibi olsalarda zayıf,münker,garip gibi hadisleri de nakletmişlerdir.
    *Bundan dolayı bir tefsir rivayetini alimimiz zikretti diye o rivayeti sağlam olduğuna hemen hükmetmemeliyiz,incelemeliyiz.
    *Alimlerimizin her şeyi nakletmeleri onların,bu bilgilerin kaybolmasından korkmalarıdır.
    *Ve naklederken de mevzu da olsa senedi ile rivayet ediyorlardı.
    *Bu yapmakla da sorumluluktan kurtulduklarına inanıyorlardı.
    *Önce ki alimlerimizin bu yöntemini sonra ki alimlerimizde benimsemişlerdir.
    *Nakledicinin zayıf olduğunun bilseler dahi onu nakletmişlerdir.
    *Yukarıda değindiğim 3-4 maddeyi Taberi,tarih kitabının mukaddimesinde anlatmıştır.
    **Sonradan ortaya çıkan asbab-ı nüzul rivayetlerini hicri I. asırda bilinmiyordu.
    *Bundan dolayı sahabe ve tabiinlerin bu rivayetleri aktarması olağan bir şey değildir.
    **Tefsir rivayetlerinin çoğu sağlam temeller üzerine değildir.
    *Bu yüzden tefsir rivayetlerinin,hadis ilminde olduğu gibi senet ve metin açısından sıkı bir şekilde incelenmelidir.
    *Bu sayede Kur’an-ı anlamamız daha iyi ve sağlıklı olacaktır..:)
    HAZIRLIKLI İLAHİYAT/B MEMET GÖKÜLÜ 10070120

    YanıtlaSil
  9. 1-52

    *Bu bölümde 'bir vakıa olarak esbab-ı nüzul nedir?'sorusuna cevap aranmıştır.
    *Esbab-ı nüzul Kur'an'ın anlaşılmasında gerekli bir bilgi olarak değerlendirilmiş,sahabe,tabiun ,tebe-i tabiin Kur'an'ı esbabı nüzul ile tefsir etmişlerdir.Hatta başlangıçta tefsir ilmi 'esbab-ı nüzulu bilmekten ibaretti' denilmiştir.
    *Esbabı nuzul ilmende tek kaynak sahabedir.Çünkü onlar bizzat nuzul ortamını müşahade etmişlerdir.
    **Ulumu'l Kur'an Hz.Peygamber ve ashabı tarafından bilinmekteydi.Ancak o dönemde bu adlandırma ve bu ilimlerin neler oldugu şeklinde bir sınıflandırma yapılmamış çünkü bizzat nuzul ortamını müşahade etmişler olayları bıldıklerı ıçın bu ilmleri telif etmeye gerek duymamışlardır.
    *Sahabe ve tabiun döneminde Ulumu'l Kur'an bilgilerinin rivayet yoluyla devam ettiği görülmektedir.
    *İslam sınırlarının genişlemesi ve Arap olmayan kavimlerin İslama girmesi gibi sebeplerden dolayı Ulumu'l Kur'an'ın tedvinine ihtiyaç duyulmuştur.
    **Kur'an İlimlerini Ulumu'l Kur'an olarak kavramlaşma sürecine baktığımızda;bu ilimler ilk dönemlerde müstakil eserlerde zikrediliyordu ve Ulumu'l Kur'an terimi sözlük anlamında kullanılıyordu.Terim olarak kullanımı ise 8. asırda Zerkeşî tarafından kullanılmıştır.
    *Mutekaddimun her ne kadar terim anlamında kullanmasada bu konuyu ıyı bılmekteydiler.
    *Zerkeşî ve ve daha sonraki dönemlerde Kur'an İlimlerinde hadis ilminin metoduna benzer bir metod uygulanmaya başlanmıştır.
    *Kur'an ilimlerinin neler olduğu da tartışılmış ve yapılan araştırmanın neticesinde 'Kur'an İlimleri;konusu her yönüyle Kur'an'ı Kerim olan ,Kur'an'la ilgili veya Kur'an'ın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan,Kur'an'ın en doğru şekilde anlaşışmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır' denilmiştir.
    **Kur'an ilimleri genel olarak Kur'an'la ilgili ilimler ve araştırmalardan oluşurken Tefsir ilmi;Kur'an'ın izahını amaçlayan bir ilimdir.Kur'an ilimleri genel-kapsamlı iken Tefsir ilmi daha özel bir alandır.
    **Bilal KARABEY 1-B /10070142**

    YanıtlaSil
  10. 122-134

    ** Bu bölümde esbab-ı nüzul rivayetlerini tarihi süreç içerisinde metodik açıdan bir degerlendirme yapılmış,esbab-ı nüzul rivayetlerinin Kur'an'ı anlamak yolunda hangi ilkelerle ele alınıp degerlendirildigi açıklanmaya çalışılmıştır.
    ** İlk dönemlerde tefsir faliyeti olarak Hz.Peygamberin açıklamalarıyla yetinilmiş daha sonraki sahabe kuşagında ise Hz.Peygamberin açıklamalarının nakilleri ve sahabenin kendi içtihadıyla yaptıkları yorumlardan ibaret denilebilir.Ancak daha sonraki dönemlerde sınırların genişlemesiyle birlikte bu tefsir faliyetleri de artmış bu sırada az olan rivayetler de çogalmış ve genişlemiştir.Zamanla saglam olmayan rivayetlerde ilave edilince tefsir rivayetleri hakkında eleştiriler de dogal olarak ortaya çıkmıştır.Eserde zikredilen Ahmet b Hanbel'in tefsir rivayetleri hakkındaki rivayeti bu tenkıdleri onaylar niteliktedir.
    **Çok iyi alimlerimiz olmasına rağmen eserlerınde zayıf, garib, münker, ve israili hatta mevzu hadisleri rivayet etmişlerdir.O halde alimlerimizin bir tefsir haberini de eserlerinde zikretmeleri o haberin sıhhatıne delil teşkil etmemelidir.Hadis, tefsir ve diger rivayetlerde bu tür rivayetlerin bulunmasının nedeni tedvin ve tasnif döneminde alimlerimizin bilgiyi kaybetmemek için bütün rivayetleri toplamasından kaynaklanmaktadır.İlk alimler sıhhat degerlendırmesını rıvayetlerın senedlerını zikrederek sonraki kuşaklara bırakmışlardır.
    **Sonuç olarak tefsir ve ve esbab-ı nüzul rivayetlerinin de sağlam temeller üzerinde durmadığı açıktır.Bu nedenle bu rivayetlerin de sened ve metin tenkidine tabi tutulması gerekmektedir.

    YanıtlaSil
  11. 185-250

    *Bu bölümde esbab-ı nüzule olan ihtıyaç ve bu ilmin Kur'an'ı anlamadaki rolü üzerinde durulmuştur.
    *Esbab-ı nüzul geleneksel bir yaklaşımla ele alındığında Kur'an'ı anlamada bazı olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle Kur'an'ın anlaşılmasında bu ılme nasıl yaklaşılması gerektigi ve bu ılmın sınırlarının belırlenmesı gerekmektedir.Bu sınırların belirlenmesi için eserde genel ve özel ilkeler zikredilmiştir.
    *Esbab-ı nüzulu bilmeden Kur'an'ın genel ilkeleri anlaşılabılir.Selef-halef alimleri bu ilme çok önem vermişler ancak onların bu kadar çok önem vermesi esbab-ı nüzulu bilmeden Kur'an anlaşılmaz anlamına gelmez.Ancak bazı yerlerde esbab-ı nüzulu bilmeden yapılan açıklamalar yanlış anlaşılmaktan kurtulamamıştır.
    *Esbab-ı nüzulu neden bilmemiz gerektgı de açıklanmaya çalışılmıştır.Arapçada kelâmın anlaşılmasının çeşitli yöntemleri vardır.Acak bu yöntemlerin kelâmı anlamada yetersiz kaldığı yerlerde mecburi olarak esbab-ı nüzule başvurmak gerekir.
    *Tefsir ve esbab-ı nüzul rivayetlerinin sıhhati tartışılmış sonuç olarak bu rivayetlerde de hadis rivayetlerinde uygulanan kriterlerın(sened-metin tenkıdı,ravilerin durumunun araştırılması vb.) uygulanmasının gerekliliği vurgulanmıştır.
    *Esbab-ı nüzul rivayetleri :esbab-ı nüzul rivayetleri ve tefsir için esbab-ı nuzul rivayetleri şeklinde iki kısımda mutalaa edilerek aralarındaki farklar belirtilmiştir.
    *Kur'an'ı anlamada, esbab-ı nüzul ilmi ıle Kur'an'ın bütün olarak ele alınması ve siyak-sibak ilişkisi gözden kaçırılmamalıdır.Esbab-ı nuzulu bılmek Kur'an' ın bir bütün olarak anlaşılmasında ve siyak-sibakın ıdrakınde önemli bir yere sahiptir.
    *Esbab-ı nüzulle tarıhsellık arasındaki ilişki insanın tarihi bir varlık oluşuyla ilgili olarak açıklanmıştır.

    **Bilal KARABEY 1-B 10070142**

    YanıtlaSil
  12. İslam kültüründe esbab-ı nüzul tarihçesini incelemek gerekirse Hz. Peygamber zamanında onun yaptığı açıklamalar yeterliydi fakat fetihler başlayıp İslam çeşitli alanlara yayılmaya başlayınca ve bunun yanında Hz. Peygamberin ebedi aleme göç etmesiyle Kuranı Kerimin arap olmayanlar tarafından anlaşılması güçleşmeye başladı. İşte tüm bunlar esbab-ı nüzul rivayetlerinin önemini artırdı. Sahabiler bildiklerin tabiuna,tabiunda kendinden sonraki nesillere aktardı. Rivayetlerin sayısı her geçen gün arttı fakat bu rivayetlerin ne kadarı sahihti? Hadis ilminde olduğu gibi tefsir ilminde de gelen rivayetlerin sağlam bir isnadla gelmiş olması önem arz etmektedir. Rivayetlerin tamamı yanlıştır demenin doğru olmayacağı gibi rivayetlerin tamamı da doğrudur demek çok uygun olmaz. Alimlerimizin bir kısmı tamamen rivayetleri hayatından çıkarmış, bir kısmıda irdelemeyi hayatından çıkarıp “doğru” deyip tüm rivayetleri hayatına almış fakat ilim işte bu iki yolda ortayı bulup doğruyu bulma amacına yöneldiği zaman asıl amaca ulaşır. (122-234)



    Bu güne kadar eshab-ı nüzul ile ilgili pek çok farklı görüş duyduk. Bunlardan bir tanesi esbab-ı nüzul olmadan Kuranı Kerimi anlamanın mümkün olmadığıydı. Bu açıdan olaya baktığımız taktirde esbab-ı nüzul önemini hiçe saymak mümkün değildir. Fakat sorun şu nasıl ki gözleri çok iyi görmeyen bir insan kitap önünde olsa dahi okuyamaz gözlüğe ihtiyaç duyar esbab-ı nüzul ilminin metodlarını bilmeden bunu kullanmaya çalışmakta işte tam olarak buna benzer. Bir işin ilmini öğrenmeden o işi yapmaya kalkışmak bizi doğruya değil yanlışa sürükler. Fakat tüm bunlardan şu sonuç çıkarılmamalıdır. esbab-ı nüzul ilmi bilmeden Kuranı Kerimden “hiçbir şey anlamak” mümkün değildir. esbab-ı nüzul bilmeden de “Allahın varlığını birliğini namazın farz olduğunu, doğruluğu, adaletli olmayı” anlam gücümüz ile bilebiliriz. esbab-ı nüzuldan istifade edebilmesi için dikkat edilen hususları maddeler halinde belirtmemiz gerekirse;
    -Senet ve metin tenkidinin yapılması (hadis ilminin tenkitçiliğinden faydalanılabilir)
    -Kuranı Kerimin bütünlüğünün dikkate alınması
    -Siyak – Sibak göz önünde bulundurulması
    -Esbab-ı nüzul ve tarihlik kavramı(185-250)BÜŞRA KÜÇÜK 10070188

    YanıtlaSil
  13. KURAN VE BAĞLAM
    1-52
    Kur’anı Kerim Hz. Muhammed’ e inen ve kıyamete kadarda baki kalacak olan en son kitaptır. İnsanlar her türlü soru ve cevaplarına Kur’an çerçevesinde çözüm aramalıdırlar. Bunun içinde esbabı nüzul ilmini çok iyi bilmek gerekir. Esbabı nüzul ilmi Kur’an-ı Kerim’in yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak bir hidayet rehberi olduğunun delilidir.Esbabı nüzul ilmi alimlerce üzerinde önemle durulan bir ilimdir.Sahabe tabiun ve tebei tabiin Kur’an-ı esbabı nüzulle tefsir etmişlerdir. Esbabı nüzul hakkında tek kaynak sahabedir. Onlar bizzat o ortamın içinde bulunmuşlar,olayları müşahede etmişlerdir.
    I. BÖLÜM
    *Esbabı nüzul ilmini anlayabilmemiz için Kur’an ilimleri kavramlarını çok iyi bilmemiz gerekmektedir.
    *Kur’an ilimlerinin kaynağı yine Kur’anı-ı Kerim’dir.
    *Bedir savaşı sonrasında esirlerin on Müslümana okuma yazma öğretmesi şartıyla serbest bırakılması,Medine ye hicret edildiğinde ilk iş olarak mescit ve suffe adı verilen eğitim kurumunun yapılması bizlere İslamın eğitime ne denli önem verdiğini apaçık göstermektedir.
    *İslamiyetin ulaştığı sınırların genişlemesiyle Ulümul Kur’an’ın tedvini zorunlu hale gelmiştir ve birinci asrın sonları ikinci asrın başları tedvin faaliyeti başlamıştır.İlk başta müstakil eserler şeklinde tazahür eden ilimler daha sonra Kur’an ilimleri çerçevesinde bir bütün olarak kullanılmaya başlanmıştır.
    *Kur’an ilimleri arasında esbabı nüzül ilminin yeri Kur’an’ın anlaşılması hususunda önem arzetmektedir.Yine bu ilimlerin birbiriyle içiçeliği söz konusudur.

    ŞEYMA SARI -10070208-HAZIRLIKLI İLAHIYAT 1- B ŞUBESİ

    YanıtlaSil
  14. 122-135
    *Esbabı nüzul rivayetleri Kur’an’ı anlamak için birtakım ilimlerle de yakından ilgilenir. *Esbabı nüzul ilmini anlamak ancak onun metodik yönlerini ayrıntılı bir şekilde tartışarak mümkün olur.
    *İslam fetihlerinin yayılması ve buna bağlı olarakta Müslüman olanların da sayısının artmasıyla birlikte Kur’an’ın anlaşılma ihtiyacı da artmış ve sahabiler boşluğu doldurma yoluna gitmişlerdir.İlk etapta caiz görülmeyen tefsir ilmi artık zaruri olmuştur.
    *İlk zamanlar nakille başlayan tefsir faaliyetleri bu ilmin rivayet olduğunu gösterir.Bu rivayetler zamanla çoğalmış ve sağlam omayan rivayetlerle karışmıştır.Bu da tefsir rivayetleri hakkında bazı tenkitlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
    *Tefsir rivayetlerinin çoğu sahih temeler üzerinde durmamaktadır.Bazı alimlerin eleştirel bir bakış açısıyla bu rivayetlere yaklaşmaları gayet doğaldır.
    *Hem hadis olsun hemde tefsir olsun bu alandaki rivayetler alimlerce ince elenip sık dokunmalı ve gereksiz ,uydurma rivayetlerden temizlenmelidir
    *Kur’an’ı anlamak için tefsir kitaplarına bakanlar en güzel bir şekilde bu kitaplardan istifade etmelidirler.

    ŞEYMA SARI -10070208-HAZIRLIKLI İLAHIYAT 1- B ŞUBESİ

    YanıtlaSil
  15. 185-250
    *Esbabı nüzul mevcut haliyle Kuranı Kerim’in anlaşılmasında bir takım problemlere sebep olmuştur.
    *Alimler tefsir ilmiyle uğraşanlarda sebebi nüzul ilmini çok iyi bilmeyi şart koşmuşlardır.
    *Esbabı nüzul Kuranın anlaşılmasında bir nevi ayna görevi görmektedir.
    *Esbabı nüzule olan yaklaşımımız ihtiyaç sınırları belirlenerek olmalıldır.Bu sınırları Kuranı Kerim belirlemektedir.Esbabı nüzulü hadis usulü kriterleriyle birlikte değerlendirmeliyiz.Yapılacak olan kritikler senet-metin bütünlüğü içinde yapılmalıdır.Kuranı Kerimin anlaşlmasında sebebin değil lafız ve ifadelerin çok önem arzettiği bilinmelidir.Yani aslolan metindir.
    *Sebebi nüzul rivayetlerini tasnif ederken iki açıdan değerlendirmeliyiz;sebebi nüzul rivayeti, tefsir için yapılan sebebi nüzul rivayeti.
    *Sebebi nüzulden yararlanırken asıl olan bir bütün olarak Kuranın göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Yoksa ayetin yanlış yorumlanmasına anlatılmak istenilenin tam anlamıyla anlaşılmamasına neden olabilir.
    *Bütünlük kavramı izafi bir kavramdır,siyak sibakta bu kavramın izafi boyutudur.Yani Kuranın bütünlüğü prensibine dahil bir kavramdır.
    *Bir cümlenin herhangi bir kopuk parçası sadece anlamsız bir seslemedir,gerçek bir cümle üyesi görevini ancak ilgili cümlenin bütünü içinde yapabilir.Ayetlerin nazil olmasında sebeplerin bilinmesin siyak sibakın idrak edilmesini mümkün kılmaktadır.
    *İnsan tarihi bir varlıktır ve bu insanın varlık koşullarından birisidir.Kuranı Kerimin hemen her suresinde insan toplulukları yada onlarla ilgili olay ve olgular anlatılır.Esbabı nüzul mekan zaman içinde vuku bulması ,sahih rivayetlerle bize ulaşması sebebiyle tarihidir.

    ŞEYMA SARI -10070208-HAZIRLIKLI İLAHIYAT 1- B ŞUBESİ

    YanıtlaSil
  16. KURAN VE BAĞLAM (1-52)

    Esbab-ı Nüzul ilmi Kur'anı Kerim'in soyut bir düşünce veya düşünme biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat ve hidayet rehberi olduğunun delilidir.Esbab-ı Nüzul bilgisi, Kur'anı Kerim'in indiriliş sürecinin asli bir unsurudur.Esbab-ı Nüzul hakkında tek kaynak sahabedir.Kur'anı Kerim'in insan-hayat ve kainata can veren, anlam veren ve rehberlik eden ilahi bir kitap olduğu yolundaki iddiasını benimseyip göz önüne alarak, Esbab-ı Nüzul'e bu bağlamda ve bütüncü bir yaklaşımla bakmak gerekir.İnsan hayatına yön vermek, anlam vermek için var olan Kur'anı Kerim'i anlama çabasında Esbab-ı Nüzul'ün teorik temellerini bilmek ve onun ilkelerine uymak gerekir.
    Kur'an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur'anı Kerim'dir çünkü Kur'anı Kerim kendisi üzerinde düşünülmesini, anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen, neticede yaşanılır kılınmasına okuyucularını/muhataplarını teşvik eden vahiy mahsulü bir kitaptır.Kur'an ilimleri konusu her yönüyle Kur'anı Kerim olan, Kur'anla ilgili veya Kur'anın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan, Kur'anın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır.
    Hocamız Kur'an ilimleri kavramını açıkladıktan sonra tefsir ilmi kavramı üzerinde de durmuştur ve şu açıklamaları yapmıştır : Tefsir ilmi Kur'anı Kerim'in izahını amaçlayan bir ilimdir.Tefsir ilmi ile meşgul olan kimse, Kur'an ilimlerinden yararlanmak mecburiyetindedir. Son bölümde ise Kur’an ilimlerinin içerisinde Esbab-ı Nüzul’ün yeri ve önemi belirtilmiştir.

    Betül KARATAŞ 10070149 1/B

    YanıtlaSil
  17. KURAN VE BAĞLAM (122-135)

    Tefsir tarihi incelendiğinde müfessirlerin Esbab-ı Nüzul’e tedvin çağından bu yana çok önem verdiği belirtilmiş.Hocamız burada Esbab-ı Nüzul rivayetlerine metodik açıdan bir değerlendirmede bulunmuş.Peygamber Efendimiz (S.A.V.) döneminde O’nun Tefsir izahları ile yetinildiğini belirtmiş, ilk muallimleri Peygamber Efendimiz (S.A.V.) olan sahabe ise Peygamber Efendimizden (S.A.V.) aldıkları bilgilerle bu boşluğu doldurmaya çalışmışlardır. Tabiiler de sahabeyi izlemişlerdir.
    Tefsirin nakille başlamış olması ilk zamanlarda içtihat yapılmaması rivayet azlığı doğurmuş fakat zamanla rivayet genişlemiştir.Rivayetlerin genişlemesiyle de tenkitler başlamış.Sonuç olarak Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin de senet ve metin tenkidine tabii tutularak bir sonuca varılmasını belirtmiştir.

    Betül KARATAŞ 10070149 1/B

    YanıtlaSil
  18. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  19. KURAN VE BAĞLAM (185-250)

    Selef alimlerine göre ; Kuranı Kerim’in anlaşılmasında birçok şartın yanında Esbab-ı Nüzul bilgisinin de zikredilmesi boşuna değildir.Esbab-ı Nüzul bilgisinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirten bölüm bunun ilkeler çerçevesinde yapılması gerektiğini önerir.Bu ilkelerde : Genel ilkeler ve özel ilkeler olmak üzere ikiye ayrılır.
    Genel ilkeler ;
    1-Esbab-ı Nüzul Rivayetlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir.
    2-Esbab-ı Nüzul’ü bilmeden de Kuran’ı anlamak mümkündür.
    Özel ilkeler ;
    1-Sebeb-i Nüzul’ü bilmenin muktezay-ı hali bilmek gibi olduğu hallerde Esbab-ı Nüzul bilinmelidir.
    2-Sebeb-i Nüzul bilmemenin Kuran’ın zahir nasslarını mücmel nasslar konumuna getirme şüphesi ve güçlü bulunduğu hallerde Esbab-ı Nüzul bilinmelidir.
    3-Kuran’ı Kerim’in anlaşılmasında Esbab-ı Nüzul’e olan ihtiyacı ilk planda Kuran belirlemelidir.
    Kuran’ı Kerim’in anlaşılmasında Kuran’ı Kerim’i kendi bütünlüğü içinde değerlendirmek gerekir.Ezeli ilme dayalı olarak indirilmiş ve ayetleri de ona göre tertip edilmiş bir kitabın her şeyden önce bütünlük arz eden insicamlı bir yapıya sahip olması gayet tabiidir.Kuran’ı Kerim bütünlüğü içerisinde Esbab-ı Nüzul’ün yeri de bu bağlamda anlaşılmalıdır.
    Sonuç olarak Esbab-ı Nüzul Kuran’ı Kerim’in soyut bir düşünce biçimi olarak kalmadığının aksine yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat bir hidayet rehberi olduğunun en büyük delilidir.

    Betül KARATAŞ 10070149 1/B

    YanıtlaSil
  20. 1-52
    Müslümanların hayatına rehberlik eden kitap Kur'an'dır.Kur'an'ın anlaşılmasında rehberlik yapan yardımcı unsurlar bulunmaktadır.Asıl rehbere yardımcı bu rehberlerin temeli aslında 610 yılında hira mağarasında atılmıştır.Yani Kur'an'ın kendisi bu yardımcı rehberleri doğurmuştur.İlk şahidleri(sahabe)tarafından temellenen bu yardımcı rehberler-ilimler başlarda şifahi bir yol izleyerek basamak atlamaya başladı.Daha sonra ilk dönem alimleri her ne kadar bu ilimleri tek tek ele almaya çalışsalarda bütüncül yaklaşımlardan kurtulamamışlardır.Taki hicri 7. asırda Zerkeşi'yle birlikte bu yardımcı rehberler bugünkü anlamına kavuşmuştur.Kur'an ilimlerinin bir alt başlığı olarak değerlendirebileceğimiz tefsir ilimleri kavramı ise hayatımıza ışık tutan Kur'an'ın anlaşılmasını amaç edinmiştir.İşte tüm bu iç içelik içerisinde ayrı bir konuma sahip olan bir ilim vardır ki;o da sahibinin konumunu yükselten ilim:'Esbab-ı Nuzül' ilmidir.

    YanıtlaSil
  21. 122-135
    Kur'an ilimlerinin önemli bir parçası olan Esbab-ı nuzül ilminin amacı da tıpkı diğer ilimler gibi Kur'an'ın anlaşılmasına katkı sağlamaktır.İhtiyaç duyulduğunda bir ışık olmalıyken ne yazık ki rivayetlerin çoğalması ve belli bir sistem (tasnif,sened) içerisinde inceden inceye incelenmemesi gibi bir takım sebepler yüzünden ona danışacak kimseye ışık yerine aksine karartı olabilmektedir.Esbab-ı Nusül'ün gerçek amacını gerçekleştirebilmesi için sıkı bir çalışma yapılmalıdır.Böylece okuyan kişi aslı olmayan bir takım rivayetlerde boğulmaktan kurtulmuş olacaktır

    YanıtlaSil
  22. 185-250
    Esbab-ı Nuzül yani bir yada birkaç ayetin inmesine sebep olan olay. ilk bakışta o ayetin inmesinin sebebi o olay olarak görülsede aslında hepimizin bildiği gibi o eşsiz cümlelerin inmesinin en temel sebebi inssanlara hidayet rehberi olmaktır.Zaten o yüzdendir ki 6 bin küsur ayetin her birinin tek tek esbab-ı nuzül diye adlandırabileceğimiz bir olayı yoktur.Zaten ana başlık hidayettir.Esbab-ı nuzül bu hidayetin anlaşılmasına,ulaşılmasına bir katkı sağlayabilecek bir alt başlıktır.Nasıl ki alt başlık olmadan ana başlık anlaşılamaz denilemezse aynı şekilde esbab-ı nuzül'ün yokluğu asıl ayetin anlaşılamayacağı anlamını taşımaz.Fakat doğru bir şekilde ele alındığında bu hidayet rehberinin anlaşılmasına katkı sağlayamayacağı da söylenemez.Bu katkının oluşması için ehil kişilerin esbab-ı nuzül rivayetlerini sened-metin açısından değerlendirmeleri; asıl olay ile sonrasında yapılan yorum ve değerlendırmeleri birbirinden ayırt edecek tasnif çalışmalarına girmeleri gerekir.Bütün bunlar yapılırken Kur'an'ın her ayetinin birbiriyle bütünlük içerdiği göz önünde bulundurulmalı,özellikle de ayetler arasındaki bağlamı(siyak-sibak) dikkate alınmalıdır.Ayrıca esbab-ı nuzülden yararlanacak kişi insanın tarihi bir varlık oluşundan dolayı esbab-ı nuzule dar bir alandan bakıp,o ayeti peygamber (s.a.v)dönemiyle sınırlandırmamalıdır.Onu güzel bir şekilde anlayıp hayatına uyarlamaya çalışmalıdır.Allah'ın izniyle,gerekli çalışmalar yapıldığı takdirde esbab-ı nuzül gerçek anlamına kavuşacak,kendine Kur'an'ı rehber edinmiş kimseye hedefine giderken bir basamak olabilecektir.

    MERVE SULTAN KARAKAYA 10070146-1/B

    YanıtlaSil
  23. (1-52)
    • Kur’an bir hidayet rehberidir, kuru kuruya okunacak bir roman veya hikaye kitabı değildir. Hayatımıza yön verecek, hayatımızı anlamlandıracak ilahi bir mesajdır.
    • Bu mesajın doğru anlaşılması için de başlangıçtan günümüze bazı ilimlere ihtiyaç duyulmuştur ve bunların başında da esbab-ı nüzül bilgisi gelmektedir.
    • Kur’an’daki bir ayetin hangi sebepten dolayı indiğini bilmek anlamamızı kolaylaştırdığı gibi olaylar gözümüzün önünde yaşanıyormuşçasına ondan ders çıkartmamızı da kolaylaşır ve Kur’an’ın yaşanabilirliğini bir kez daha anlamış oluruz.
    • Zaten başlangıçta esbab-ı nüzülu bilmekle Kur’an’ı anlamak bir tutulmuştur.
    • Kur’an’ı en doğru şekilde anlayanlar hiç şüphesiz ayetlerin inişine şahit olan nüzül ortamını bizzat müşahede eden ve Hz.Peygamber (s.a.v)’in eğitiminden geçen sahabilerdir.
    • Sahabe döneminden sonra ise Kur’an’ın anlaşılması için onların aktaracakları rivayetlere ihtiyaç duyulmuştur.
    • Zaten esbab-ı nüzul ancak sahih rivayetle bilinebilir ve bu sahih rivayetleri de bize ulaştıracak olan tek kaynak da sahabilerdir.
    • Ancak her ayetin inmesi için bir olayın gerçekleşmesi gerektiği veya bir sebebe ihtiyaç duyulduğu düşüncesi de doğru değildir.
    • Sebeb-i nüzulden bahsederken Kur’an ve tefsir ilimleri ayrımına da değinecek olursak: Kavramsallaşması H.VII. asırda Zerkeşi ile gerçekleşen Kur’an ilimleri, Kur’an’ı her bakımdan açıklamaya çalışan tefsir ilmini kapsar. Tefsir ilmi Kur’an ilimlerinin bir cüzüdür.

    (122-134)
    • Kur’an’ın anlaşılmasında sebebi nüzulün ne kadar önemli olduğundan bahsetmiştik. İlk başlarda sebebi nüzul ile ilgili rivayetler az iken daha sonra çoğalmaya başlamıştır.
    • Maalesef zamanın geçmesiyle birlikte çoğalan rivayetlerde tam bir inceleme yapılmayıp sahih-zayıf bakılmadan rivayet edilmesiyle birlikte bir karmaşa yaşanmıştır.
    • Tefsir kitaplarını açıp okuyan kişi de bu sebeplerle doğru almayan haberlerle zihnini bulandırmış olacaktır.
    • Ancak Kur’an’ın anlaşılmasında bu kadar büyük rolü olan böyle bir ilimin daha dikkatli bir incelemeye tutulması gerekmektedir. Ve ehil kişilerce titizlikle tekrar tekrar gözden geçirilmesi gerekir.

    Merve KILIÇ 1/B 10070170

    YanıtlaSil
  24. (185-250)
    • Başlangıçta sebebi nüzul ilmini Kur’an’ı bilmekle eşdeğer tutulduğunu belirtmiştim. Ancak bu sebeb-i nüzulu bilmeyen bir kimse Kur’an’dan hiçbir şey anlayamaz anlamına gelmemektedir.
    • Bazı ayetlerde sebeb-i nüzulü bilmemek yanlış anlaşılmaya sebep olabilir elbette. Örneğin Maide Suresindeki ‘İman edip salih amel işleyenlere taddıklarından dolayı bir günah yoktur’ ayetinin iniş sebebini bilmeyen bir kişi ayeti okuduktan sonra yanlış bir düşünceye kapılabilir. Ama bu sebeb-i nüzulsüz Kur’an’ı anlamayacağını göstermez.
    • Hocamızın da belirttiği gibi aslında sebeb-i nüzule olan ihtiyacı en iyi Kur’an belirler.
    • Sebeb- i nüzul rivayetleri değerlendirilirken dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da ayet gerçekten o olay üzerine mi inmiştir yoksa daha sonra sahabenin o olay üzerine indirildiği konusunda bir değerlendirmesi midir?
    • Bu konu iyi anlaşıldığında sebeb-i nüzul de daha doğru bir şekilde incelenmiş olur.
    • Önemli bir başka konuda Kur’an’a bir bütün olarak bakabilmektir ondaki bağlamı göz önünde bulundurmaktır.
    • Kur’an sadece belli bir zamanda belli kişilere inmiş değildir. Hala geçerlidir ve hem ayetlerle hem de sebeb-i nüzullerle günümüze ışık tutabiliriz.
    • Yaşanan olaylar o günlerde olup bitmiş değildir olaylar yaşanmaya devam edecektir ve insanlar Kur’an’la kendilerini ferahlatacaklar kendilerine bir çıkış kapısı bulacaktır.
    • Kur’an’da Hz.Peygamberin (s.a.v.) amcası Ebu Leheb hakkında inen Tebbet suresi acaba bize niye anlatılmıştır? Günümüzde de dinimizi yaşamaya çalışırken dışarıdaki insanlar saygı gösterebiliyor ama en çok tepkiyi genelde en yakın akrabalarımızdan almıyor muyuz?
    • Esbab- ı nüzul Kur’an’ın inmesine tek sebeptir o olmadan Kur’an anlaşılmaz diyemesek de titiz bir sened-metin tenkidi, doğru bir tasnif ve incelemeyle bu ilim Kur’an’ı anlamaya çalışırken hepimize çok faydalı olacaktır.

    Merve KILIÇ 1/B 10070170

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    2. 122-134
      *Kur’an’ı anlamak için başvurduğumuz esbabı nuzül rivayatleri arasına uydurma rivayetler girmiş.
      *İlk dönemdeki esbabı nüzul rivayetlerinin azlığına rağmen daha sonraki dönemlerde esbabı nüzul rivayetlerinin sayısı hayli artmış.
      *Müfessirlerin sahih,zayıf aldıkları bütün rivayetleri zikretmişler.Bunun sebebi aldıkları ilimden bir şey kaybetme endişesidir.
      **Uydurma rivayetleri hangi müfessir rivayet ederse etsin kabul etmemeliyiz.
      *Hadis ilminde sahih hadisleri zayıf ve uydurma hadislerden ayırmak için kullanılan sened ve metin tenkidi metodunu esbabı nüzul rivayetlerinde de kullanmalıyız.
      * Kur’an’ın verdiği asıl mesajları anlayabilmemiz için esbabı nüzul rivayetlerini yeniden gözden geçirmeliyiz. M.SALİH IŞIKGÖR 10070134 1/B HAZIRLIKLI İLAHİYAT

      Sil
    3. 1-52
      *Esbabı nüzul konusunda tek kaynak sahabedir.Çünkü onlar nüzul ortamında bizzat yaşadılar.
      *Sahabe kur’an’ı ‘kerim’i esbabı nüzul ile tefsir etti.
      *Ayet veyahut ayetler için söylenmiş her esbabı nüzulu kabul etmemeliyiz.Çünkü esbabı nüzul hakkında da hataya düşülmüştür.
      *Bir ayetin sebabı nüzulu budur diyebilmemiz için ciddi bir araştırma yapmamız şarttır.
      *Kur’an’ı Kerim’den iyi bir şekilde istifade edebilmemiz için esbabı nüzul olgusunu günümüze taşıyabilmeliyiz.
      *Esbabı nüzul ilminde bütüncül bir değerlendirme yapabilmemiz için esbabı nüzul vakıasını tesbit ederek, onu eleştirerek birde yeni yaklaşım ilkeleri ile ona yaklaşmalıyız.
      *Peygamber ashabına kur’an’ı yaşattırıyor daha sonra ezberlettiriyordu.Peygamber sahabeye kur’anı öğretme konusunda nasıl muallimlik(hem öğrenme hemde öğretme) yaptıysa, sahabede tabiine kur’an’ı öğretme konusunda muallimlik yaptı.
      *Peygamber sahabeye kur’an’ı öğretirken oku, anla, düşün ve yaşa metodunu uyguluyordu.
      *Nübüvvet döneminde kur’an ilimleri ile ilgili eser verilmemiş.Bunun sebebi peygamberin hayatta olmasıydı.Çünkü peygamber kur’anı hem yaşamıyla hemde sözleri ile tefsir ediyordu.Bir diğer sebeb sahabe halen kur’an’ın diline hakimdi ve kur’an’ın nüzul ortamınada yaşıyorlardı.
      *İslam topraklarının genişlemesiyle, gayrı Araplarında Müslüman olmasıyla kur’an ilmiyle ilgili eser verilmeye başladı.
      *Verilen eserlerin sayısı artınca bu konuda bir düzenleme ihtiyacı duyuldu.İlk defa Zerkeşi kur’an ilimlerini tek bir eserde bir araya getirerek çözdü.
      *Kur’an ilimleri ile tefsir ilimleri tedvin döneminde aynı manada kullanılmıştır.Bu ikisi birbirinden farklıdır.
      *Her Kur’an ilimi, tefsir ilmini kapsadığı gibi her tefsir ilmi, kur’an ilmini kapsamaz.
      * Kur’an ilimleri arasında ilk esbabı nüzul ilmi tedvin edildi.
      ** Kur’an ilimleri eserlerinin başında esbabı nüzul ilmi işlendi.
      *Kur’an ilimleri arasında esbabı nüzul ilminin ayrıcalıklı bir yerinin olması sahabe dönemine dayanmaktadır.Çünkü sahabe esbabı nuzül ilmini bilmeyle kur’an’ı anlamayı aynı kefeye koyuyorlardı.Bu bakış nesilden nesile böyle aktarıldı.
      M.SALİH IŞIKGÖR 10070134 1/B HAZIRLIKLI İLAHİYAT

      Sil
    4. 185-250
      *Sahabenin esbabı nüzul rivayetlerini daha iyi anlayabilmek için sahabe döneminin soayal,fikri,siyasi,iktisadi şartlarını göz önünde bulundurmalıyız.
      *Esbabı nüzul rivayetlerini tasnif etmeliyiz.
      * Esbabı nüzul rivayetleri ile tefsir için yapılmış esbabı nüzul rivayetleri birbirine karıştırmamalıyız.
      * Esbabı nüzul rivayetleri ayetlerin gerçek nüzul sebepleridir.Bu rivayetlerde sahabenin rey ve içtihadı yoktur.
      * Tefsir için yapılmış esbabı nüzul rivayetleri kur’an’ın anlaşılması için yapılmış nüzul sebebi değerlendirmesidir.
      * Tefsir için yapılmış esbabı nüzul rivayetlerinde bir önceki sebeplere kıyas yapılır.Bu rivayetlerde peygamber,sahabe ve müfessir değerlendirmesi var.
      *Esbabı nüzul değerlendirmesinde kur’an’ın bütünlüğünü göz önünde bulundurmalıyız. Çünkü insan kur’an’a bütün olarak yaklaştığı zaman kur’an’ı anlayabilir ve kavrayabilir.
      *Esbabı nüzulu siyak-sibak çerçevesinde ele almalıyız.
      *Siyak-sibakın esbabı nüzul rivayetinde ne kadar önemli olduğu Sa’lebe kıssasından anlaşılıyor.Ayetin siyak-sibakında münafıklardan bahsediyor; fakat müfessirler bunu göz önünde bulundurmadığı için hataya düşmüşler.
      -Esbabı nüzul tarihi bir gerçek olmasıyla belli bir tarihe bağlı kalması birbirine karıştırılmamalı. Kur’an ayetlerinden herhangi biri bir sebepten dolayı nazil olmuş olabilir.Bunu nübüvvet dönemiyle sınırlandırmamalıyız çünkü bir sebebe binaen gelen ayetin hükmü kıyamete kadar sürecek.
      M.SALİH IŞIKGÖR 10070134 1/B HAZIRLIKLI İLAHİYAT

      Sil
  25. 185-250(I)
    *Esbabı nüzulün prensipler konulmadan değerlendirilmesi doğru değildir.
    *Önce ki alimlerimiz esbabı nüzulün gerekliliği,yararlarını ne olduğu hakkındaki suallere maddeler şeklinde cevaplar vermişlerdir.
    *Her alimin verdiği cevap da doğal olarak da birvirine yakındır.
    **Kur'an-ı anlamamız doğrultusunda asbabı nüzulden istifade etmede sınırımızı belirleyen iki grup ilk söz konusudur;
    *Birincisi genel ilkeler:Esababı nüzul rivayetlerinin tamamını ihata edemeyiz,Esbabı nüzul rivayetlerinin sahih olanla olmayanı toplamak ve Kur'an-ı anlamada bunları ihata söz konusu değildir,Esababı nüzulu bilmadende Kur'an-ı anlayabiliriz.
    *İkincisi özel ilkeler:Kur'an-ı anlamada,esbabı nüzuluden yararlanmada sınırı belirleyen ilkedir.
    *Esabbaı nüzulu bilmemenin Kut'an-ın zahiri metinlerini,mücmel metinler haline getirir.
    *Metnin mücmel metin olarak anlaşılması ihtilaflara sebeb olmuştur.
    *Kur'an-ın anlaşılmasında sebebe ihtiyacı ilk önce Kur'an-ın kendisi belirler.
    *Kur'an-ı okuyan kişinin anlamadığı yerde esbabı nüzule başvurması gibi.
    *Kur'an-ın kapalı olan yeri,kendisinin anlaşılmasında sebebe ihtiyaç duyurmuştur.
    *Bunlardan dolayı Kur'an-ın anlaşlmasında,esbabı nüzulden yararlanmak,olacak olan ihtimal,şüpheyi ortadan kaldırır.
    **Esbabı nüzul rivayetlerinin hadis yöntemi gibi değerlendirilmesi gerekir.
    *Bunun için ed esbabı nüzul rivayetlerinin,hadis ilminde olduğu gibi değerlendirilmesi rivayetlerdeki problemleri giderecektir.
    **Esababı nüzul rivayetleri tefsire ait olduğundan tefsirdeki eksiklikleri taşır.
    *Esbabı nüzulde de uydurmalar vardır.
    *Esbab nüzul rivayetlerinin,hadis yönteminde değerlendirilirken tasnif de edilmelidir.
    *Esbabı nüzul rivayetleri tasnif edilirker iki yönden tasnif edilmelidir:
    1)Esbabı nüzul rivayetleri 2)Tefsir için olan esbabı nüzul rivayetleri
    *Birincisi nüzul çağında meydana gelen,ayetlerin inmesine sebeb olan rivayetlerdir.Bu rivayetler sahihdir,merfudur.Sahabenin re'y ve itinadı yoktur.Delil olarak kullanmada nass olandır.
    *İkincisi ise ayetin inmesine sebeb olan rivayet değildir.Nüzulun iyi anlaşılmasında yapılan bir değerlendirme,kıyaslamadır.
    *Bu rivayetler,sahabe,tabiin yaptığı ve müfessirlerin yaptığı değerlendirmelerdir.
    *Kur'an-ın anlaşılmasında esbab- nüzulun değerlendirilmesi,Kur'an-ı bir bütünlük içerisinde ele almalıdır.
    *Bütünlük kavramının kapsamı hakkaında birçok tanımlar yapılmış,ifadeler kullanılmıştır.
    *Kur'an-ın anlaşılmasında esbabı nüzulun rolü açısından bakıldığında tek bir öne çıkmakta''BÜTÜN OLARAK KUR'AN''dır.
    *Bütün olarak Kur'an;cümleleri ile oluşanteşri,tarihi,sürelerin, siyak-sibakının süre ve cümleler arasındaki bütünlüğüdür.
    *Bunlar Kur'an-ı baştan sona içine almaktadır.
    *Biz Kur'an-ı bunlara göre anlamaya çalıştığımızda Kur'an-ı daha iyi anlarız.
    Kur'an-ın bütünlüğü içinde esbabı nüzulun yeri de bu şekilde anlaşılır.
    *Kur'an-ı kavrama da,esbabı nüzule bu şekilde yaklaşmak,insanı doğacak olan olumsuzluklardan uzaklaştırı.korur.
    *Çümkü Kur'an,insanın hidayet rehberidir.
    HAZIRLIKLI İLAHİYAT/B MEMET GÖKÜLÜ 10070120

    YanıtlaSil
  26. 185-250(II)
    **Esbab- nüzul rivayetindeki olaylar her çağdaki insana aittir.
    *Müfessirlerin bir ayete birçok sebeb söylemeleri:Kur'an-ı bütünlük içinde anlaşılmasını gerektirir.
    *Bunlardan anlaşılan,esbabı nüzulden yararlanırken ''bütün olarak Kur'an-ın''göz önünde bulundurulmasıdır.
    *Esbabı nüzulden yararlanırken,Kur'an-ın daha iyi anlaşılması için sitak-sibaka da önem verilmelidir.
    *Süre veya ayetlerin indiriliş sebebini bilmemiz siyak-sibakın anlaşılması sağlar.
    **Kur'an,insanı konu edinmesi ve insana hidayet rehberi olmasıyla tarihiliğini ortaya koymuştur.
    *Çünkü insan,yaşadığı anı bir tarihle,dünle ispatlamak ister,nerden,nasıl geldiğini anlamak ister.Yani insan tarihseldir.
    *Bundan dolayı Kur'an her süresinde insan ve insanla ilgili şeyleri anlatır.
    *Kur'an,insanı anlatırken ona tarihten de haber verir,tarihiliğini önüne serer.
    **Esbabı nüzul ile tarihilik kavramı iç içedir.İnsan tarihi bir nvarlık olmasıyla esbabı nüzul alanına,tarihine girmektrdir.
    *Çünkü insan bileni,isteyen,seven,inanan,konuşan vb. yapıya sahiptir.
    *Bunlar insanın varlığının,Kur'an-ın bize bildirdiği gibi Adem ile başladığını gösterir.
    *Yukarıdaki özellikler nüzul çağına tanıklık edenlerde de vardı.Ve bunları kullanarak nazil olan bilgileri anlamaya çalışıyorlardı.Ve anladıklarına göre şekil veriyorlardı.Anlamadıkları yeri önderleri peygamberimize soruyorlardı.
    *Sordukları sorulara ilhi cevap da geliyordu ve bunlar esbabı nüzul oluyordu.
    *Yukarıdaki son maddelere göre esbabı nüzul-tarihilik ilişkisine,insanın tarihi bir varlık oluşu bakımından değerlendirmemiz gerekir.
    *çünkü insanın fıtrı özellikleri hiç bitmez,devam eder.
    *İnsan kendi dışında olanlarla bağ kurması zorunludur.Bu bağı da bilen,gören,düşünen bir insan yapabilir.Bunun için insan tarihi bir varlıktır.
    *İnsanın yapıp etmeleri tarihselliğini meydana getirir.
    *Bu eylemleri,amaçlar,değerler,dini inançlar gibi etkenler tarafından yönetilir.
    *Bunlar insanın somutluğunu oluşturur ve bunu için insan tarihsel oluşa varlık koşulları ile girer.
    *Yukarıda esbabı nüzul-tarihilik münasebetini,insanın varlık koşulları bağlamında anlatmaya çalıştım.
    *Esbabı nüzul tarihiliğini ise Kur!an-ın inzali ile başlayan ve o dönemdeki olaylara şahit olan(peygamber ve ashab)ların yapıp-etmaleri sonucu meydana gelen olaylardan almaktadır.
    *Bu yapıp-etmelerin müsnad-merfu olmasıyla gerçekliği vardır.
    **Esbabı nüzulun gelip geçiliği,nüzul çağında,nüzule sebeb olan vakıaların kişileri ve vakıaların özellikleridir.
    *Esbabı nüzul ve inen ayetler insanlarla ilgilidir.İnsanda yapp-eden bir varlık olduğundan,bu yapıp-etmeleri devam eder, bu da insanın tarihi bir varlık olmasını gösterir.
    *Ve esbabı nüzul,nitelik ve şahısları aynı olmasada devam eder,süreklidir.
    *Esbabı nüzul tarihi koşulluluğu nu,tarihe bağlı olma olarak tanımlamak mümkün değildir.Esbabı nüzulun tarihi bir gerçek olması ile tarihe bağımlılığı birbirinden farklıdır.
    *Çünkü esbabı nüzul dini bir fonomen olarak düşünülmelidir.
    *Esbabı nüzul,Kur'an-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insanı yapıp-etmelerdir.Her zaman ve mekanda benzeri insan yapıp-etmeleri benzerlik gösterdiğinden dolayı esbabı nüzul geilp geçici değil,süreklidir.
    *Çünkü değişen nitelik ve aktörlerdir ama senaryolar aynıdır...:)
    HAZIRLIKLI İLAHİYAT/B MEMET GÖKÜLÜ 10070120

    YanıtlaSil
  27. KUR'AN VE BAĞLAM


    (1-52)

    Okuduğumuz bu bölümde Kur'an ilimlerinin doğuşundan ve gelişmesinden bahsediyor.
    Hz.Peygamber(sav) ve ashab döneminde Kur'an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır.Çünkü sahabe kafalarına takılan yada merak ettikleri hususları anında birinci kaynaktan öğrenme imkanına sahiptiler.Fakat Hz.Peygamber'in vefatından sonraki dönemde ve tabiin devrinde bu imkan yok olmuştu.İslam'ın geniş bir coğrafyaya yayılması ve Arap olmayanlarında müslüman olmaları sonucunda bazı problemlerin ve sıkıntıların zuhur etmesiyle Kur'an ilimlerinin bir araya getirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.H.1. asrın sonu ve h.2. asrın başında bu faaliyet başlamıştır ve bu döneme Tedvin asrı adı verilmiştir.
    Kur'an ilimleri,konusu her yönüyle Kur'an-ı Kerim olan,Kur'anla ilgili veya Kur'an'ın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan,Kuranın en doğru anlaşılmasına yardımcı olmayı amaç edinen bir bilgi alanıdır.Ulumu'l Kur'an kavramının bugün kullanıldığı şekliyle açıklığa kavuşması Zerkeşi sayesinde olmuştur.
    Tefsir ilmi ise,Kur'an'ın izahını amaçlayan bir ilim olup Kur'an'ı her bakımdan tetkik edip açıklamaya ve bildirmeye yarar.Tefsir ilmi, Kur'an ilimlerinin içine girer.Zerkeşi,tedvin döneminin başlarında aynı anlamda kullanılan bu iki kavramı birbirinden ayırmıştır.

    (122-134)

    Sahebe-i Kiram, Kur'an-ı Kerimi anlama konusunda Hz.Muhammed(sav)den yararlandıkları için fazladan bir tefsir çalışması yapmamışlardır.Fakat Hz.Peygamberin ahirete irtihalinden sonra bu konuda bir ihtiyaç meydana gelmiş,tefsir ilmi nakil yoluyla sonraki nesillere ulaştırmaya çalışılmıştır.Bu çalışmalar esnasında doğrulu kesin olarak bilinmeyen bazı bilgilerinde bu nakillere karıştığı gözlenmiştir.Nitekim herhangi bir tefsir kitabında bir ayet için birden fazla esbab-ı nüzul rivayeti zikredilmesi hem kafaların karışmasına hem de zaman kaybına neden olmaktadır.Bu durumun önüne geçmek için yapılacak şey ise,hadis tenkit yöntemleri aracılığıyla bu nakillerin süzgeçten geçirilmesidir.Böylece Kur'an'ı anlama ve hayata geçirme hedefine bir adaım daha yaklaşılmış olunacaktır.

    (185-250)

    Kur'anı anlamada Esbabı nüzule oldukça ihtiyaç vardır.Hatta sahabiler bu ilmi bilmeyi Kur'an'ı bilmekle eşdeğer tutmuşlardır.Kitabın bu bölümünde bu rivayetler için yeni bir değerlendirme yapılmış ve bazı ilkeler doğrultusunda sınırları belirlenmiştir.Mesela esbabı nüzulü bilmeden de Kur'an'ı anlamak mümkündür.Selef-halef alimleri her ne kadar bu ilmin bilinmesinin çok önemli olduğunu söyleselerde bu ilim bilinmeden de ayetler anlaşılbilir.Fakat öyle ayetlerde vardır ki anlaşılması için bu ilme ihtiyaç vardır.
    Kur'an'ın doğru olarak anlaşılmasında ve esbabı nüzul değerlendirmelerinde önemli olan bir diğer faktör de Kur'anı incelerken onun bütününü dikkate almaktır."Kur'an'ın Bütünlüğü Üzerine" kitabında bu konu tafsilatlı olarak anlatılmaktadır.
    Yine esbabı nüzul değerlendirmelerinde siyak-sibakta göz önünde bulundurulmalıdır.Siyak-sibak Türkçe'de "bağlam" kavramının karşığıdır.Bağlam,bir düşüncenin,bir yapıtın,bir öğretinin bölümleri arasında çelişmeye yer vermeyen bağlantı anlamına gelir.Bağlam olgusu Kur'an da fazlasıyla mevcuttur.Kurandaki bu siyak ve sibakı görmeye yardımcı unsurlardan bir taneside esbabı nüzul bilgisidir.Surenin veya ayetlerin nazil olmasındaki sebeplerin bilinmesi siyak-sibakın idrak edilmesini mümkün kılmaktadır.
    Nüzul ortamının temel tarihi bir unsuru olan esbabı nüzul,tarihi koşulluk ifade etmez.Kur'an'ı Kerim insanın sadece tarihi varlık koşulu ile değil bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır.

    HÜSNA KAYNAR 10070160

    YanıtlaSil
  28. KURAN VE BAĞLAM (1-52)
    *Kuran ilimleri ve esbab-ı nuzul ilmi incelenmiştir.kuran ilimleri kavramının doğuşu ve gelişimi ele alınmıştır.
    *HZ.Peygamber bütün hayatı boyunca ümmetini kadın-erkek ilim tahsiline yönlendirmiştir.Bedir savaşı sonrsaında harp esirlerine konulan fidye-i necat,okuma yazma bilenlerin 10 müslüman çocuğa okuma yazma öğretmesi idi.Bu İlmin yayılması içinhazırlanmış geniş bir planın oluşması için atılmış ilk adımdır.Hakeza SUFFE (islamın ilk üniversitesi)de öyle
    *Kuran ilimlerinin konusu her yönüyle kuran olan kuarnla ilgili veya kuranın en doğru şekilde anlaşımasında yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır.
    *Esbab-ı nuzül ilmi,islamiyetin ilk asırlarından bu yana kuranı kerimin anlaşılmasında önemli bir ilim olarak mütalaa edilmiştir.Satibi'nin de yorumladığı üzere esbab-ı nüzul ilminin ilk dönemden itibaren kuran ilimleri arasında ayrıcalıklı bir konuma sahip olduğunu bu ilmi,bilmenin kuranı kerimi anlamakla ve bilmekle neredeyse eş değer tutulduğunu sonraki nesilere yoluyla aktarıldığı tespit edilmiştir.
    ŞEYDA POLAT 10070205

    YanıtlaSil
  29. (122-134)
    *Tefsir ilmi nakille başlamıştır.Sahabenin hocası Hz.peygamberdi.Peygamberimiz vefat edince ve fetihlerin artmasıyla Bazı alimlerin ilk başta uygun görmediği tefsir ilmi artık bir zorunluluk haline gelmiştir.İlk zamanlarda rivayrtlerin azlığı hasebiyle içtihat yapılamadı.Rivayetlerin artmasıyla tenkitler yapılmaya başlanmıştır.Rivayetler artıkça içlerine uydurma israilliyyat garip hadisler girmiştir.İlk alimlerimiz bunların ayrınmasını sahihliği kendinden sonrakilere bırakmıştır.Esbabı nuzül rivayetlerinin tekrar gözden geçirilip sahihlikleri kontrol edilmelidir.
    ŞEYDA POLAT 10070205

    YanıtlaSil
  30. (185-250)
    *Kuranı kerimin anlaşılmasında esbab-ı nuzül değerlendirmesinde yeni bir yaklaşımda bulunurken zikredilmesi gereken iki önemli ilke vardır.
    1-kuranı kerimin bütünlüğünün dikkate alınması
    2-Siyak-sibak meselesi
    Netice itibariyle esbab-ı nuzül kuranı kerimin soyut bir düşünmece veya düşünce biçimi olarak kalmadığını aksine yaşanmış yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat bir hidayet rehberi olduğunun en büyük delilidir.
    *Esbabı nuzulun kuranı kerim'in anlaşılmasında tesbit edilen ilkeler çerçevesinde ve onlara uyarak değerlendirilmesi çok faydalı olacaktır.
    *Esbab-ı nuzül insan davranışlarının tarihinin tespitinde yardımcı olacaktır.
    *Müfessirler üzerine yapılan monoğrafik çalışmalarda esbab-ı nuzülle ilgili zikredilen ilkelerin uygulanması çok isabetli olacaktır.
    ŞEYDA POLAT 10070205

    YanıtlaSil
  31. Kur’an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an-ı kerim’dir.Çünkü Kur’an-ı Kerim üzerinde düşünülmesini anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen, neticede yaşanılır kılınmasına muhataparını teşvik eden onlardan bu yönde bir beklenti içinde olan vahiy mahsülü kitaptır.
    Hz. Peygamber döneminde Kur’an ilimlerinin telifine ihtyaç duyulmamıştır.Bunun sebebi sahabinin merak ettiklerini bizzat birinci kaynaktan öğrenebilmesi ve olayların içinden birer fert olmaları idi.Sahabe döneminde bu bilgiler rivayet yoluyla sürekli aktarılıyordu.Sahabe döneminin son dönemlerinde İslamiyetin daha doğrusu Kur’an’ın ulaştığı sınırlar oldukça genişlemişti ve bunun sonucu olarak kültürel etkileşimler meydana gelmişti.Bütün bunlar kuran ilimlerinin tedvini için gerekli ortamı hazırlamıştır.
    Kur’an ilimleri Kur’an’ın içinde bulunan bilgilerin sistemleştirilmesi ve Kur’an’ın anlaşılması hedefi ile ortaya çıkmıştır.Tabiatıyla bu hedef için araç ilimlerin kullanılması da gereklidir.Kur’an ilimlerinin konusu her yönüyle Kur’an-ı Kerim’dir.Tefsir ilmi ise Kur’an’ın izahını amaçlayan ilimdir.O helde tefsir ile meşgul kimse Kur’an ilimlerinden yararlanmak durumundadır.Çünkü bu ilimin amacı Kur’an’ı anlamak, manalarını açıklamak ve kur’an’ın hükümlerinii tespit edip çıkarmaktır.Bütün bunları yapmak için gerekli ilimlerin en önemlilerinden biri de esbab-ı nüzül ilmidir.Kur!an ilimlerinden biri olarak esbab-ı nüzül ilmi islamiyetin ilk asırlarından itibaren Kur’an’ın anlaşılmasında önemli bir ilim olarak görülmüştür.Ayetleri yorumlarken doğru yolu izlemek ve ayetlerden doğru hükümler çıkarmak için esbab- nüzül ilmine ihtiyaç duyar ve ziyadesiyle bu ilimden faydalanırız.Fakat sadece esbab-ı nüzül ilminden faydalanırken karşılaştığımız birtakım problemler Kur’an’ı anlarken sadece bu ilmin bizim için yeterli olmayacağının göstergesidir.Esbab-ı nüzül ilminden faydalanırken rivayetlerin sahih olanlarını ve olmayanlarını ayırt etmek oldukça güçtür.Nitekim esbab-ı nüzülü bilmeden de Kur’an-ı Kerim’i, kendi bütünlüğü içinde okuyarak , siyak- sibak’ı göz önünde bulunddurarak ve zahirinden anladığımız kadarıyla çözümü Kur’an’da ve onun manalarında arayarak anlayabiliriz.Ayrıca Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında sebebin değil lafız ve ifadelerin daha çok önem arz ettiği daima hatırlanmalıdır.Yani aslolan Kur’an metnidir, Kur’an-ı Kerim’dir.
    Kur’an-ı Kerim insanı ana konu ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye edinmekle tarih ve tarihilik bağlamında temel karakteristiğini ortaya koymuş olmaktadır.Çünkü insan her zaman, geçmişe mal olacak bir şimdi’nin kalıcı ve belirgin izlerini yaşatarak , kendini sürdürmeye, aynı zamanda, bu gününü dünle doğrulamak için nereden geldiğini, kendinden önce neler olduğunu bulmaya çalışan bir varlıktır.Bir başka deyişle, insan, tarihi bir varlıktır ve bu insanın varlık koşullarından bir tanesidir.
    Sümeyye KARAGÖZ 10070145

    YanıtlaSil
  32. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  33. KUR’AN VE BAĞLAM
    1-52
    Kur’an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an’ı Kerim’dir. Çünkü Kur’an-ı kerim kendisi üzerinde düşünülmesini isteyen anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen ve yaşanır kılınmasını muhataplarını teşvik eden vahiy mahsülü bir kitaptır. O halde insan hayatına anlam ve yön vermek için nazil olan Kur’an’ı anlama yolunda esbab-ı nüzulü bilmek onun kurallarını öğrenmek gerekmektedir. İnen her bir ayetin iniş sebebi bulunmaktadır. Bir ayeti ne için hangi şartlarda indiğini anlamak için Peygamber efendimizin ve sahabilerin de hayatını en iyi şekilde bilmek gerekir. Kur’an’la ilgilenen her alim kendi çağının ilmi ve fikri düzeyinde elde ettiği yeni bilgiler ışığında fıtrı bir tavırla Kur’an-ı Kerim’e yaklaşmıştır ve yaklaşacaktır.

    YanıtlaSil
  34. 122-134
    Ayrıca inen ayetler sadece o döneme değil kıyamete kadar olan süre zarfına hitap etmektedir. Nazil olan ayetin iniş sebebini öğrenmek bizim ayete bakış açımızı değiştirecektir. Tabi bunun yanında Kur’an’ı anlamamız daha da kolaylaşacaktır. Peygamber döneminde sadece Onun tefsiriyle yetinilmiş ancak ilerleyen zamanlarda müfessirler nüzul sebebini de ön planda tutmuştur.zaten Kur’an’ı anlayabilmenin en önemli şartlarından biri nüzul sebeplerini bilmektir. Bu noktada karşımıza hadisler çıkmaktadır. Ancak hadislerin zayıf veya uydurma olabilme ihtimali göze alındığında bu nüzul sebeplerini incelemeyi zorlaştırır.

    YanıtlaSil
  35. KUR’ÂN VE BAĞLAM
    Kur’ân-ı Kerim, kendi üzerinde düşünülmesini, anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen , yaşanılır kılınmasına okuyucuları teşvik eden vahiy mahsulü bir kitap olması hasebiyle Kuran ilimlerinin kaynağı olmuştur. Kuran ilimlerini tek bir eserde muhtasar olarak toplanmasını Zerkeşî gerçekleştirdi. Kuran ilimleri arasında esbab-ı nüzûl, nüzûl ortamında meydana gelen bir hadiseye veya Hz. Peygamber’e yönetilmiş bir soruya, vuku bulduğu günlerde,bir veya daha fazla ayetin, vermek veya hükmünü açıklamak için vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadiseye denir.
    Doğuşu ve Gelişimi
    İslam coğrafyası genişledikçe Kur’ân’ı anlamak için daha fazla çaba gerekmiştir. Farklı kültürlerden İslam’a girenler Kur’ân’ı okumak ve anlamakta problemle karşılaşmıştır. O yüzden hicri ikinci asırdan itibaren Kuran ilimleri hakkında müsatakil eserler yazılmaya başlanmıştır.
    Esbab-ı nüzûl bilmenin yolu sahih nakille sağlanır. Vahiy, nüzûl ortamı,Hz.Peygamber( vahyi alan ve tebliğ eden insan),sahabîler(vahyi işiten,inişini ve olayları müşahede eden insanlar). Esbab-ı nüzûl rivayetleri sahabe nakli(merfu)-tâbiû nakli(mürsel)dir.
    Esbab-ı Nüzûl İle İlgili Meseleler:
    • Bir çok nüzûl sebebiyle bir ayet nazil olmuş ise buna “sebebin taaddütü” tam tersi bir durumda birkaç âyet tek sebep için inmişse “nüzûlün taaddütü” olarak ifade edilmektedir.
    • Umum-husus meselesi: Nüzûle sebep olan hadiseye dolayısıyla inen âyetin bu hadiseye has mı olduğu yoksa umum mu ifade edeceği meselesi. Hüccet nasların kendisidir. Bir şey ortaya koyan lafız ve ifadelerdir.
    Kur’ân-ı Kerim’in Anlaşılmasında Esbab-ı Nüzûl Rivayetlerinin Doğurduğu Sonuçlar
    • Esbab-ı nüzul rivayetlerinin Kuran-ı Kerim’in anlaşılmasında yorum zenginliği bağlamında bazı olumsuzluklara neden olduğu görülmektedir.
    • Her ayette nüzul arama çabaları,ayetin mana bakımından zengin olduğunu düşünmek yerine nüzul sebebi ile sınırlı kalma ihtimali, ayetin sebebi nüzûlündeki olayı çerçevesinde sıkışıp kalmak şeklinde esbab-ı nüzûl rivayetleri yorum zenginliğini engeller.
    • Kuran-ı Kerim’in evrensel hedefi olan Kur’an-insan-hayat bütünleşmesini önlemesi
    • Konunun istismar edilmesi
    • Şahısların ebedileştirilmesi
    • Mezhep hareketlerine etkisi
    Esbab-ı Nüzûl’e Yeni Yaklaşım
    • Esbab-ı nüzûl rivayetlerinin yeniden değerlendirilmesi
    • Kur’an-ı Kerim’in bütünlüğünün dikkate alınması (Kuranî cümleler ile oluşan bütünlük-tarihi bütünlük-siyak-sibak bütünlüğü-Kuranî cümleler ve sureler arasındaki bütünlük,surelerin dâhilî bütünlüğü-teşrî bütünlük)

    Kur’an-ı Kerim hidayet rehberidir. Bütün olarak Kur’an-ı Kerim kaynaktır Hz.Peygamber ve sahabîler(yaşanan hayat,hadiseler,meseleler,sorular) nüzûl ortamını oluşturuyor ve hedef insan. Kur’an-ı Kerîm’in soyut bir düşünce veya düşünce biçimi olarak kalmadığının aksine,yaşanmış,yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat,bir hidayet rehberi olduğunun delilidir.Esbab-ı nüzûlün Kur’an-ı Kerîm’in anlaşılmasında tespit edilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
    BÜŞRA KILIÇ 10070168

    YanıtlaSil
  36. 185-250
    Kur’an’ı değerlendirirken nüzul sebebini Kur’an’ın bütünlüğü ve siyak-sibak çerçevesinde ele almak gerekmektedir. Allah hiçbir şeyi boşuna yaratmadığı gibi inen ayetlerin hiç biri anlamsız değildir ve her birisinde bir hikmet, insanlık için bir fayda vardır. Yaradan’ın şaheseri olan Kur’an-ı Kerim okumamız, düşünmemiz, anlamamız ve yaşamamız için hizmetimize sunulmuştur. Yani Kur’an bir kılavuz rehberi ideal toplum ve insanın temel yapı taşıdır. Rehberimizde Peygamberimiz ve sahabedir. Kısacası Kur’an’ı yani ideal yaşam biçimini, insanı ve toplumu anlayabilmek ve hayata uygulamak için peygamberimizi ve nüzul dönemini en iyi şekilde bilmek, anlamak ve yorumlamak gerekir. Rabbim hepimize Kur’an’ı en iyi şekilde anlamayı nasip etsin. Amin…
    Yasemin köse hazırlıklı ilahiyat 1-b no:10070186

    YanıtlaSil
  37. 1-52
    Kur’an’ı bir bütün halinde anlamamız ve hayatımıza onun çizdiği yol dahilinde yön verebilmemiz için esbab-ı nuzül ilminin bilinmesi ve Kur’an’ın bu bütünlük içinde açıklanması gerekir.
    Kur’an ilimlerinin ortaya çıkmasın nedeni yine Kur’an’ı Kerim dir.Kur’an-ı Kerim kendi üzerinde düşünülmesini, kendi hakkında açıklama yapılmasını,kendisinin yorumlanılmasını ve yaşanılır bir hale gelmesini isteyen Yüce bir kitaptır.
    Hz.Peygamber ve ashabı döneminde Kur’an-ı Kerim ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır çünkü onlar Kur’an-ı Kerim in iniş dönemini ve hangi olaylar üzerine hangi ayetlerinin indiğini bizzat yaşayıp görmüşlerdir.Aynı zamanda açıklanılmasını istedikleri veya anlamayadıkları şeyleri bizzat Peygamberimize sorarak öğrenmişlerdir.Fakat daha sonraki dönemlerde Kur’an ilimlerine büyük ihtiyaç duyulmuştur.
    Hz.Peygamber ve sahabe Kur’an-ı Kerim-i hen sözleriyle hemde eylemleriyle tefsir etmişlerdir.Çünkü onlar Kur’an
    ‘ın iniş devirlerinde yaşamışlar ve onun açıklanıp diğer nesillere aktarılmasını sağlamak için tefsirin getirilerini bizzat hayatlarına benimsetmişlerdir.
    Kur’an ilimlerinin konusu her yönüyle Kur’an-ı Kerim olan,Kur’an’la ilgili veya Kur’an’ın içeriği ilim ve araştırmalardan oluşan,Kur’an’ın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır.
    Tefsir ilmi ise,Kur’an-ı Kerim’in sözcüklerini,anlamlarını Kur’an’la ilgili ilimler gereğince araştıran ilimdir.
    Eabab-ı nuzül ilmi Sahabeye yaşadığı ortamda var olan,mendana gelen olayları inen ayetler ışığında müşahade etme yeteneği kazandırmıştır.Bundan dolayıdır ki sahabe Kur’an ilinlerini öğrenmeyi Kur’an-ı anlamakla eşdeğer tutmuşlardır.Esbabı nuzül ilmi sahabeden tabiuna nakledilerek sonraki nesillere aktarılması nedeniyle nakli bir ilim olarak var olmuştur.Burdanda anlaşılacığına göre Kur’an-ın yazı hale gelmeden önce anlamına önem verildiği anlaşılmaktadır.
    10070143 SÜMEYRA KARABUĞAŞ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 1-B

    YanıtlaSil
  38. 1-52
    *Esbaba-ı nüzul bilgisi kur’an-ı kerim’in nüzul ortamını asli bir unsurudur. Bu açıdan islamın başından beri bilinen bilinmesi gereken ve İslami ilimlerin birçok alanın da üzerine önemle durulan bir konudur.
    *Esbabı nüzul kur’anın anlaşılmasında gerekli bir bilgi olagelmiştir. Esbabı nüzulde rivayetlerin yeri önemlidir. Bu rivayetler hadis metodolojisi açısından tenkide tabi tutulmadan yapılacak değerlendirme ise kur’an-ı kerim2in anlaşılmasında bazı problemler doğuracaktır.
    *Emin hulli gibi bazı bilginler bu açıdan bu ayetin sebebi nüzulü “iste bu hadisedir.” demeden önce ciddi bir araştırma yapılmasının şart olduğunu söylemiştir.
    *Kuranı kerim insanlığa hayat ve anlam veren rehber olarak benimsenen kitabın esbabı nüzulüne bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasını müellifimiz de ilke edinmiştir.
    *Esbabı nüzul araştırmaları metot olarak vakıayı tespit, onun tenkidi, yeni bir yaklaşım ilkeleri şeklinde yapılmalıdır.
    *Kuran ilimlerinin kavramı, doğuşu, gelişmesini incelemekle
    a)ulumul kuran denildiğinde ne kastediliyor?
    b)tarih boyunca bu kavramdan ne anlaşılmıştır?
    Soruları cevaplanmış olacaktır.
    * Kuran ilimlerinin bizzat kaynağı kuran’ dır.
    *Kuran ilimleri kuranın anlaşılması açısından değerlendirilince bir birine geçmiş durumdadır. Çünkü hepsi aynı hedefe yönelmiş durumdadır.

    122-134
    *Hz. Peygamber döneminde onun tefsir izahlarıyla yetinilmiştir.
    *Sahabe tefsirinin ana karesteristiği Hz. Peygamber ve onun içtihadıdır.
    *İlk zamanlar da az sayıda rivayet vardı ancak zamanla bu rivayetler çoğalmış ve genişlemiştir. Hatta zamanla sağlam olmayan rivayetler ilave edilmiştir. Bu sebeple imam Ahmet 3 şeyin senedi yoktur demiştir.
    -tefsir, melahim, meğazi
    *Kuran vahyi, nazil olduğu fikri, sosyal ve manevi çerçevede var olan;
    -insani birçok probleme,
    -insanların bu problemlerden kurtulmak ve rahatlamak arzusuna cevap veren yaratıcı bir patlayıştır. Bu da yirmi üç yıl sürmüştür. Osman MERCAN 10070194 1/B

    YanıtlaSil
  39. 185-250
    *Selef alimleri Allahın indirdiği her ayetin anlaşılmasından, hangi sebeple neyi murat ettiğinin bilinmesi gerektiğini söylüyor ve kuran üzerine bu şekilde düşünüyorlardı. Bu yüzden Zer keşi, el-kureyşi ve Suyuti gibi alimler esbabı nüzul bilgisini kerimin anlaşılmasında güvenilir bir yol olarak tanımlamışlardır.
    *Kuranı kerimin nüzul dönemindeki muhataplarının bilgisiyle aydınlanacak ayetler tespit edilmelidir. Örneğin;
    -siyasi şartlar
    -Fikri şartlar
    -İktisadi şartlar
    -Siyasi şartlar, bu gibi çalışmalarla kuranı kerim daha iyi anlaşılacaktır.
    *Esbabı nüzul de ihtiyacın sınırları belirlenmelidir.
    *Kuranı kerimin anlaşılmasında temel ilkelerden birisi de kuranına bütüncül bir yaklaşım sergilenmesi olmalıdır.
    *Bütün olarak kuranı kerim;
    *Kur ani cümleler ile oluşan bütünlük, tarihi bütünlük, siyak sibak bütünlüğü, kuran cümleler ve sureler arasındaki bütünlük, surelerin dâhili bütünlüğü, teşri bütünlüğü,

    YanıtlaSil
  40. İnsan tarih boyunca anlam arayışını sürdürmüş ve sorularına cevaplar bulmaya çalışmıştır.İnsanın sorularına yegane çözüm kaynağı ise Kuran ı Kerim dir.Kuran ı bu yönüyle anlayan sahabe,tabiin ve tebeu tabin esbab-ı nuzul ilminden yararlanarak tefsir faaliyetine önderlik etmişlerdir.
    Allah u Teala nın indirdiği ilk ayetler müminler için son derece anlamlıdır.Çünkü Alak 1-5 ayetler Oku emriyle başlamakta.Sahabi de bu emre mahzar olmuş ilk insanlardandı.Onlarda rivayet telif yoluyla kendilerinden sonraki nesle ilim alanındaki bildiklerini aktarmışlardı. Böylece Tabiundan İslam-Kuran yolunda birçok talebe yetişti.
    Sahabe döneminin sonlarına doğru İslam ın geniş bir coğrafyaya yayılması sonucu birçok Arap olmayan kavim Müslüman oldu.Bu da Ulumul Kuranın tedvini için ortam hazırladı.
    Kuran ilimleri ilk zamanlarda kuran tefsiri yapılırken ortaya çıkmış özel araştırmalardır. Kur an ilimleri belli bir alanda yoğunlaşmış ve iç içe geçmiş durumdaydı.Bundan dolayı Kuran ilimlerinim tek bir eserde toplanma ihtiyacı duyuldu.Ulumul Kur an ı ilk gercekleştiren Zerkeşi olmuştur.
    Ku ran ilimleri kavramlarını inceledigimizde Kur an ilimlerininin her yönüyle konusu Kur an-ı Kerim olan O nun en doğru anlaşılmasını amaç edinmiş bilgi alanını buluruz.
    Tefsir ilimlerini kavramı ise Kur an-ı Kerim ile ilgili ilgili ilim ve araştırmalardan oluşur. Tefsir ilmi Kur an ilimlerinden bir ilim olmakla birlikte Kur an ı tetkik etmeyi amaçlar.
    Bu iki kavram tedvin döneminde aynı manalarda kullanılsa da Zerkeşi Kur an ilimlerini diğerini kapsıyacak şekilde ele alınmıştır.
    Esbab- ı nuzul ilk dönemlerden itibaren Kur an ın anlasılmasında önemli bir ilim olarak görülmüs ve sahabe nin hayatında Kur an ı anlamak icin bu bilgiye sahip olunması gerektirdiği düşünülmüştür.
    Esbab-ı nuzul tedvin dönemi başlangıcıyla ilk telif edilen nakli ilimlerdendir. Sahabe sayesinde bu ilim gelecek nesil olan tabiun|a nakledilmiştir.(1-52)Aynur KOÇOĞLU Hazırlıklı İlahiyat\B 10070178

    YanıtlaSil
  41. KUR’AN VE BAĞLAM
    (1-52)
    • Kur’an’ı Kerim’in anlaşılması için esbab-ı nüzul’un bilinmesi zorunludur. Eğer bir ayetin sebeb-i nüzulu şudur denildiğinde , o ayetin iniş sebebi kastedilir. Bu sebeple ayetin indiği ortamı anlamada okuyucuya yardımcı olur.
    • Sebeb-i nüzulun bilinmesi H.z Peygamberin ümmeti için ortaya koyduğu bi soruya cenab-ı Allah’ın somut bir cevabıdır. Kısaca sebeb-i nüzul tarihi bir olgu ve yaşanmış bir olaydır. Bir çok tefsir alimi sebeb-i nüzul ilminin hikmeti üzerinde durmuşlardır. Örneğin Kurtubi cenab-ı hak indirdiği bir ayetin hangi sebeple indirildiğini bu ayette neyin kastedildiğini ve hükümlerin çıkarılmasını ister.
    • Bir çok alim sebeb-i nüzul hakkında paha biçilemez eserler yazmışlardır.
    • Öncelikle Ku’an’ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul ilminin rolünü inceleyebilmek için Ulumu’l Kur’an denildiği zaman ne kastedilmiştir ve tarih boyunca bu kavram nasıl anlamlandırılmıştır.
    • Kur’an ilimlerinin temeli Kur’an-ı Kerimdir. Fakat H.z Peygamber ve sahabe döneminde Ku’an ilimlerinin öğretilmesine gerek duyulmamıştır. Çünkü bu kimseler nüzul sebeplerini bizzat yaşamışlardır. Yani nüzul sebebeini yaşamayanlar anlayamadıkları bir konu olduğunda danışabilecekleri kişiler bulunmaktaydı. Bu sebeple sebeb-i nüzul gibi Kur’an ilimlerin öğrenilmesi ihtiyacı hissedilmiyorsu , ayrıca bu ilimlerin Kur’an-ı Kerim ile karıştırılabileceği endişeside ilk dönem müzlümanları tarafından bu ilimlere sıcak bakılmamasına sebep olmuştur. Fakat bu dönemden sonra sebeb-i nüzule şahitlik eden kişiler bir bir vefat ettiği için bu ilimlerin öğrenilmesi ihtiyacı doğmuştur.
    • Birçok alim Ulumu’l Ku’'an ( Kur’an ilimleri) hakkında çok önemli eserler meydana getirmişlerdir.

    MELTEM TANDOĞAN 10070222 1/B

    YanıtlaSil
  42. KUR’AN VE BAĞLAM
    (122-134)
    • Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında sebeb-i nüzul rivayetlerinin yeri önemlidir. Fakat alimlerimizin çoğu bu ilim üzerinde metodik olarak durmamışlardır.
    • Peygamber döneminde tefsir olarak sadece H.z Paygamberin açıklamaları yeterli görülmekteydi. Fazladan bir tefsir ihtiyacının doğmasındaki temel sebep islamiyetin fetihlerle birlikte geniş coğrafyalara yayılması ve arapça bilmeyen müslümanların çoğalmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte tefsir ilk olarak nakille başlamış ve sadece Peygamberden ve sahabeden gelen rivayetler kaynak olarak kabul edilmiştir. Zaman içerisinde bu rivayetler yetersiz kaldığı için uydurma rivayetler de bu geniş rivayet zincirinin içerisinde yer almıştır.
    • Bu alanda uydurma ya da zayıf rivayetlerin çoğalmasının bir diğer sebebide alimlerimizin fıkhi konudaki hadisleri titizlikle incelemiş olsalar dahi fıkhi alanın dışında kalan hadislere bu titizlikle eğilmemiş olmaları ve serbest davranmış olmalarıdır.
    • Tefsir rivayetlerinde müfessirlerimizin birçok konuda ilmi yeterlilikleri bulunmasına rağmen zayıf , münker ve israili birçok haberi rivayet etmişlerdir.
    • Burdan anladığımız kadarıyla alimlerimizin eserlerini bir rivayeti almış olmaları demek o rivayetin sahih olduğunu göstermemektedir. Taberi bu konuda şunu söylemektedir ‘ biz bu zayıf rivayetleri kendimiz icat etmedik , sadece bazı raviler tarafından bize ulaştırıldı , bizde bu yüzden onları size aktardık’.

    MELTEM TANDOĞAN 10070222 1/B

    YanıtlaSil
  43. KUR’AN VE BAĞLAM
    (185-250)
    • Kur’an Kerim’in anlaşılmasında sebeb-i nüzul rivayetlerinin olduğu gibi kabul edilmesi birçok yanlışıda beraberinde getirecektir. H.z Peygamberin ve sahabinin tefsir ile ilgili açıklamaları hadis ilminin bir kolu olarak gelişmiştir.
    • Günümüzde Kur’an-ı Kerim’i iyi anlayabilmek için nüzul dönemindeki muhataplarının bilgisi ile aydınlanacak ayetler tespit edilmelidir. Mesela nüzul asrının sosyal şartları , fikri durumu , ekonomik durumu , siyasi durumu ve o dönem insanını inceleyen araştırmaların bilinmesi Kur’an-ı Kerimi anlama noktasında günümüz müslümanlarına büyük fayda sağlayacaktır.
    • Sebeb-i nüzule olan ihtiyaç genel ve özel ilkeler olmak üzere birçok ilkenin gereğidir. Genel ilkelerden birisi bütün sebeb-i nüzul rivayetlerinin bir araya toplanıp incelenemeyecek kadar çok oluşudur. Diğer bir ilke ise Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak kavramak mümkündür. Yani insan Kur’an-ı kendisine rehber edindiğinde yapması ve yapmaması gerekenleri anlayabilir. Özel ilkelerdense arap dilinin özelliklerinin bütün müslümanlarca bilinemiyor oluşudur.
    • Bu konuda İmam Şatıbii şöyle söylemektedir : bir konuda sebeb-i bilmek durumun gereğinide bilmek demektir. Özel ilkelerin ikincisi ise sebeb-i nüzul asrını bilmeyen müslümanların zahir ve mücmel ayetleri birbirine karıştırma ihtimalinin endişesidir. Üçüncü ilke ise eğer bir kimse Kur’an-ı Kerimi okuduğunda veya dinlediğinde üstü kapalı bir ifadeyi merak ediyorsa ve onu araştırma yoluna gidiyorsa sebeb-i nüzul ilmi gereklidir. Bunun yanı sıra sebeb-i nüzul rivayetlerini hadis ilminin bir konusu olduğunu daha önce belirtmiştik. Bu sebeple hadis ilminde sebeb-i nüzul rivayetleri titizlikle incelenmeli şu ayet bu olay üzerine indirmiştir diye bir hüküm vermek için ciddi araştırmalara tabii tutulmalıdır.
    • Kur’an-ı Kerimin tefsiri yapılırken ayetlerin bütünlüğününde göz önünde bulundurulması çok önemlidir. Yani Kur’ani cümlelerdeki bütünlük , tarihi bütünlük , siyak-sibak bütünlüğü , Kur’an ayetlerinin ve surelerinin arasındaki bütünlük surelerin içsel bütünlüğü Kur’an-ı Kerimi tefsir etmede en önemli unsurları oluşturur.
    • Ezeli ilme dayalı olarak indirilmniş ve ayetleride ona göre düzenlenmiş bir kitabın herşeyden önce bütünlük arzeden bir iç yapıya sahip olması gayet doğaldır. Kur’an’ın insanlara hidayet rehberi olmasının anlamı onunla beraber yaşamak veya onu anlamak isteyen insanı yaşadığı dönemin olayları içinde yüzerken Kur’an’ın o anda iniyormuş gibi olduğunu görmeye yöneltmesidir.
    • Kur’an’ı Kerim insanı sadece tarihi varlık koşulu ile değil , bütün varlık koşulları ile uyumlu ve o koşullara cevap veren bir ilahi mesajdır. Yani Kur’An insanın fıtratına hitap eder. Sebeb-i nüzul gerçekliğini Peygamber ve sahabenin yaptıklarından almaktadır.
    • Sebeb-i nüzul ancak sahih nakille bilinir. Bu alanda ictihada , akla yer yoktur. Yani nüzul sebebi akılla idrak edilmesi mümkün olmayan sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabeden merfu olarak gelen rivayetlerdir.

    MELTEM TANDOĞAN 10070222 1/B

    YanıtlaSil
  44. KURAN VE BAĞLAM (1-52)
    Kuranı Kerim hayatımızı anlamlandıran ilahi bir kitaptır.Onu en iyi şekilde anlamak ve yaşamak gerekir.Hz peygamber ve ashap döneminde Kuranı Kerim en iyi şekilde anlaşılmış ve yaşanmıştır.Peygamber ve sahabe Kuranı Kerimi hem sözleriyle hemde eylemleriyle tefsir etmişlerdir.Sahabeler Kuranı Kerimin nüzulüne şahit olmuşlar ve her inen ayeti ezberledikten sonra hayatlarında uygulamışlardır.Kuran ilimlerinin kaynağı da Kurandır.Bu ilimler Kuranı Kerimi anlamada birer araçtır.Kuran ilimlerinin en önemlilerinden biride esbabı nüzuldür.Çünkü ayetlerin iniş sebeleri çok önemli olup iniş sebebi bilinmeden ayeti anlamak çok güçtür.Sahabelerde Kuranı Kerimi esbabı nüzul ile tefsir etmişlerdir.Hatta esbabı nüzulü bilmek Kuranı bilmek diyerek ne kadar önemli olduğunu vurgulamışlardır.Kuranı Kerimi Kuranın iniş döneminde yaşayanlar gibi anlamak için esbabı nüzulü doru bir şekilde anlamalı ve günümüze yorumlamalıyız.Peygamber ve sahabe döneminde Kuran ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır.Çünkü Kuranın inişine şahit olup kurandaki mesajı anlayabilmişler ve anlayamadıkları zamanda soracak bir rehber bulunduğu için Kuran ilimlerine ihtiyaç olmamıştır.Sahabe döneminden sonra islamiyetin ulaştığı sınırlar genişleyerek Kuran ilimlerinin tedvini için gerekli ortam hazırlanmıştır.Kuranı Kerimin anlaşılmasına katkıda bulunacak ilimler tedvin edilmeye başlanmıştır.Mushafın çoğaltılmasından sonra Kuran ilimleride özelleşmiş ve çok ayrıntıya inmişlerdir.Bunun için Kuran ilimlerini tek bir eserde toplama zarureti doğmuştur bunuda ilk Ulumul Kuran başlığı altında Zerkeşi yapmıştır.Kuran ilimleri ve tefsir ilimleri kavramları tedvin döneminin başlarından itibaren aynı manada kullanılmıştır.Zerkeşinin Kuran ilimlerini tek bir eserde tolamasından sonra iki kavram arasındaki fark ortaya çıkmıştır.Tefsir ilimleri tefsir yaparken yönelinen ilimlerdir.Kuran ilimleri ise daha kapsamlı olarak Kuranı Kerimle ilgili olarak bütün ilimleri kapsamaktadır.Yani tefsir ilmi daha özel bir alanda özel bir gaye ile Kurana yönelir.Kuran ilimleri daha genel bir alanda genel bir amaçla Kurana yönelir.
    122-135
    Tefsir faaliyeti nakille gerçekleşmiştir.Peygamberimizden günümüze kadar rivayet yolu ile gelmiştir.Esbabı nüzul ilmide ilk başta yaygın değildir ancak islamiyetin sınırlarının genişlemesiyle tefsir faaliyetide yaygınlaşmıştır.Buna bağlı olarak esbabı nüzule olan ihtiyaç dahada artmıştır.Tefsir faaliyeti yaygınlaşınca rivayetlerde artmıştır.Bu artış yanında sahih olmayan,uydurma rivayetleride getirmiştir.Bu olumsuz sonuç bütün müslümanları etkilemiştir.Bu kadar önemli bir faaliyetin çok titiz bir çalışma ile yapılması ve senedlerinin,ravilerinin iyice araştırılması gereklidir.
    Sevde Pamukçu ilahiyat 10070202 1/B

    YanıtlaSil
  45. BAYRAM KANKAL İLAHİYAT-1/B 10070139
    (1-52)

     Esbabı-ı nüzul bilgisi, Kur’an-ı kerimin nüzul ortamının asıl bir unsurudur.
     İslam’ın başlangıcından günümüze kadar bitirilmesi gereken İslami ilimlerini birçok alanında âlemler tarafında üzerinde durulmuştur.
     Esbabı-ı nüzul kur’an-ı kerim’in anlaşılmasında gerekli olan bir bilgi olarak değerlendirilmiştir.
     Başlangıçta tefsir ilimi esbabı-ı nüzulü bilmekten ibarettir.
     Abdulluh’a b. Mesut ve ibn-i Abbas gibi sahibiler ‘’kur’andan inen her ayetin ne hakkında ve nerede nazil olduğuna dair sözler söylemişlerdir.
     Şatibi esbabı-ı nüzulü bilenin kur’an-ı bileceğini söylemiştir.
     İnsanın hayatın yön vermesi, anlam vermesi için kur’an-ı anlamak için esbabı nüzulün teorik temellerini bilmelidir.
     Kur’an ilimlerinin kaynağı kur’an-ı kerimdir. Çünkü kur’an üzerinde düşünülmesini, anlaşılmasını ve açıklanmasını istemektedir.
     Hz. Peygamber kendisine gelen vahyi hep tebliği etmekte hem de hali ve kavliyle tasvip etmekteydi.
     Hz. Peygamber ve ashabı döneminde kur’an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır. Çünkü o ortamı bizzat yaşayanlar haytadır. Mesajı anlayabilmekteydiler, anlayamadıklarını sanacakları kimseleri bulabiliyorlardı.
     Bu dönemde kur’an la karışır endişesiyle telif hareketlerine sıcak bakılmamıştır.
     Daha sonraki dönemlerde ise kur’anla ilgilenen her âlim kendi çağının ilimi ve fıkhı konularda elde ettiği bilgilerle kur’an-ı kerim’e yaklaşmıştır.
     Tefsir ilmiyle uğraşanların;
     kitabullah-ı anlamak
     Kitabullah-ın manalarını çıkarmak
     Kitabullah-ın hükümlerini tespit edip çıkarmak
    İlkelerine uyması gerekir.

    YanıtlaSil
  46. 1-52
    *Esbabı-ı nüzul ilmi kuranı kerimin anlaşılmasında başvurulması gerekli bir kaynak olarak asırlardır birlikte alınmıştır.
    *esbabı nüzul ilmi alanında çalışmak isteyenler iki olgu ile karşılaşırlar; malumat çokluğu bu malumattaki sistemsizlik esbabı nüzul ilminin vakasını tespit onun tenkidi yeni bir yaklaşım ilkeleri
    *Hamdullah yazı mecburiyeti hakkında emirleri ihtiva eden hadislerde vardır ve bakara suresi 282.ayetin nüzulü okuma yazmaya Verilen ehemmiyeti tabiatıyla çoğaltmaya sebep oldu yorumunu yapmaktadır.
    *sahabeler devrinde kuran anlaşıldığı için ve olayı bizzat kendileri yaşadığı için esbabı nüzul ilmine gerek yoktu.
    *sahabeden sonraki asılarda zaman uzayınca kuranın ayetlerinin anlaşılması için esbabı nüzule ihtiyaç duyuldu.
    *Arap toplumunun dışında islamın yayılması ile esbabınuzüle olan ihtiyaç artmıştır.
    *âlimler sebebi nüzulün bilinmesine çok büyük önem vermişlerdir.
    *kuran ilimleri iç içedir çünkü gayeleri aynıdır.
    *kuran ilimlerinin doğuşu ve gelişimi sürecinde yaşanan bir olgu olarak bu ilimlerden sayılan disiplinlerden adededir konusunda ifade edilmiş olan mübalalı tutumları da değinmek gerekmektedir.
    *bunlardan birine gör ede kuran kerim kelimeri sayısınca kuran ilmi vardır denilmiştir fakat bunun böyle olmadığı hakikattır.
    *H.2. asra kadar ulumul kuran ifadesi kullanılmamış neden ise tabiunun sözlü olarak rivayet edilmesidir.
    *esbabı nüzule tekrar değinecek olursak esbabı nüzul kuran ilimleri arasında önemli bir yere sahiptir. Hatta sebebi nüzulü bilmek kuranı anlamakla, bilmekle eş değerde tutulmuştur.
    *sahabeler esbabı nüzulü önce sözlü olarak aktarmışlar sonrada yazılı olarak nakledilmiştir.
    SERHAT MECİT 10070193 1/B

    YanıtlaSil
  47. BAYRAM KANKAL İLAHİYAT-1/B 10070139
    (122-134)

     Tefsir tarihi incelendiğinde müfessirlerin esbabı nüzule tedvin çağından sonra çok önem vermiştir.
     Hz peygamber döneminde onun açıklamalarıyla yetinilmiştir.
     Sahabenin tefsirinin ana kaynağı Hz peygamberin nakil ve kendi ihtihadlarıyla yaptıkları yorumlardır.
     Tefsirin nâkile başlaması, sonraları ise fazla ileri gidilmemesi ilk zamanlar da az sayıda rivayetlerin olduğunu ortaya koymaktadır.
     Daha sonraları sağlam olmayan rivayetler ilave edilmiştir. Böylece tefsir hareketleri tenkide uğramıştır.
     Nitekim Ahmet b. Han bel tefsir, melahim ve mecazi rivayetlerinin aslı yoktur demiştir. Ahmet b. Han bel’in tefsir rivayetlerini melahim ve mecazi ile aynı kefeye koymasının sebebi ise sene’den mahrum rivayetler olmasıdır.
     Zayıf rivayetler, İslam toplumuna çeşitli sebeplerle girerek bütün dini kısalardan etkilenmiş ve bütün dini kısaları etkilemiştir.
     Tefsir ve esbabı nüzul rivayetleri hadis tenkitçilerinin kullandıkları tenkit metodunu kullanmak bu gün bir zarurettir.
     Bu çalışmayla rivayetler temizlenmiş olacak ve kur’an-ı anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimselerin alakası olmayan olaylarla meşgul olmaktan kurtulacaktır.

    YanıtlaSil
  48. 122-134
    *bu bölümde esbabı nüzule rivayetlerdeki olgusal eleştirilmiş esbabı nüzul rivayetlerine genel bir bakıştan kast ettiğimiz nüzul sebebi rivayetlerini tarihi süreç içerisinde mutedil açıdan bir değerlendirmeye tabi tutmaktır.
    *metodik acıdan demekle de bu sözcüğün sözlük anlamını murat ediyoruz.
    *hâlbuki esbabı nüzul ilminin genel olarak kuranı kerim ilimlerinin taliplerine en yararlı bir şekilde takdim edilmesi ancak metodik yönlerinin ayrıntılı tartışılması ile söylenebilir.
    *imamı ahmedin tefsir, melahim, meğazi rivayetleri ile aynı kefeye koymasının gerekçesi senetten mahrum olarak rivayet edilmiş olmalarıdır.
    *tefsir rivayetlerine nakleden müfessirlerimizin birçoğu ilmi yeterliliklerine Salih ve takva ehli oluşlarına rağmen zayıf garip münker ve israili birçok hadis zikretmişlerdir hatta mevzu hadis dahi naklettikleri vardır.
    *o halde alimlerimizin tefsir haberini eserlerinde rivayet etmiş olmalarını o rivayeti sıhatine delil teşkil etmemelidir.
    *müfessirler bilgilerin kayıp olmaması için bütün haberleri yazıya almışlardır. Sahih ve zayıf yönlerini de sonraki nesle bırakmışlardır.
    *imam malik mescidi nebevide çok sayıda Salih, faziletli kimseler gördüğünü bu zatlara hazine emanet edilse emaneti ihanet etmeyecek sağlam kişilikte odlularını haber vermektedir.
    *ancak onların resulden işittim diyerek rivayet ettiklerini almadığını söyler.
    *güvenmek ayrı bilmek ayrı şeydir.
    *kuran ve sahih hadislerin manası dahilinde olan bir husus Salihler topluluğunun –rivayetleri muhtevasındaki incelikleri bilmeksizin-mana ile rivayet etmeleridir.
    *böylece manaları merfu hadis kılmış olurlar.
    *görüldü gibi tefsir rivayetlerinin çoğunluğu sahih temeller üzerinde durmamaktadır.
    SERHAT MECİT 10070193 1/B

    YanıtlaSil
  49. 185-250
    *Kerimin anlaşılmasında esbabı nüzulün daha doğru bir şekilde kullanılmasına imkân verecek ve işlenen hataları önleyecek yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğu gerçeğinden hareketle bu. Bölümde konu ile ilgili düşüncelerimizi söylemeye çalışacağız.
    *esbabı nüzul bilgisinin zikredilmesi boşuna değildir. Selefler Allahın indirdiği her ayetin anlaşılmasından hangi sebeple ve neyi murat edilmesinden hoşnut olacağını söylüyor. Ve kuran üzerine böyle düşünüyorlardı. O sebeple zerkeşi, ibn dakiki- ebu fetve, suyuti esbabı nüzul bilgisini kuranı kerimin anlaşılmasında güvenli bir yol olarak tanımlamışlardır. Hz. Peygamber ve sahabenin tefsirle ilgili beyanları rivayet yoluyla nakledilmiş ve hadis ilminin bir kolu olarak gelişmiştir. Bu durumun İslam kültür tarihin de tesiri büyüktür. Kuranı kerimi anlama çabasında esbabı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki gruplarda olmuştur.
    * Esbabı nüzul rivayetlerinin hadis usulü açısından değerlendirilmesi konusuna çok önem verilmelidir.
    *Bu alanda ki birçok problemlerinin esbabı nüzul rivayetlerine uygulanmasıyla aşılabilir. Esbabı nüzul rivayetlerinin hadis usulü metodu uygulayarak derlenmesini izleyecek adım, bu rivayetlerin tasnif edilmesi adımı olmalıdır. Çünkü kuranı kerim bu şekilde daha iyi anlaşılmış olmaktır. Esbabı nüzul rivayetlerini incelediğimiz de üç grup değerlendirme ile karşılaştırmaktayız.
    -Hz. Peygamberin yaptığı değerlendirme
    -sahabenin ve tabiin yaptıkları değerlendirmeler
    -müfessirlerin yaptıkları değerlendirmeler, karşımıza çıkmaktadır.
    * Müfessirin Tefsir de her müfessir kendisine ulaşan her haberi ve hadisi kendi ilmi ve kabiliyetine göre tercih ederek tefsirini oluşturur.
    *Sebebi nüzul olarak bilinen bir hadisenin bilinmesi ile sahabenin bu hadiseden sonra derinlemesine düşündükten sonra ayeti anlaması ve ayeti tefsir etmesi yaşanan olaydan farklıdır.
    *Kuranı kerimin anlaşılmasında temel ilkelerden birisi de kuranına bütüncül bir yaklaşım sergilenmesi olmalıdır.
    *Bütün olarak kuranı kerim;
    *Kur ani cümleler ile oluşan bütünlük, tarihi bütünlük, siyak sibak bütünlüğü, kuran cümleler ve sureler arasındaki bütünlük, surelerin dâhili bütünlüğü, teşri bütünlüğü,

    SERHAT MECİT 10070193 1/B

    YanıtlaSil
  50. BAYRAM KANKAL İLAHİYAT-1/B 10070139
    ( 185-250 )
     Kur’an-ı kerimin nüzul dönemindeki muhataplarının bilgisiyle aydınlamak istiyorsa bizi aydınlatacak ayetleri tespit etmek gerek.
     O dönemin sosyal şartları, fikri şartları, iktisadi şartları siyasi şartları ve o dönemin insanını inceleyen çalışmalar yapmak esbabı nüzulden kur’an-ı anlamak için yapılabilecek çalışmalardır.
     Kur’an-ı anlatmak için bütünlüğü içinde okumak gerekir.
     Esbabı nüzul rivayetlerini yeniden ele alırken hadis usulü açısından değerlendirilmesi gerekir.
     Tefsir için olan esbabı nüzul rivayetleri
    1) Hz. peygamberin yaptığı sebebi nüzul değerlendirmeleri.
    2) Sahabe ve tabii unun yaptığı sebebi nüzul değerlendirmeleri.
    3) Müfessirlerin yaptığı sebebi nüzul değerlendirmeleri olarak 3 kısma ayırmak mümkündür.
     Kur’anın anlaşılmasında esbabı nüzul yanında kur’anın bütünlüğünü de dikkate almak gerekir. Bununla da bir bütün olarak kastedilen bir bütün olarak kur’an-ı kerimdir.
     İnsan kur’anın vurgusunu ancak bütün olarak anlayabilir.
     Allah- evren- insan hakkındaki kur’ani kavramlara bu yolla sahip olabilir.
     Siyak- sibak göz önünde bulundurulmalıdır.
     Kur’an-ı kerimin eşsiz ve mu’ciz bağlamını günümüz insanı da yakalamalıdır.
     Siyak- sibak çerçevesinde anlamanın önemini anlamak için örnek olarak salebe kısasını verebiliriz. Salebe kıssasını rivayet edenlerin siyak- sibakı ihmal ettiğini görmekteyiz.

    YanıtlaSil
  51. ESMA KOÇ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 1\B 10070175
    KUR’AN VE BAĞLAM
    Öncelikle kitabın maddeler halinde değil de, kompozisyon şeklinde mütalaa edilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Bu nedenle mütalaamı bu şekilde yayınlayacağım.
    1-52
    Kur’an’ı anlamak için Kur’an ilimlerinin bilinmesi gerekir.Bu ilimlerinbiride esbabi nüzül ilmidir.Peygamberimiz zamanında esbabı nüzülü bizzat yaşadıkları, sordukları, öğrendikleri için bu ilme ihtiyaç duyulmamıştır.Bir soru sorulduğunda peygamberimize Allah somut delillerle kullarına bildirmiştir.Kur’an ilimlerinin en önemlilerinden biride tefsiryani Kur’an’ın izahıdır.İlahi vahiy kitabını anlamak , eşsiz üslüpdaki ilahi mesajı idrak etmek insanların varoluş amacı olmuş.Onu okumak, düşünmek ,anlamak ,yaşamak tek gayemizdir.Bunu yaparkende bu ilimlere ihtiyacımız var.Kur’an farklı bir ilimle araştırıldığında da farklı bir güzellik,eşsizlik ortaya çıkacaktır.Bu ilimlerden esbabı nüzül rivayetlerle günümüze ulaşmış ve Kur’an’ı anlamada bize yardımcı olmuştur.Burada şunu belirtelim ki ayetlerin hepsi esbabı nüzül üzere inmemiştir.Böyle bir algı yanlıştır.Allah kullarına ayetleri müneccemen indirmiş ve yavaş yavaş hayatlarına tatbik ettimiştir.Yeni bir islam medeniyeti bir anda oluşmamıştır.Bu oluşumlar sırasında bazı vakıalar üzerine HZ ALLAH somut deliller(esbabı nüzül) yaratmıştır.Kur’an’ı anlamada vazgeçilmez bir ilimdir esbabı nüzül.Ancak doğru sened-metin tenkidi yapılmış rivayetlerle.

    YanıtlaSil
  52. ESMA KOÇ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 1\B 10070175
    122-134
    Esbabı nüzül bir ayetin bir olay üzerine inişinin sebeplerini kasdetmektedir.Ve bu ilim tefsir tarihi ve o dönemin rivayetleriyle içiçedir. Nüzül rivayetleri senetleriyle aktarılmış ve bu rivayetlerde olabilecek yanlışlıkların sorumluluk yükünü atmışlardır. Buna karşı görüşler ise senedle bu yükten kurtulmanın mümkün olmadığı kanaatini bildirmişlerdir. Öyle şeyler rivayet etmişler ki bu mevzu bir rivayet olabilmiştir. Her şeyi rivayet etmişler, onların buradaki amacı ise bir konu nasıl tüm yönlerile araştırılıyorsa , tüm yönleriyle bütün haberleri rivayet etmişlerdir.Bu dönemde bu rivayetler sened-metin tenkidi yapılarak, Kur’an’ı anlamada yeni bir kitap oluşturulmalıdır ki biri açıp baktığında gerçek olmayan bir şeyle karşılaşmasın.

    YanıtlaSil
  53. KURAN VE BAĞLAM 122-135

    Tefsir tarihi incelendiğinde müfessirlerin esbab-ı nuzule tedvin çağından bu yana çok önem verdikleri görülür.
    Hz.Peygamber zamanında O nun tefsir izahları yeterliydi. Sahabe döneminde ise Hz. Peygamber in tefsirini nakilden ve içtihadlarıyla yaptıkları yorumlardan ibaretti. Kur an-ı Kerim in anlaşılması ihtiyacı fetihlerle birlikte artınca sahabenin bazıları caiz görmediği tefsire yönelinmiştir.İslam farklı kültürlerden insanları içine alınca nüzül ortamından Arapça gramerinden haberleri olmaması nedeniyle İslamın inceliklerine mahzar olan sahabiler boşlugu doldurmaya çalıstılar. Tefsirin nakille başlamış olması, rivayetlerin çoğalması,buna müteakiben sağlam olmayan ravilerin rivayetlerde yer almaları ve şahsi düşüncelerin ilavesi söz konusu olmuştur.
    Rivayetlerdeki problemler nedeniyle tefsir ilmi hakkında eleştiriler doğmuştur.Çünkü ilk dönem müfessirleri kendilerine ulaşan rivayetleri sıhhat derecesine bakmaksızın tüm rivayetleri toplamış, sahih ve zayıflık tespitini kendilerinden sonraki hadis tenkitçilerine bırakmışlardır. Örneğin Taberi tüm rivayetleri kitabında toplamış fakat bunları bir delil olarak öne sürmemiş okuyucuya bırakmıştır.
    Esbab-ı nuzul rivayetlerine yöneltilen eleştirilerde bazı tefsir rivayetlerinin sağlam temeller üzerinde durmamasından kaynaklanır.
    Bu nedenle tefsir kitaplarındaki tefsir ve esbab ı nuzul rivayetlerinin hadis tenkitçilerinin kullandıkları sened ve metin tenkidi kurallarının süzgecinden geçirilmesi gerekir. Böylece esası olmayan rivayetlerin bizim tefsir algımızı yanlış yönlendirmesi engellenmiş olur. Aynur KOÇOĞLU 10070178-B

    YanıtlaSil
  54. KURAN VE BAĞLAM 185-250
    Selef alimler Kuran tefsirine yönelenlerde aradıkları şartlar arasında esbab-ı nuzül bilgisi en önde gelir.
    Zerkeşi ,Suyuti gibi alimler esbab-ı nuzül bilgisini Kuranı anlamanın güvenilir yolu olarak tanımlamışlardır.Çünkü sebebi nuzül aktarılması gereken en önemli şifahi ilmi mirastır.
    Kuranın anlaşılması nuzül asrı insanı arasındaki ilişkiyi yansıtmakta bu gerçek anlatımdaki temel prensibi oluşturmaktadır.Çağımız da esbabı nuzule ihtiyaç duyulan noktaları tespit için o dönemdeki sosyal,fikri, iktisadi,siyasi araştırmalar son derece önemlidir.Ayrıca esbab ı nuzulün değerlendirmesinin yapıldığı ilkelerde vardır. Genel ilkelere baktığımızda
    *Esbab ı nuzul de rivayetlerin sahih olanlarla olmayanları bir araya getirmek mümkün değildir.
    *Esbab ı nuzulu bilmeden Kur an ı Kerim i bütünlüğünü içinde okuyarak ve gücümüzün yettiğini anlamaya çalışarak Kur an ı anlamak mümkündür.
    Özel ilkeler ise,
    *Sebebi nuzül bilmek bazı durumlarda gereklidir
    *sebebi nuzül bilmemenin Kur an ın hükümlerinin kapalı nas durumuna gelmesi durumlarında
    *Kur an okuyan birisi manada takılıyorsa o kişiye sebebi nuzul u bildirmek gerekir.
    Esbabı nuzül rivayetleri iki grup halinde ayrılabilir. İki grup da amaç olarak Kur an a dayanır.
    1- Esbabı nuzül rivayetleri
    2- Tefsir için olan esbabı nuzül rivayetleri
    Bütün olarak Kur an ı nuzul sebepleri meydana gelmeden çok önce tüm ayrıntılarıyla belli kapsamlı ezeli ilme dayalı bir kitaptır. Aynur KOÇOĞLU 10070178-B

    YanıtlaSil
  55. ESMA KOÇ HAZIRLIKLI İLAHİYAT 1\B 10070175
    185-250
    Önceki bölümde de belirttiğimiz üzere esbabı nüzül rivayetleri tekrar tekrar değerlendirilmelidir.K’an’ı anlama bu ilmin büyük rolü vardır ancak bu ilim olmadan Kur’an anlaşılmaz değildir.Kur’an’ı okuyup anlamadığımızda esbabı nüzül (nasıl bir ortamda geldiğini, hangi olay üzerine indiğini) bize yardımcı olacaktır.Esbabı nüzül riyetinde de bu bunun üzerine inmiş denilmesi için senet-metin tenkidi kesinlikle yapılmalıdır.Esbabı nüzülün kapsamına giren siyak-sibak meselesi (Kur’an’ın bütünlüğü) göz önünde bulundurulması gereken bir konudur.Kur’an’ı anlamada bu bütünlüğü unutmamalıdırlar.Sonuç olarak Kur’an’ı anlamadaki tek amaç onu yaşamaktır.Bunu yaparkende dar pencereden peygamberimiz şöyle yapmış ,böyle demiş şeklinde değil ilahi mesajı güncellenebilir kılmaktır.
    -Esbabı nüzül ikiye ayrılmıştır:
    1-Sebabi nüzül rivayetleri(vakıa üzerine)
    2-Soru-cevapdan sonraki olaylarda ayetler buyrulmuş.Bir ayetle olay arasında münasebet kurulmuş.Bu da sebebi nüzül değerlendirmesidir.
    -ayetleri nüzül ortamında sahabe hükümlerle sebepler arasındaki münasebeti kavramışlardır.Biz ise manayı rivayetlerle ortaya çıkarmaya çalışmaktayız.
    -Hz Peygamberin,sahabenin,kısmi tabiıunun yaptığı TEFSİR
    Biz insanların yaptığıysa TE’VİL dir.

    YanıtlaSil
  56. KUR'AN VE BAĞLAM

    BRİNCİ BÖLÜM

    Kur'an'ın anlaşılmasında esbab-ı rolü;
    Kur'an ilimlerinin kaynağı bizzat kur'an-ı kerimdir Peygamber döneminde hemde azhab döneminde kur'an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır. Çünkü nuzülü müşahede edenler bizzat ilk muallimin tedrisinden geçenler osıralar hayattadır ve lisan selikası dediğimiz düzgün konuşma alışkanlıklarını henüz muhafaza etmektedir.
    Hz peygamber ve sahabe Kur'an-ı kerimi hem sözleriyle hem de eylemleriyle tefsir etmişlerdi.

    Nuzül ortamında meydana gelen bir hadiseye veya Hz Peygamber'e yöneltilmiş bir soruya açıklık getirmek için vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadiseye sebeb-i nuzül denir.

    Tedrici inişi sayesinde yürüyen akıp giden hayatla beraber canlı canlı misaller ve derslerle inen Kur'an-ı Kerim insanın kalbine ve şuuruna derinden nüfuz etme imkanı bulabilmiştir. Esbab-ı nuzül'e dair eserlerin yazılmasının amacı nuzül çağı ve nuzül ortamını sonraki nesillere aktarmak, anlatmaktır.


    Esbab-ı nuzul ancak sahih nakille bilinebilir.

    Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbab-ı nuzülrivayetlerinin , hadis tenkitçiliğin rivayetlerin tenkidinde kullandıkları sened ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün zarurettir. Böylece tefsir kitaplarında kalmaya hakkı olmayan bir çok rivayet temizlenmiş olacak ve Kur'an'da bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler, onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan kurtulmuş olacaklardır.


    GÖKÇE KÜÇÜK 10070189 B

    YanıtlaSil
  57. İHTİLAF..

    İKİNCİ BÖLÜM
    Kur'an-ı kerimi anlaşılmasında esbab-ı nuzülün yetersiz kalması;
    rivayetler açısından ;
    Usulcü hadis alimleri, sahabenin Hz. Peygamber'e ref ettikleri ve ayetin nuzülünü yakından müşahedelerine veya sebeplerini bilip nuzül keyfiyetinden bahsettikleri haberlere ''al- hadisu'l musned'' demişlerdir.

    Umumu hususileştirmek açısından;

    Umumun hususileştirmesi hatasına düşenler, nassın lafızlarının umum ifadesinin , varid olmasına sebep olan hadiseye has olduğunu söylemekle Kur'an'ın anlaşılmasını güçleştirmektedir. Çünkü ayetin hükmü benzer bir hadise dolayısıyla ancak kıyas yoluyla gerçekleşebilmektedir. Bunun anlamı kıyas yapabilmek için esbab-ı nuzüle vakıf olmak demektir. halbuki herkesin kur'anı anlama yolunda böyle zorunlu bir bilgi ile mücehhez olması gerçekleşebilir bir durum değildir.

    GÖKÇE KÜÇÜK 10070189 B

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 185-250
      Selef alimleri Kuran ilimleri ve esbabı nüzul ilmini incelerken Kuran tefsirine yönelenlerde aradıkları şartlardan biriside esbabı nüzuldür.Birçok şartın yanında esbabı nüzul bilgisininde zikredilmesi ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.Kuranı anlamada esbabı nüzule ihtiyaç vardır.Ancak esbabı nüzule yeni bir yaklaşımla yaklaşıldığı zaman esbabı nüzul olmadanda Kuranın anlaşılacağı belirtilmektedir.Bazı ayetlerde de esbabı nüzule ihtiyaç duyulmaktadır.Esbabı nüzul rivayetleinin hadis usulü açısından değerlendirilmesi konusuna çok önem verilmelidir.Bu alandaki.pek çok problemin senet-metin kriterinin esbabı nüzule uygulanması ile aşılacağına inanılmaktadır.Bundan sonra esbabı nüzul rivayetleri tasnif edilirek iki gruba ayrılmaktadır:Esbabı nüzul rivayetleri;bu rivayetler ayetlerin gerçek nüzul sebebini nüzul asrında meydana gelmiş hadiseleri ihtiva ederler.Sahabenin rey ve içtihadı yoktur.Tefsir için esbabı nüzul rivayetleri;Kuranı Kerimin anlaşılması için yapılmış nüzul sebebi değerlendirmeleridir.Bunda peygamberimizin,sahabe ve tabiunun,müfessirlerin yaptıkları sebebi nüzul değerlendirmeleri vardır.Kuranın bütünlüğüde esbabı nüzul ilmi için önemlidir.Çünkü insan Kurana bütünlük içinde baktığı zaman Kuranı doğru anlar ve doğru yaşar.Siyak-sibak ise sözün gelişi başı ve sonu ile uygunluğu,tutarlılığı,sözlerin uygun şekilde birbirini takip etmesi manalarına gelir.Kuranın bütünlüğünün yanında siyak-sibakta dikkatlice değerlendirildiği zaman Kuranı sağlıklı bir şekilde anlaşılmasına kolaylık sağlar.İnsan tarihi bir varlıktır onun yapı etmeleri geçici değil süreklidir.Esbabı nüzulde böyledir.Esbabı nüzul sadece bir döneme inmemiştir.Bir dönemde inmiş ve insanların yapıp etmeleriyle beraber sürekli devam etmiştir.Yani o hep aktif kalmıştır.
      Sevde Pamukçu ilahiyat 10070202 1/B

      Sil
  58. FATMA KOÇ 10070176 1-B
    KURAN VE BAĞLAM
    “Huden li’n-nas”…İnsanlar için de bir hidayeti olan…
    Kur-an’ın amacı insanı doğru yola götürmektir. İnsan için bu yüzden Kur’an çok önemlidir. Onun doğru olabilmesi için Kur’an’ ihtiyacı vardır. Nasıl ki insan olmanın verdiği zaruretle hava, su, yiyecek gibi şeylere ihtiyacı varsa ve bunları hayatta kalabilmek için bir şekilde temin ediyor, tüketiyorsa Kur’an’a da öyle ihtiyacı vardır. Hava, su, yiyecek dünyası için gerekli fakat Kur’an daha da önemli olan ahiret için… Bu yüzden onu okuması, onunla yaşaması gerekli tabi bunları yapabilmek onu en iyi şekilde anlamaya bağlı. Bunu da ancak nüzul sebebini bilerek yapabilir.

    Kur’an’nın nüzul sebebini bilmeden de Kur’an anlaşılır. Fakat eksik ya da yanlık anlaşılır.
    Allah’ın bize ilk emri: ”Oku”…” Kainatı oku, her şeyi oku” ve en önemlisi “beni oku” buyuruyor
    . Kelamını bizlere yolluyor ve bunun iniş sebebini de “kün fe yekün”(ol deyip de oldurduğu) olaylarda rasulüyle bizlere bildiriyor ki ”kullarım beni(kelamımı)doğru anlasın” diye.
    Evet ,esbab-ı nüzul kuranı anlamanın şartı; resulünün hadislerini bilmek de esbab-ı nüzulün bilinmesinin şartıdır.
    Ayrıca esbab-nüzulü sınıflandırarak öğrenmek, kuranı daha kolay anlamamıza yardımcı olacaktır. bu yüzden tasnif, onun vazgeçilmez ilkelerindendir diyebiliriz.

    YanıtlaSil
  59. 1–52 İslamın farklı coğrafyalara yayılmasıyla kültürel etkileşim, ulumul kuranın tedvinine ortam hazırlamıştır. Kuranı en iyi şekilde anlaya bilmek ve yorumlamak için bu ilimlere ihtiyaç duyulmuştur Kuran ilimleri birbirine bağlı zincir halkaları gibidir. Birbirinden bağımsız düşünülemez. Bu amaçla kuran ilimlerini özetleyerek toplayan aynı zamanda günümüz manasıyla ilk kullanan kişi Zerkeşi olmuştur. Tefsir kuran ilimlerinden biridir ve tefsir Kuranın izahını amaçlar. Kuranın iniş sebebini müşahede eden ve vakıa hüküm arasında münasebeti kuran sahabe esbabı nüzulu kullanmışlardır 122-134tefsir ilmi rivayetlerle başlamış ve zamanla artarak devam etmiştir. Daha da ileri gidilerek sahih olmayan rivayetler ve şahsi görüşler ortaya çıkmıştır. Mesela Ahmed b Hanbel üç şeyin senedi yoktur der ve bunların tefsir, melahim ve megazi olduğunu söyler. 185-250Kuranı kerimin anlaşıla bşlmesi için zorunlu olan ilimdir der geleneksel yaklaşım tarzı.kuranın anlaşılmasını esbabı nüzulden yararlanma ihtiyacını sınırlayan 2 grup vardırbirincisi esbabı nüzul rivayetlerini tam kavramak mümkün değildir der ikinci grup ise esbabı nüzulu bilmedende kuranı anlamak mümkündür der…. FATMA POLAT 10070204

    YanıtlaSil
  60. (11–52)
    İnsanlar varoluşlarından buyana sorularına cevap aramaktadırlar.Kuran-ı Kerim bu sorulara cevap vermek, insanların dünya ve ahirette kurtuluşunu sağlamak amacıyla Allah tarafından peygamberine indirilmiştir. Peygamber ise tebliğ ve tebyin ile görevlendirilmiştir.Kuran ebedi kalacak bir kitaptır.İnsanlar ilk dönemde Kuran ayetleri hangi nüzul sebebi ile inmişse daha sonraki dönemlere aktarılarak gelmiştir.esbabı nuzul islami ilimlere kaynaklık etmiştir.sahabe ayette kastedilen manayı anlayamıyorlar ve peygambere soruyorlardı.
    Sahabiler Kur’an-ı Kerim’i tefsir ederken esbab-ı Nüzul’ü dikkate almışlardır.H. 2. Asra kadar esbab-ı nüzul bilmek Kur’an bilmek demektir. Esbab-ı nüzül’ü hadis usülü açısından tenkide tabi tutmak Kur’an-ı Kerim açısından faydalıdır. Eleştiri ile esbab-ı nüzul’ü iyi anlamak,açıklamak ve tahlil etmek daha verimlidir.
    Hz.Peygamber Medine’de suffe yaptırmış, ders okutmuş, çevre bölgelere muallim olarak giden sahabeye de öğrenci yetiştirmesi konusunda destek vermiştir. İlk dönem sahabesi Kur’an ilimleri bilmekle beraber telife sıcak bakmıyorlardı. Bunun nedeni ise Kur’an-ı Kerim ile karışma tehlikesi idi.
    KUR’AN İLİMLERİ VE TEFSİR İLİMLERİ KAVRAMI
    1-Kur’an ilimleri kavramı
    Kur’an ilimleri h.2’nci asırda müstakil olarak telif edilmiştir.Böylece ULUM’UL KUR’AN tabiri ortaya çıkmıştır.Zerkeşi Kur’an ilimlerini tek bir eserde ilk olarak toplayan alimdır.
    2-Tefsir ilimleri kavramı
    Kuran-ı Kerim ilimleri Kuranı her yönüyle kapsar.Tefsir ilimleri ise Kuran-ı Kerimi izah etmektedir ve Ulumul-Kuranın bir parçasıdır.İlimlerin ilki tefsirdir bunun nedeni ise Kuran ahkamının anlaşılması içindir.Kuran ilimlerinin çoğu tefsir ilmine yardımcı ilimlerdir.
    KURAN İLİMLERİ ARASINDA ESBAB-I NÜZULÜN YERİ
    Esbab-ı Nüzul Kuran-ı Kerimi anlamak için bilinmesi gereken ilim dalıdır. Bu ilmi bilmek k.bilmekle eşdeğer görülmüştür.rivayet yoluyla sonraki nesillere aktarılmıştır.
    ZEYNEP KERTİŞ 1/B 10070163

    YanıtlaSil
  61. İHTİLAF..

    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    Netice itibariyle esbab-ı nüzul,Kur'an'ın soyut bir düşünce veye düşünce biçimi olarak kalmadığının, aksine, yaşanmış yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat bir hidayet rehberi olduğunun en büyük delilidir.

    İslam kültür tarihinde esbab-ı nüzul rivayetleri Kur'anın anlaşılması süresince ve çabalarında izlenen bir yol olmuştur.Ancak bu yolda kullanılan metodun, ilkeleriyle birlikte ortaya konulmadığı da gerçektir. Usul açısından vaki olan bu eksiklik, esbab-ı nüzul rivayetleri, genel olarakta tefsir rivayetleri üzerinde tereddütlerin zuhuruna sebep olmuştur.

    GÖKÇE KÜÇÜK 10070189 B

    YanıtlaSil
  62. 122-134)
    İSLAM KÜLTÜR TARİHİNDE ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNE GENEL BİR BAKIŞ
    İslamın geniş çevrelere yayılması ile tefsir hareketleri başlamıştır. Hz. Peygamber hayatta iken buna gerek görülmemiştir. Kuranı islama girenlere anlatmak için tefsir yoluna gittiler. İlk başlarda tefsir hareketi nakille başlamıştır. Daha sonraları ise rivayetler çoğalmış ve gelişmiştir. Rivayetler çoğalmış ve uydurma rivayetler artış göstermiştir. Bundan dolayı senedi olmayan rivayetler arasına Tefsir ilmi de girmiştir. Senedi olmayan rivayetlere Melahim ve Meğazi de vardır.
    Müfessirlerimiz mevzu hadisleride almışlardır. Bunun nedeni ise haberi görmezden gelmekle ilimden ayrıntıda olsa birşey kaybedeceklerinden korkmuşlardır.Dolayısıyla çok haber nakletmişlerdir. Bu rivayetleri inceleme işini ise kendilerinden sonra gelenlere havale etmişlerdir.
    Taberi çok sayıda haber almış ve bunları delil olarak göstermeye çalışmamıştır.Bunları bir dünyalık için yazılmamıştır denilebilir.Taberi olanı aktarmıştır.

    YanıtlaSil
  63. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  64. (185-250)
    ESBABI NÜZULE YENİ BİR YAKLAŞIM
    Selef alimleri tefsir ilmi ile uğraşanlarda esbab-ı nüzul bilgisi aramaktadırlar. Sahabe dönemi nüzulün indiği asrın şartlarını göz önüne alarak incelenmektedir. Esbab-ı Nüzule ihtiyaç duyulan konularda (ayetlerde) muhatapların bilgisine ihtiyaç duyulanlar tespit edilmelidir. Nüzul asrının şartlarını bilirsek Esbab-ı Nüzulden Kuranı anlama yolunda daha çok istifade edebiliriz.
    ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİNİN YENİDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
    ESBAB-I Nüzule Olan İhtiyacın Sınırlarını Belirleyen İlkeler
    Kuranın anlaşılmasında esbab-ı nüzule nasıl yaklaşılması ve değerlendirilmesi konusu önemlidir ve Kuranda ki esbab-ı nüzullerin sınırlarını çizmek gerekir. Esbab-ı nüzulden yararlanmada iki gurup ilke öne çıkar. Genel ilke : Esbab-ı nüzul rivayetlerin tamamını ihata etmek mümkün değildir.
    Esbab-ı nüzulü bilmedende Kuranı anlamak mümkündür. Bu Kuranı bütünlüğü içinde okuyarak veya zahirinden anlayıp onu manalandırabiliriz.
    Özel ilkeler: Kuranın anlaşılmasında esbab-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarını esas belirleyen ilkelerdir.
    Burada daha öncede bahsettiğimiz gibi arap dili özelliklerinin bilinmesi, Kuranın açık naslarını kapalı nass konumuna detirme şüphesi olduğunda ve Kuranın anlaşılmasında esbab-ı nüzule olan ihtiyacı kuran belirlenmesi ile anlaşılmasına yardımcı olur.
    ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİNİN HADİS USULÜ AÇISINDAN TENKİDİ
    Esbab-ı nüzul rivayetleri çoğalınca sened metin tenkidi ile incelenmiştir. Bu şekilde Hadis sisteminden yararl sisteminden yararlanılmıştır.
    RİVAYETLERİ TASNİF ETME
    Esbab-ı Nüzul Rivayetleri: Bu rivayetler ayet veya ayetlerin gerçek nüzul sebebi olan kıssaları ve hadiseleri içerir. Sahabenin re’y ve ictihadı söz konusu değildir. Müsned – Merfu hadislerdir. Rivayet için kullanılan kelimeler sebep ifade etmede nass olan kelimekerdir.
    Tefsir İçin Olan Esbab-ı Nüzul Rivayetleri: Kuran-ı Kerimin anlaşılmasında kullanılır ve hepsi ayetlerin inmesine sebep olan hadiseler değillerdir.
    KURAN-I KERİMİN BÜTÜNLÜĞÜNÜN DİKKATE ALINMASI
    Kuran Ayet veya Sure olarak ele alınmaktan ziyade bir bütün olarak anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır. Kuran her yönü ile ezeli ilme dayalı olarak terrtip edilmiş en mükemmel kitaptır. Kuranı kendi içinde bir bütün olarak ele aldığımızda Allah- insan- evren hakkındaki kavramlara bu yolla sahip olabiliriz.
    Buna örnek olarak ENAM SURESİ 82. Ayeti örnek verebiliriz.
    SİYAK-SİBAK’IN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI
    Herhangi bir metne gizlenmiş birbirini takip eden manalardır. Bazı ilim ehli insanlar ayetin hükmünden yola çıkarlar ve bir sonuca ulaşırlar fakat o ayette kastedilen mana o olmayabilir. Burada önemli olan Kuranın bütünlüğündede olduğu gibi ayetin öncesini ve sonrasını dikkate alarak hüküm çıkarmaktır.Kuran araştırıcıları bu yolla sağlıklı ilkeler elde edeceklerdir.
    ESBAB-I NÜZUL VE TARİHİLİK KAVRAMI
    Tarih tekerrürden ibarettir sözü yaygın bir kullanımdır. Geçmiş dönem veya asırlarda yaşananlar günümüzde farklı veryantlarla tekrar etmektedir. Kuran da tarihsellik yer yer anlatılmıştır. Bu bizim ders çıkarmamızı ve yaşantımızda neyin ne zaman yapılacağını bilmemizi sağlayacaktır. Kısaca insanın yapıp etmeleri onun tarihselliğini oluşturur. Esbab-ı nüzul tarihselliği Kuranın anlaşılmasında bir bakış açısı olarak gösterir.
    Toparlayacak olursak esbab-ı nüzul günümüze kadar çok yoğun olarak Kuran ilimlerinin her alanında kullanılmıştır ve günümüze kadar aynı şeyler tekrar edeğelmiştir. Kuran ve Bağlam kitabı bu olguyu sınırlandırmanın ve tefsir hareketlerine yeni yollar açmanın mümkün olacağını göstermiştir.
    ZEYNEP KERTİŞ 1\B 10070163

    YanıtlaSil
  65. 122-134
    Esbab-ı Nuzul'u en iyi bilenler en başta Hz.Peygamber döneminde yaşayanlar olmuştur.İlk başta sahabe tefsir yapmaya cesaret edememiş Hz.Peygamberin tefsirini yorum üzerinden içtihad yoluyla yapmışlardır.Fakat daha sonraları fetihler sayesinde islama pekçok kişi girmiş ve bu kişiler islam adına bilgisi olmayan Kur'an'ı anlayamayankilşiler olduğu için araya sahabiler girerek farkı kapatmaya çalışmışlardır.Sahabilerden sonra onları Tabiiler izlemiştir.Tefsir giderek fetih olan yerlere yayıldıkça daha önceleri az olan rivayet genişlemiştir.İşte bu yüzden araya sağlam olmayan rivayetler bile girmiştir bu da sahihi sahih olmayandan ayırmak için rivayet tenkitçiliğini ortaya koymuştur.Çoğu müfessirimiz kitaplarına sahih olmayan,zayıf,garip hadisler almışlardır.Fakat bu durumlar hiç bir zaman rivayetin sıhhatine delil teşkil etmemelidir.
    Fetihlerin çoğalması,coğrafyanın genişlemesi birçok ihtilafıda beraberinde getirmiştir.Bu ihtilaf kötü mü olmuş denirse hayır tabiki gayet iyi olmuştur.Çünkü farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebeb olmuştur.Farklı görüşler ortaya çıkmasaydı Kur'an ilimleri diye bir dal olmayacak ve Kur'an'ın anlaşılması zorlaşacak,alanı daralacaktır.Bu yüzden geçmişte ve günümüzde devam eden bu ihtilaflar doğru olanı hayatımıza dahil etmemiz için bir fırsattır.TUĞBA KARTAL İLAHİYAT 10070153 1-B

    YanıtlaSil
  66. Hatice Büşra Körgüt 1/B (10070185)
    1-52
    **Konfüçyüs’a sormuşlar: “Bir memleketi yönetmeye çağrılsaydınız yapacağınız ilk iş ne olurdu?” diye.Konfüçyus ise bu soruya cevaben “Hiç şüphesiz dili gözden geçirmekle başlardım.”demiş ve bunun gerekçesini de “Dil kusurlu olursa kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz.”diyerek ve düşüncenin iyi anlaşılmamasının sonunda oluşabilecek kötü tabloyu gözler önüne sererek izah etmiştir.
    **Kavramlar insanların zihinlerindeki tasarımlardır.Düşünce faaliyeti ise kavramlar üzerine bina edilir.Bu yüzden sebeb-i nüzul kavramını iyi anlayabilmek için onunla alakalı olan “Kur’an ilimleri” ve “tefsir ilimleri” kavramlarının da açıklanması gerekir.
    **Kur’an İlimleri:Kuran ilimlerinin kaynağı bizzat Kuranı Kerimdir.Yani Kuran ilimleri Kuranın kendisini oku ,düşün,anla,yaşa isteğini hayata geçirme ve Kuranı hayatı yönlendiren bir rehber edinme gayesiyle ortaya çıkmıştır.
    **Sahabe nesli Peygamberle birlikte yaşamaları,onun terbiye ve eğitiminden geçmeleri,kafalarına takılan,anlamadıkları bir husus olduğunda doğrudan peygambere sorabilmeleri,nüzul ortamını bizzat müşahede etmeleri,fıtri bir lisana sahip olmaları açısından birçok avantaja sahip olan şanslı bir nesildi.Sahip oldukları bu özellikleri sayesinde Kuranı en iyi şekilde anlayabiliyorlardı.Bu yüzden Peygamber döneminde Kuran ilimlerinin telifine ihtiyaç duyulmamıştır.
    **Peygamber döneminden sonra gelen onu göremeyen,onun eğitiminden geçemeyen ,nüzul ortamını bilmeyen kuşakların Kuranı anlayabilmeleri için çeşitli ilimler ortaya çıkmıştır.Sahabe devrinin sonlarına doğru İslam Devleti’nin sınırlarının genişlemesiyle,Arap olmayan ve dolayısıyla da Arapçayı bilmeyen Müslüman bir kesimin de ortaya çıkmasıyla Kuranın anlaşılması konusunda Kuran ilimlerine duyulan ihtiyaç artmıştır. Ve bu ilimler daha da önem arz etmeye başlamışlardır.Bu yüzden Ulumu’l Kuran tedvin edilmeye başlanmıştır.
    **Kuran ilimleri tedvin döneminde müstakil,özel bilgi alanları olarak görülmektedir.Müfessirler Kuranın anlaşılması konusunda onu sadece bir yönüyle ele almışlardır.Örneğin;sadece Kurandaki garip kelimeleri ya da sadece müphem kelimeleri ele alan eserler meydana getirişlerdir.
    **Ancak Kuranın bu şekilde baştan sona değerlendirilip incelenmesi işlevsel değildir.Bundan dolayı ilk defa Zerkeşi Kuran ilimlerini tek bir eserde muhtasar olarak toplamıştır.
    **Böylece Kuranı anlamak hayatında onu rehber edinmek isteyen kimse Kafsına takılan,anlamadığı noktaları ayrı ayrı kitaplardan araştırma sıkıntısından kurtulup aradığını tek bir kaynaktan bulabilme imkanına sahip olmuştur.
    **Kuran ilimleri kavramını geçirdiği bu tarihi oluşumları göz önünde bulundurarak ve onu gayesi açısından da ele alarak şöyle tanımlayabiliriz:*Kuran ilimleri konusu her yönüyle Kuranı kerim olan Kuranla ilgili veya Kuranın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan,Kuranın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir ilimdir.
    **Tefsir ilmi kavramını ele alırsak bu ilim Kuranı izah eden ,onun sözcüklerini ve anlamlarını Kuranla ilgili ilimler gereğince araştıran Kuran ilimlerinden bir ilimdir.Yani tefsir ilmi Ulum’ul Kur’an kavramının bir cüz’üdür.
    **Esbabı nüzul ilmine gelince o da Kuranın anlaşılmasında onun teorik değil yaşanan ve yaşanabilir bir kitap olduğunu gösteren,sahabe devrinden beri Kuranı anlamak için en çok başvurulan Kuran ilimlerinden biridir.
    **Esbabı nüzul nakli ve tevkifi bir ilimdir.Sadece nüzul ortamını yaşayanların öğretip naklettiği rivayetlerle bilinebilir.Sebebi nüzul ilmini bilmek Kuranı anlama ve onu nasıl hayatımıza geçirebileceğimize örnek olma açısından yol gösterici olduğu için sahabe döneminde ve daha sonra gelen bütün dönemlerde esbabı nüzul ilmini bilmek Kuranı bilmekle eş değer tutulmuştur.

    YanıtlaSil
  67. Hatice Büşra Körgüt 1/B (10070185)
    122-134
    **Esbabı nüzul ilmi bir nakil ilmidir.Sahabe Kuran bilgisini tabiine nakil yoluyla aktarmıştır.Daha sonra tabiinde sahabeden aldığı bu bilgileri sonraki nesle kendi yorumlarının da ekli olduğu şekilde,genişletilmiş bir halde aktarmıştır.Bu rivayet zinciri her neslin Kuranı anlama çabalarının sonucu elde ettikleri malumatı kendinden önceki dönemden devraldıklarına ekleyerek bir sonraki nesle aktarmasıyla günümüze kadar gelmiştir.Böylece başlangıçta az sayıda olan tesir rivayetlerinin sayısı artmış,hacmi genişlemiştir.
    **Bu kontrolsüz artışın nedeni tefsir rivayetlerini nakleden müfessirlerimizin çoğunun ilmi yeterlilik,salah ve takva sahibi kimseler olmalarına rağmen zayıf,garip,münker, israili hatta mevzu olan birçok rivayeti nakletmeleridir.
    **Müfessirlerimiz sıhhat derecesi bozuk bu rivayetleri şu sebeplerden ötürü nakletmişlerdir:
    -Toplamaya imkân buldukları rivayetlerin yok olup gitmelerinden endişe duymuşlar
    - Onların döneminde sened kavramı tam manasıyla teşekkül etmiş olduğu için isnat uygulamasını hayatlarına geçirmişler
    **Yani onlar sıhhat derecesi bozuk ve uydurma rivayetleri naklederken zikrettikleri senedlere güvenmişler ve senetlerin incelenerek sıhhat derecelerinin belirlenmesini sonraki nesillere bırakmışlardır.Ayrıca hiçbir alimimiz de kendisinden sonra gelenleri bu rivayetleri kabule zorlamamıştır.
    **Alimlerimiz belki bu rivayetler işe yarar düşüncesiyle,nakil geleneğinden gelen de bir psikoloji ile kendilerine ulaşan bütün bilgi ve malumatları nakletmişlerdir.Birçok alimimiz de bu durumu eserlerinin giriş bölümlerinde,sadece sahih rivayetleri toplamak gibi bir niyetlerinin olmadığını dile getirerek belirtmişlerdir.
    **Bu yüzden alimlerimizin eserlerinde tefsir rivayetlerini nakletmiş olmaları o rivayetin sıhhatine delil teşkil etmez.Esbabı nüzul ilmi bir nakil ilmi olduğu için onun rivayetleri de bu bağlamda değerlendirilmelidir.

    YanıtlaSil
  68. Hatice Büşra Körgüt 1/B (10070185)
    185-250
    **Kuranı anlama konusunda en çok kullanılan Kuran ilmi olan sebebi nüzul sınırlarının iyi belirlenmemesi, sınıflandırılmasının doğru yapılmaması,yönteminin tam olarak tespit edilememesinden dolayı bazı sorunlara yol açmaktadır.Bu sorunların giderilebilmesi için öncelikle esbabı nüzula yeni bir yaklaşımla bakılmalıdır.Eğer bir konuya yeni bir yaklaşımla bakılacaksa da öncelikle bu oluşturulacak yaklaşımın ilkelerini belirlemek gerekir.
    **Esbabı nüzul ilmi bu açıdan genel ilkeler ve özel ilkeler olmak üzere ikiye ayrılır.
    Genel ilkeler:
    1-Esbabı nüzul rivayetlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir.Yani sahih rivayetlerle sahih olmayan rivayetleri bir arada kullanarak Kuranı anlamaya çalışmak hatalı bir davranıştır ve insanı yanlış değerlendirmelere sevk edebilir.
    2-Esbabı nüzul olmadan Kuranı anlamak mümkündür.Nüzul ortamının durumunu,ayetin hangi durum ve olay üzerine indiğini bilmek bizim işlerimizi kolaylaştırdığı gibi,Kuran her zaman ve mekandaki insana hitap ettiği ,hitap ederken de hüküm ve kaidelerden geneli kast ettiği için bir kişi sebebi nüzulü bilmeden de Kurandaki verilmek istenen mesajı çözebilir.Ancak böyle bir yorumlama yapabilmek için de Kuranı bütünlüğü içinde okumak ve o ayeti anlamak için gücümüz yettiğince çaba sarf etmek gerekir.
    Özel ilkeler:Bu ilkeler Kuranın anlaşılmasında esbabı nüzule ihtiyacın sınırlarını belirleyen esas ilkelerdir.Esbabı nüzule:
    1-Kurandaki durumun neyi gerektirdiğinin bilinmesi gereken hallerde (muktezay-ı hali)
    2-Kuranın zahir,anlaşılır naslarının mücmel naslar konumuna getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde
    3-Kuranın esbabı nüzule olan ihtiyacını kendi belirlediği hallerde ihtiyaç duyulur.
    **Esbabı nüzulden kaynaklı problemlerin ortaya çıkmasının en büyük nedeni esbabı nüzulün tasnifinin iyi yapılamamasıdır.Tasnifi iyi yapılmadığında nüzulün ve hükmün taaddüdü, teahhürü problemleri ortaya çıkmaktadır.
    **Esababı nüzul, “esbabı nüzul rivayetleri” ve “tefsir için olan esbabı nüzul rivayetleri” olarak ikiye ayrılır.
    **Bu ayrımın yapılmasındaki en belirleyici rollerden biri,hadis usulü tenkitlerine göre değerlendirilerek oluşturulmuş rivayet kalıplarının türleridir.
    **Eğer bir rivayette “sebep ifade etmede nas olan”bir kalıp varsa,rivayet müsned ve merfuysa bu rivayet esbabı nüzul rivayetidir.Eğer kalıbı “sebep ifade etmede nas olmayan” bir kalıpsa,rivayet müsned ve merfu değilse bu rivayet sahabe tabiin ve sonra gelen müfessirlerin yaptıkları tefsir için olan esbabı nüzul rivayetidir.
    **Kuranı yorumlamada sebebi nüzul rivayetlerini kullanırken Kuranı bir bütün olarak incelemeye,ayetin siyak ve sibakına dikkat ederek değerlendirmeye dikkat edilmelidir.
    **Eğer sebebi nüzul ile bu anlatılanlar çerçevesinde oluşan yeni bir yaklaşımla değil de ilkesiz yaklaşımla değerlendirmede bulunursak bazı problemler meydana gelir.Bunlar:
    -Kuranın evrensel hedefinin göz ardı edilmesi,
    -Yorum zenginliğine son derece açık olan yüce kitabın anlayış kitlenmeleri sonucu bu özelliğinin gölgelenmesidir.

    YanıtlaSil
  69. ((1-52))
    -İlk vahiy peygamberlere tebliğ için indirilmiştir.
    -Kur’an ise son vahiydir.
    -Esbab-ı nüzul ilmi, Kur’an-ı Kerim’in soyut bir düşünce veya düşünme biçimi değil, yaşanmış, yaşanabilir ya da yaşanacak bir hakikat ve hidayet rehberi olduğunun delilidir.(bu cümle çok hoşuma gitmişti.)
    -Kur’an ilimlerinden bahsedelim.
    -Bu başlık altında sebeb-i nüzul da bulunmaktadır.
    -Bu ilme sahabe döneminden itibaren farklı yaklaşıldı.
    -Hiçbir ilmi inceleme belli bir yer ve zamanda gözlenebilir fenomenlerin tamamını aynı anda kucaklayamaz kaçınılmaz olarak bir seçim yapar.
    -Bizim için esbabı-ı nüzula yönelmek yöntemi *vakıasını tesbit
    *onun tenkidi
    *yeni bir yaklaşım ilkeleri
    -Kavramların anlamlarının bilinmesi gerekir
    -Kur’an ilimlerinin kaynağı Kur’an’dır
    -Sebebi üzerinde düşünülmesini, anlaşılması, açıklanmasını ister.
    -Kuran ilimleri ilimin öneminin sonucudur
    -Alak suresi ilme verilen önemin en güzel örneğidir
    -Okuma yazmanın önemi Bakara-282-
    -Suffe mektebi de yaşanmış en güzel örnektir.
    -İslamın yayılması, büyük alimlerin öğrenciler yetiştirmesi ulumu’l-Kuran’ın tedvini için gerekli olan ortamı hazırlamıştır
    -Kur’an ilimleri birbirleri ile bütünlük içindedir
    -Aynı gayeye yönlenmişlerdir
    -Zerkeşi, bütün Kur’an ilimlerini bir arada tutma amacıyla Kur’an ilimlerini bir eser altında toplamış ve Kur’an ilimleri ortaya çıkmıştır.
    -Kur’an ilimler :Tevhid,Tezkir,Ahkam
    -Tefsir ,Kur’an’ı anlama hedefine kilitlenmiştir.
    -Kur’an ilimlerinin amacı Kur’an’ı anlamak ve yaşamaktaki kolaylıkları bizlere buldurtmaktır..
    Ayse KÖKSAL 10070184-1-B-

    YanıtlaSil
  70. ((122-134))
    -Tefsirin nakille başlamış olması ve daha ileri gidilememiş olması , ilk zamanlarda rivayetin az olduğunu ortaya koyar.
    -Burada esbab-ı nuzüle, alimlerin genel bakış açılarından örnekler verilmiştir.
    -Alimler esbab-ı nüzulün metodik açısına çok fazla değinmemişlerdir.
    -Her alim farklı yönden incelemişlerdir.
    -Peygamber döneminde sadece onun bilgisiyle yetinilmiştir.
    -Sahabe döneminde iseöğretilenleri nakletme fiili olmuştur.
    -Sahabelerin bilgisi ve bu bilgileri yaşamış olmak açısından çok önemlidir.
    -Bu sebeple sahabeler İslamı yeni tanıyanlar açısından çok önemli bir danışmanlardı diyebiliriz.
    -Ahirinde ise tabiinle ve devamı olmuştur.
    -Böylelikle bilgi aktarımında artış olmuş ve bu artış eleştirlere maruz kalmıştır
    -Maruz kalan bilgiler tefsir rivayetleri olmuştur
    -Çünkü nakletmede , ne kadar alim olurlarsa olsunlar, rivayette zayıf, garib gibi özelliklere sahip hadislerde bulunmaktadır.
    -Bu da alimlerin beşer özellğiniden kaynaklanmaktadır.
    -Bu yüzden alimlerimizin beşer özelliğini unutmayıp aktardıkları her şeyi direk olarak kabul etmemeliyiz.
    -Ayrıca her şeyi aktarıyorlardı çünkü o dönemde kitabet ve tedvin tam olarak gelişmemişti.
    -Zaten senede de önem vermişlerdir.
    -Ayrıca esbab_ı nüzul ilmi ihtiyaca binanen sonradan ortaya çıkmış bir ilmidir.
    -Bundan ötürü tefsir rivayetlerini özenle incelemek gerekir.
    -Böylelikle Kur’an’ı hayatımızda daha doğru bir şekilde yaşatırız.
    Ayse KÖKSAL 10070184-1-B-

    YanıtlaSil
  71. ((185-250))
    -Esbab-ı nüzul bir tarih ilmi gibidir.
    -Geçmişi günümüze aktarır.
    -Bu nedenle ayetlerin bir kısmını anlamamızda faydalıdır.
    -Bir kısmı diyorum, çünkü her ayet esbab-ı nüzula dayalı değildir.
    -Her neyse, Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzulün doğru değerlendirilmesi çok önemlidir.
    -Ve siyak-sibak.. Esbab-ı nüzulü bu çerçevede ele almalıyız.
    -Ayrıca Kur’an ayetlerini sadece esbab-ı nüzulla sınırlandırmamak gerekir.
    -Kur’an bir bütün olarak ele alınmalıdır.
    -Böylelikle hayat aktarmakta daha doğru eylemler ortaya çıkar.
    -Çünkü esbab-ı nüzul, rivayetlere dayalı olduğu için, tefsir rivayetlerindeki bazı noksanlıkları taşıyabilir.
    -Bunlar da göz önünde bulundurulduğunda esbab-ı nüzulü daha iyi anlarız.
    -Ve Kur’an’ın evrenselliği…
    -Ayetler ve de esbab-ı nüzuldaki rivayetler, olaylar her çağa hitab eder.
    -İnsan fıtratı çok faklı olmadığı için ayetlerin de bu şekilde olması olağandır ve böyle anlaşılması gerekir.
    -sonuç olarak esba-ı nüzulü sadece geçmiş tarihe göre değil günümüze, anımıza göre de yorumlamalı ve ona göre yaşamalıyız..
    Ayse KÖKSAL 10070184-1-B-

    YanıtlaSil
  72. 1-52
    Esbab-ı nuzul bilgi İslam’ın başlangıcından beri bilinen, bilinmesi istenen ve İslami ilimlerin birçok alanında alimlerce üzerinde önemle durulan bir vakıa olagelmiştir. Sahabe, tabiun, ve tebe-i tabiinden olan müfessirler Kur’an’ı özellikle esbab-ı nuzul ile tefsir etmişlerdir.
    Esbab-ı nuzul konusunda şimdiye kadar tapılmış araştırmaları bir ortak özellik dakkati çekmektedir. Bu özellik klasik Kur’an ilimlerinden veya esbab-ı nuzulden bahseden eserlerdeki malumatı nakletmek, bilhassa esbeb-ı nuzulu bilmenin faydalarından söz etmek şeklinde tanımlanabilir.
    Kur’an’ı Kerim’in insan-hayat ve kainata can veren, anlam veren ve rehberlik eden, ilahi bir ktap olduğu yolundaki iddiasını benimseyip göz önüne alarak, esbab- nuzule bu bağlamda ve bütüncü bir yaklaşımla bakmak gerekir. Çünkü vahiy kesilmiş olsa da Kur’an tam bir ilahi eser olarak vardır ve insana insanlığa mesajı sürmektedir.
    Hz. Peygamber ve sahabe Kur’an’ı Kerimi hem sözleriyle hem de eylemleriyle tefsir etmişlerdi. Yani yaşanan hayata uyarlamışlar, onun ahkamını elle tutulur, gözle görülür bir hale koymuşlardı. Bu durum elbette gelecek nesillerin de yapması ve gerçekleştirmesi gereken bir görevdi.
    Ulumu’l Kur’an tabirinin ortaya çıkışı konusunda A.Zarur h. 2. asırda müelliflerimizin zihninde bu kavramın yeri olmadığı hakikatine ulaştığını söyler.

    YanıtlaSil
  73. 122-134
    Esbab-ı nuzul ilmini inceleyen alimlerimiz “metodik” olarak nitelediğimiz bu yön üzerinde ayrıntılı olarak
    durmamışlardır. Birinin önemle aldığı bir konuyu diğeri bu tartışmalara değinmeden geçebilmiştir. Halbuki esbab-ı nuzul ilminin ve genel olarak Kur’an ilimlerinin taliplerine en yararlı bir şekilde takdim edilmesi, ancak metodik yönlerinin ayrıntılı tartışılmasıyla saplanabilirdi.
    Bazı alimler haberi nakledenin zayıf olduğunu bilseler dahi bu haberi kaçırmak istememişlerdir. Bu haberi görmezden gelmekle, ilimden ayrıntı da olsa bir şey kaybedeceklerinden korkmuşlardır.
    Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbab-ı nuzul rivayetlerinin hadis tenkitçilerinin rivayetlerin tenkidinde kullandıkları senet ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün bir zarurettir. Böylece tefsir kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve Kur’an’ı Kerimeki bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler, onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan kurtulacaklardır.
    EMİNE TİFTİKÇİ HAZIRLIKLI 1 B 10070244

    YanıtlaSil
  74. 122-134
    Esbab-ı nuzul ilmini inceleyen alimlerimiz “metodik” olarak nitelediğimiz bu yön üzerinde ayrıntılı olarak
    durmamışlardır. Birinin önemle aldığı bir konuyu diğeri bu tartışmalara değinmeden geçebilmiştir. Halbuki esbab-ı nuzul ilminin ve genel olarak Kur’an ilimlerinin taliplerine en yararlı bir şekilde takdim edilmesi, ancak metodik yönlerinin ayrıntılı tartışılmasıyla saplanabilirdi.
    Bazı alimler haberi nakledenin zayıf olduğunu bilseler dahi bu haberi kaçırmak istememişlerdir. Bu haberi görmezden gelmekle, ilimden ayrıntı da olsa bir şey kaybedeceklerinden korkmuşlardır.
    Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbab-ı nuzul rivayetlerinin hadis tenkitçilerinin rivayetlerin tenkidinde kullandıkları senet ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün bir zarurettir. Böylece tefsir kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve Kur’an’ı Kerimeki bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler, onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan kurtulacaklardır.
    EMİNE TİFTİKÇİ HAZIRLIKLI 1 B 10070244

    YanıtlaSil
  75. 185-250
    Kur’an’ı Kerim’in özünü, bir bağlam bütünü olarak genel anlamını, mesajını tanımak ve kavramak mümkündür. Yani insan, Kur’an’ın bir hidayet rehberi olarak kendisine sunduğu mesajın temel ilkelerini(Allah’ın varlığ, birliğ,i Hz. Peygamberin risaleti, imam esasları, kulluk ibadet görevleri gibi vb.) gibi genel anlamını tanıyabilir.
    Esbab-ı nuzul rivayetlerinin hadis usulü açısından değerlendirilmesi konusunda çok önem vermek gerekir. Bu alandaki birçok problemin hadis usulü kriterlerinin esbab- nuzul rivayetlerine uygulanması ile aşılabilir.
    EMİNE TİFTİKÇİ HAZIRLIKLI 1 B 10070244

    YanıtlaSil
  76. 1-52
    *İnsan tarih boyunca kendisi, kainat, hayat hakkında sorulara cevap aramıştır aramaya da devam etmektedir. Bu insani bir olgudur. Bu insani olguya cevap olarak Allahu Teala peygamberler aracılığıyla insanlığa vahiy indirmiştir. Kur’an-ı Kerim ilahi vahyin sonuncusudur. Ve 1400 yıllık geçmişi vardır.
    *Hayatı anlama yolundaki sorulara cevap olarak en doğru kaynak Kuran! O halde ilk önce doğru anlaşılması gereken de Kur’an-ı Kerim!
    * Bu bağlamda başvurulması gereken temel ilim esbab-ı nüzul ilmidir. Sahabe , tabiun, tebei tabiun dan olan müfessirler Kuranı özellikle esbabı nüzul ile tefsir etmişlerdir.Hatta başlangıçta tefsir ilmi esbabı nüzulü bilmekten ibarettir denilmiştir.
    *Vahyin geliş sürecinin en yakın şahidi olan sahabi bile Kuranı anlama ve hayata geçirme durumunda esbabı nüzuldan bu denli faydalanırken; bizim Kuranı bugünümüze geçirirken bu ilmi göz ardı etmemiz imkansız.
    122-134
    *Peygamber Efendimiz (sav) döneminde bizzat onun yaptığı tefsir; daha sonrasında sahabenin Peygamberden yaptığı nakillerle oluşan tefsir Müslümanlara yeterli olmuştur. Ancak islamiyetin farklı coğrafyalara yayılması Arapça bilmeyen toplumların da Müslüman oluşu Kuran tefsirine ihtiyacı doğurmuştur.
    * Tefsirin nakille başlamış olması ve daha ileri gidilememiş olması, ilk zamanlarda rivayetin az olduğunu ortaya koymaktadır.
    * Kuranın anlaşılmasında önde gelen esbabı nuzül rivayetlerinin ne denli güvenilir olduğu konusunda eleştiriler yapılmıştır. Bu konuda her tefsir alimi rivayetleri almada kendilerine bazı ilkeler edinmişler, Zamanla bu ilmin konumunun yerleşmesiyle dağınık halde olan ilkeler toplanmış, eleştirilen kısımda bu olmuştur.İlahi vahyin anlaşılmasında bu denli mühim olan bu rivayetlerin doğruluğu konusu oldukça önemlidir.
    185-250
    *Bu bölümde Kuranı anlama yolunda esbabı nuzül ilminin gerekliliği tartışılmıştır. İlk zamanlarda esbabı nuzül bilinmeden Kuranın anlaşılamayacağı belirtilmiştir. Ancak inen ayetleri sadece bir olaya bağlayıp onun için indi demekde tam anlamıyla doğru değildir. Çünkü Kuranı Kerim tüm insanlığı hidayete erdirmek için inmiş ilahi bir mesajdır. Tüm zamana ve tüm insanlık içindir.
    *Esbabı nuzül olmadan Kur an anlaşılamaz diyemesek de ayetlerin muhtevasını daha kolay anlayabilmemiz için gereklidir. Alimler bu sebepledir ki bu rivayetlerin asıllarını kaybetmemek için hadis ilmindeki kriterlerle değerlendirmeye başlamışlardır.
    *Sonuç olarak esbabı nuzül Kuranı anlamada tek çare olmasa da daha doğru anlayabilmemiz için bir basamaktır… ARİFE BETÜL SELMAN 10070216

    YanıtlaSil
  77. KUR’AN İLİMLERİ VE ESBAB-I NÜZÜL İLMİ

    Esbabı nüzul ilmine, her araştırma alanı gibi sahabe döneminden bu yana çeşitli yönlerden yaklaşılmıştır. Bu eserde gaye, Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul bilgisini göstermeye çalışmaktır. Böylece esbab-ı nüzul ilminin alanı kısıtlanmış olup lüzumlu noktalar üzerinde konuşulup, gereksiz ayrıntılardan uzak kalınmıştır.NURDAN ORÇİN 10070201
    Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul ilminin rolü büyütür ve esbab-ı nüzul ilmi Kur’an ilimlerinin alt disiplinidir. Kur’an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an-ı kerimdir. Ve bu kavram Kur’an-ı Kerim’le yakından alakalı bütün ilimlere işaret etmektedir.
    Hz. Peygamber döneminde, Kuran’ı öğrenen ashap anlayamadıkları noktaları Efendimize soruyor ve Peygamber ayetleri onlara onar onar öğretiyor diğer ayetlere ancak onlarla amel edildiğinde geçiliyordu. Peygamber döneminde Ulumu’l-Kuran böyle geçti. Sahabe döneminde ise bu bilgiler rivayet yoluyla devamlı olarak kendilerinden sonrakilere öğretildi. Kısacası Hz. Peygamber ve sahabe döneminde Kur’an ilimleri telifine ihtiyaç duyulmadı.
    Sahabeler Kur’an’ı ilim ve amelle birlikte öğrenme metodunu tabiine de uyguladı ve yerleştikleri şehirlerde birçok öğrenci yetiştirdiler. Sahabe döneminin sonlarına doğru İslam Coğrafyası’nın genişlemesiyle kültürel etkilenmelerde başladı. Ve nihayetinde birinci asrın sonlarıyla ikinci asrın başlarına denk gelen dönende “Ulum’l Kur’an” tanımlaması yerini buldu. Bu döneme İslam kültüründe Tedvin Asrı denir.
    İlk müfessirler tarafından bu olgu, Kur’an’ın anlaşılmasına imkân sağlayacak bazı ilmi araçların gerekliliği olarak algılandı ve H.1. asrın sonlarından itibaren Kur’an-ı Kerim’le alakalı ilimler tek tek ele alınmaya başlandı. Daha sonraları Kur’an ilimlerinin bütününü kapsayacak bir ilme ihtiyaç duyuldu. Bu nedenle Kur’an ilimleri tek bir kitapta toplandı ve bunu ilk olarak Zerkeşi daha sonra da Suyuti yaptı. Şunu da söylemek gerekir ki Ulum’l Kur’an kavramı kullanılmadan da âlimler bu ilimleri biliyorlardı. Her ilim için ayrı eser oluşturarak o ilim üzerinde ihtisas sahibi olma yolunu seçmişlerdi.
    Kur’an ilimleri kapsamı çok geniş olan bir kavramdır. Kur’an-ı Kerim’le alakalı ilimlerden oluşur, konusu her yönüyle Kur’an’dır. Kaynaklarımızda Kur’an ilimleri tefsir ilimleriyle aynı gibi değerlendirilir ve bu kavramlar çok da birbirlerinden ayrılmazlar. Oysa tefsir ilmi Kur’an-ı Kerim’in izahını amaçlayan bir ilimdir. Kur’an ilimlerinin bir parçasıdır, konusunu Kur’an teşkil eder ve bu ilimle uğraşan bir kişi kesinlikle Kur’an ilimlerinden yararlanmak zorundadır. Dolayısıyla tefsir ilmi daha özel bir alan ve amaçla Kur’an’a yönelir. Kur’an ilimleri ise daha genel bir alan ve amaçla okuyuculara fikri bir zemin hazırlar.
    Esbab-ı nüzul ilmine gelince de İslamiyetin ilk asrından bu yana Kur’an’ın anlaşılması için olmazsa olmaz bir ilim olmuştur. Sahabe esbab-ı nüzulu biliyor, insani yapıp etmelerle ayetler ararsındaki bağı kurabiliyordu. Bunda en önemli etken ise Kur’an ilmini, Kur’an’ı hayatlarına tatbik ederek öğrenmeleriydi. Bu nedenle esbab-ı nüzul ilmi onlar için çok önemli bir bilgiydi ve Kur’an’ı anlamakla eşdeğerdi. Esbab-ı nüzul ilmi nakli bir ilimdir. Sahabeler tarafından tabilere sözlü olarak öğretilmiştir. Kur’an’ı anlamak için gereken bu ilme Tabii Döneminde de çokca ehemmiyet verilmiştir.

    YanıtlaSil
  78. İSLAM KÜLTÜR TARİHİNDE ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİNİ DEĞERLENDİRİLMESİNE GENEL BİR BAKIŞ…

    Hz. Peygamber döneminde tefsir faaliyetleri açısından sadece O’nun tefsir izahlarıyla yetiniliyordu. Sahabenin tefsirinin ana karakteristiği ise O’nun tefsirini nakilden ve ictihatlarıyla yaptıkları yorumlardan ibaretti. Ancak fetihlerle İslam Coğrafyasının genişlemesi üzerine farklı dili konuşan, farklı kültürleri olan insanlar Müslüman oldu ve onlar Arap dilinden, belağatından habersizlerdi. Bundan dolayı Kur’an’ın anlaşılma ihtiyaç ve zarureti hâsıl oldu ve sahabe tefsire başladı. İlk önceleri tefsir rivayetleri çok az iken daha sonraları oldukça arttı ve hatta bunlara sağlam olmayan rivayetlerde eklendi. Bu rivayetlerin yanına birde şahsi görüşler eklendi ve bunlar aykırı olmadığı sürece kabul gördü. Böylelikle tefsir rivayetleri hakkında tenkitler doğmaya başladı.
    Mesela Ahmet b. Hanbel’in “Üç şeyin senedi (aslı) yoktur; tefsir, melahim, megazi” sözü hemen hemen her âlim tarafından üzerinde durulmuş ve muhtelif şekillerde yorumlanmış bir ifadedir. İlk dönemden beri Müslümanların ahkâm hadisleri ile megazi arasında fark gözettikleri ahkâm hadisleri işlemekte çok daha hassas ve tenkitçi davrandıkları bilinmektedir. Bunun gibi İbn. Hanbel’de tefsir rivayetlerinin sohbet konularından biri olarak serbest bir ifadeyle nakledildiğini eleştirmektedir.
    Tefsir rivayetlerini nakleden müfessirleri çoğu ilmi yeterliliklerine, salah ve takva ehli oluşlarına rağmen zayıf, garip, müker, israili hadis zikretmislerdir. Bunun sonucu olarak da bir tefsir rivayetini nakledilmiş olması o rivayetin sıhhatine delil olmaz. Muhaddisler hadisin sahih veya zayıf olduğuna bakmasızın bütün rivayetleri toplamışlar, bu tesbiti tenkitçilere bırakmışlardır. Hadis rivayetinde senede önem vermişler, böylelikle sorumluluktan kurtulacakları düşüncesine sahip olmuşlardır.
    Muhaddislerin bu tutumu, ilim ehli olmayanların hadis rivayet etmeleri gibi sebeblerle nüzul ortamına ait olmayan esbab-ı nüzule dair rivayetler ortaya çıkmıştır. Günümüzde de tefsir kitaplarında tefsir esbab-ı nüzul değerlendirmeleri sıkı bir tenkit süzgecinden geçirilmeli ve kitaplar aslı olmayan rivayetlerden temizlenmelidir. NURDAN ORÇİN 10070201

    YanıtlaSil
  79. ESBAB-I NÜZULE YENİ BİR YAKLAŞIM

    Esbab-ı nüzul ilminin Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin başındac geldiği tarzında ki yaklaşım geleneksel yaklaşım tarzıdır. Esbab-ı nüzülü bilmeden de Kur’an-ı anlamak mümkündür. Yani insanı Kur’an-ın bir hidayet rehberi olarak kendisine sunduğu mesajın temel ilkelerini yani itikadı noktaları insanın kulluğu sorumlulukları gibi meseleleri genel anlamıyla kavrayabilir.

    Kur’an-ı Kerim’i okuyan veya dinleyen kimse bu eylemi sırasında ayet ve ayetlerdeki üstü kapalı bir ifadeyi anlama çabasına bekleyişine giriyorsa o zaman sebebi nüzule ihtiyaç vardır. Esbab-ı nüzul rivayetleri rivayet yoluyla bilindiğinden hadis usulü kriterlerine uyulmadığı sürece problemler oluşmaktadır.

    Usül âlimleri sahabenin direk Hz. Peygambere re’f ettikleri ayetin nuzülüne bizzat şahit oldukları ve sebebini bildikleri nüzul haberlerine müsned merfu demişler. Bu haberler sebeb-i nüzul rivayetleridir. Ancak Kur’an tefsirinde kendi rey ve içtihadlarını söyledikleri haberler müsned-merfu haberler olmamakla birlikte sebeb-i nüzul rivayeti de değildir. Bu haberler sebeb-i nüzul değerlendirmeleridir. Bütün bu ayrımlar ise ancak rivayet siygaları ile ayırt edilebilir. Bütün bu rivayetler tenkit süzgecinden geçmediği takdirde her bir ayete bir sebeb-i nüzul aranmaya, Kur’an’ın anlam zenginliği kısıtlanmaya ve âlimler arasında ihtilaflı görüşler ortaya çıkmaya başlamıştır. Esbab-ı nüzul rivayetlerini usül açısından tenkit ettikten sonra bu rivayetleri tasnif etmek gerekir. Bazen rivayetler tenkit edilirken tasnif de kendiliğinden oluşur.

    Esbab-ı nüzul iki ana grup da mütalaa edilir. Bunlar esbab-ı nüzul rivayetleri ve tefsir
    İçin olan esbab-ı nüzul rivayetleri değerlendirmeleri, tefsir için olan esbab-ı nüzul rivayetleri ise üç sıanıfta değerlendirilebilir.


    1- Hz. Peygamber’in yaptığı sebeb-i nüzul değerlendirmesi.
    2- Sahabe ve tabiunun yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri.
    3- Müfessirlerin yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri.

    Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzulün değerlendirilmesinde yeni bir yaklaşımda
    Bulunurken bahsedilen durumları destekleyen unsur ise Kur’an’ın bütünlüğünün dikkate alınmasıdır. Kur’anı Kerim ezeli ilme dayalı olarak indirilmiş ve ayetleri de ona göre tertip edilmiştir ve her şeyden önce bütünlük arz eden insicamlı bir içyapıya sahiptir.

    Kur’an her asra hitap eden bir kitaptır. Zaman geçtikçe tazelenir gençleşir ve her asırda insanlar için bir hidayet rehberidir. İnsanların problemlerini çözecek temel prensipler içerir. Ancak problemlerle bu temel prensipler arasındaki bağ kurulurken Kur’an bir bütün olarak ele alınmalıdır. Çünkü Kur’an hayatla iç içe direk insanı muhatap alan bir kitaptır. Esbab-ı nüzul rivayetlerinde gelen örnekler her nesil, her asır ve her mekânda görülen örnek ve kişiliklere aittir. Ayetler bir hadise, mesele veya soru üzerine iner ki bu ayetle muhatap insan tiplemesi her toplumda, her kuşaktaki insanlar arasında gösterilebilir. Böyle bakıldığında Kur’an sanki şimdi nazil oluyormuş gibi insan vakasını Kur’an da bulabilir ve insanı insan yapan yapıp etmelerin günlük hayatta uzaklaştırmanın doğuracağı neticelerden de korunmuş olur.

    Kur’an’ın sadece belli kesitlerinden hüküm çıkarmaya kalkmak ondaki siyak-sibak (bağlam) ilişkisine zıttır. Kur’an’ı bütünlüğü içinde ele alan ve siyak-sibak’ı dikkatlice değerlendiren araştırmacılar sağlıklı ilkeler edinmiş olurlar. Kur’an’da ki siyak-sibak’ı görmeye imkân sağlayan araç ilimlerden biri de esbab-ı nüzuldur. Ancak bu rivayetler hadis usulü kriterlerinin tenkid süzgecinden geçmiş sahih rivayetler olmalıdır.

    Esbab-ı nuzül tarihilik kavramı ilişkisine insanın tarihi varlık olması bağlamı bakımından bakılabilir. Esbab-ı nüzul, Kur’an-insan ilişkisinin bir kısmı insani yapıp etmelerdir. Her zamanda bu insani faaliyetler benzerlik gösterebilir. Önemli olan o zamanda günümüze yönelik ilkeler tespit etmek ve onları yaşayabilmektir. NURDAN ORÇİN 10070201

    YanıtlaSil
  80. Kur'an'ın Anlaşılmasında Esbab-ı Nuzulun Rolü(1-52)
    Esbab-ı nüzul bilgisi,Kura'an ın nüzul ortamının asli bir unsurudur.Sahabe tabiun ve tebe-i tabiunden olan müfessirler Kur'anı özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir.Hatta başlangıçta tefsir ilmi esbab-ı nüzulu bilmekten ibaretti.Esbab-ı nüzul hakkında tek kaynak sahabedir.Kur'an ilimlerinin bizzat kaynağı Kur'an'dır.Çünkü Kur'an,kendisi üzerine düşünülmesini,anlaşılmasını ce açıklanmasını neticede yaşanılır kılınmasını okuyucularını-muhataplarını teşvik etmektedir.Sahabe döneminin sonlarına doğru İslamiyet'in daha doğrusu Kur'an'ın ulaştığı sınırlar,Kuzey Afrika'dan Azerbeycan'a kadar ulaşmıltı.Arap olmayan kavimler müslüman olmuşlardı.İşte bu şartlar altında Ulumu'l-Kur'an'ın tedvini için gerekli ortamı hazırlamıştı.Kaldı ki birinci asrın sonları ile ikinci asrın başlarına tesadüf eden bu tanımlama İslam kültür tarihinde 'Tedvin asrı'nın başlangıcı olarak kabul edilmektedir.Demek oluyor ki Kur'an ilimleri önceleri Kur'an tefsir edilirken,onu anlama çabaları sürecinde bir ihtiyaç sonucu ortaya çıkmış Kur'an ile ilgili hususi araştırmalardır.Aslında bütün Kur'an ilimleri,Kur'an'ın anlaşılması açısından değerlendirilince birbirlerine geçmiş bulundukları bir hakikattir.Çünkü hepsi aynı gayeye yönelmişlerdi.Bu sebepledir ki Kur'an ilimlerinin bütününü toplayacak yani bu ilimlere fihrist ve delil olacak bir ilim kavramına ihtiyaç doğmştur.İşte bu sebeplerle'Ulumu'l-Kur'an başlığı altında Kur'an ilimlerinin tek bir eserde muhtasar olarak toplanma zarureti hasıl oldu.Bunu ilk gerçekleştiren Zerkeşi'dir.O halde tefsir ilmi le uğraşan kimse,Kur'an ilimlerinden yararlanmak mecburiyetindedir.Çünkü bu ilim Zerkeşi'nin de dediği gibi üç ana noktada toplanır:
    1-Kitabullah'ı tanımak,
    2-Kitabullah'ın manalarını açıklamak,
    3-Kitabullah'ın hükümlerini tesbit edip çıkarmak.
    Sahabe her ayetin nüzul sebebini bilmek iddiaasında olmamıştır.Bir insan için bunca geniş zamanda ve muhtelif mekanlarda nazil olmuş ayetlerin sebebini bilmek elbette imkansızdır.Bilgin sahabilerşn her nüzul sebebini bilme,her ayeti tefsir edebilme gibi bir iddiaları da olmamaıştır.Onlara bu alanda yöneltilen sorulara bilmiyorum cevabını vermeleri bunu ifade eder.Sahabedönemi,Kur'an ilimlerinin doğuşu konusunda ifade edildiği gibi,bu ilimlerin telifine ihtyiaç duyulmayan bir devirdir.Tevin döneminin başlaması ile ilk telif edilen ilimler arasında esbab-ı nüzul ilmi de vardı.Esbab-ı nüzul ilmi nakli ilimlerdendir.Dolayısıyla bilgin sahabiler tarafından tabiilere öğretim yoluyla sözlü olarak aktarılmıştır.Yani yazılı hale gelmeden önce Kur'an'ı anlama yolunda bilinmesine pek önem verilmiş bir ilimdir.Bu sebepledir ki tabiun döneminde de esbab-ı nüzule verilen ehemmiyet devam etmiştir.Dihlevi,esbab-ı nüzul ilmini,Kur'an ilimlerinin en zorlarında biri olarak görmüştür.
    M.Yusuf Mahitapoğlu/Hazırlıklı İlahiyat 1-B 10070192

    YanıtlaSil
  81. Kur’an ve Bağlam
    1-52 arası
    Kur’an’ı Kerim ilimlerinin kaynağı yine Kur’an’ı kerimdir.
    Hz. Peygamber zamanında Kur’an ilimlerine gerek duyulmuyordu.Çünkü kafalarının karıştığı tüm konularda rahatlıkla ilimlerin kaynağı olan Hz peygambere gidip akıllarındaki tüm soruları en doğru bir şekilde cevaplarını elde edebiliyorlardı.
    Onlar, (sahabe) Kur’anı hem sözleriyle hem de eylemleriyle tefsir edip, oku, düşün, anla ve yaşa ekolünü hayatlarına tatbik etmiş kimselerdir.
    Fakat daha sonraki dönem için sahabelerin içinde bulunduğu imkanların yoksunluğundan Kur’an’nı anlamak için Kur’an ilimlerine başvurulmuş ve muhakkak ki sebeb-i nüzulün yeri Kur’an ilimleri içinde ayrı bir yer almıştır.
    İslamiyet’in ulaştığı sınırların genişlemesiyle Ulümul Kur’an’ın tedvini zorunlu hale gelmiştir ve birinci asrın sonları ikinci asrın başları tedvin faaliyeti başlamıştır .İlk başta müstakil eserler şeklinde tazahür eden ilimler daha sonra Kur’an ilimleri çerçevesinde bir bütün olarak kullanılmaya başlanmıştır.
    *Kur’an ilimleri arasında esbabı nüzül ilminin yeri Kur’an’ın anlaşılması hususunda önem arzetmektedir.Yine bu ilimlerin birbiriyle içiçeliği söz konusudur
    Ve sebeb-i nüzul ilmini yine ashapdan alıyoruz.Çünkü onlar ayetlerin iniş sebebini, hangi ortamda, hangi olaydan ötürü indiğine bizzat şahitlik etmişlerdir. Bu ilmi bizde onlardan sözlü rivayetler sayesinde alıyoruz. Bu ilim bizim ‘Kur’an’ı doğru bir şekilde anlamamıza ve açıklamamıza yardımcı olmuştur.
    AYŞEGÜL KAYMAZ 10070158 1/B

    YanıtlaSil
  82. İslam Kültür Tarihinde Esbab-ı Nuzul Rivayetlerinin Değerlendirilmesinde Esbab-ı Nüzulun Rolü(122-134)
    Esbab-ı nüzul rivayetlerine genel bakış nüzul rivayetlerini tarihin seyri içinde metodik yönden değerlendirilmiştir.Peygamberimiz döneminde,peygamberimizin açıkladığı bilgilerle yetinmiş,sahabe döneminde ise Peygamberimizin öğrettikleri aktarılmış ve ictihad edilmiştir.Sahabe vayin hem muhattabı hem arap dilini biliyor hem de Rasulullah'ın eğitiminden geçiyorlardı.İslam toprakları hızla genişledikçe arap olmayan ve Peygamberimizi göremeyen birçok insan müslüman oldu.Bunlar hem arap dilini hem de esbab-ı nüzulu bilmiyorlardı ve bunlar için sahabe tek kaynaktı.Sahabe de Rasulullah'ın kendilerine öğrettiklerini bu insanlara öğretti.Sahabe bizim için esbab-ı nüzulde tek bilgi kaynağıdır ve bize gelen rivayetler oldukça kıymetlidir.Yalnız bu rivayetler ele alınırken titizlikle davranılmalı ve garip,zayıf,münker rivayetler elenmelidir.Sonunda esbab-ı nuzulu sahih bir şekilde anladığımız takdirde Kur'an'ı anlarız.
    M.Yusuf Mahitapoğlu/Hazırlıklı İlahiyat 1-B 10070192

    YanıtlaSil
  83. 122-134 ARASI
    #Sahabenin tefsiri H.z peygamberinden nakiller ve ictihatlarından oluşuyordu.
    #Sahabeden sözlü rivayetlerle aldığımız sebib-i nüzul içerisine uydurma rivayetler girmişti.
    #Tefsir rivayetlerinde müfessirlerimizin birçok konuda ilmi yeterlilikleri bulunmasına rağmen zayıf , münker ve israili birçok haberi rivayet etmişlerdir
    #Esbab-ı nüzulü iyi anlamak için de onu tenkid edip incelemeliyiz
    #Tefsir ve esbabı nüzul rivayetleri hadis tenkitçilerinin kullandıkları tenkit metodunu kullanmak bu gün bir zarurettir.
    #Bunu yaptığımız takdirde esası olmayan rivayetlerin bizim tefsir algımızı yanlış yönlendirmesi engellenmiş olur
    AYŞEGÜL KAYMAZ 10070158 1/B

    YanıtlaSil
  84. 1-52
    Kur’an’ı Kerim ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an’ı Kerim’dir.Çünkü Kur’an’ı Kerim kendisi üzerinde düşünülmesini ,anlaşılmasını,açıklanmasını isteyen sonuçta yaşanılır olmasını teşvik eden vahiy mahsulü kitaptır.bu sebepledir ki Kur’an Hz.Peygamber (s.a.v)’e tebliğ ve teybin ile görevli olduğunu bildirmiştir.
    Hz.Peygamber’in eğitim siyasetinin temelini kıraat-ketabet oluşturmuştur.Kur’an’ı Kerim nazil olduğu sıralarda Müslümanlar kutsal kitaplarını Hz.Peygamber veya muallimler vasıtasıyla ezberliyorlardı.
    Hz.Peygamber gelen vahyi tebliğ etmekte canlı ve hayatla iç içe kişiliği ile Kur’an’ı Kerim’i hem haliyle hem kavliyle tefsir etmekteydi.Kur’an kelimelerini açık ve lugat manalarına göre fıtri lisanları öğrenen ashab anlayamadıklarını Rasulullah’a soruyorlardı.Gelen ayeti amel etmeden,hayata aktarılacak yönleriyle öğrenmeden diğerlerine geçmiyorlardı.
    Hz.Peygamber(s.a.v) döneminde hemde ashab döneminde Kur’an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır.Çünkü nüzulu görenler,muallimlerhayattaydı.Karıştırılma endişesi ile be telif işine sıcak bakmıyorlardı.Sahabe döneminde ise bu bilgiler rivayet yoluyla devamlı olarak kendilerinden sonraki nesillere öğretilmekteydi.Bazı sahabeler üstünlüklerini devam ettirdiler ve yerleştikleri şehirde öğrenciler yetiştirdiler.
    İlmi faaliyetler devam ederken Hz.Ebu Bekir döneminde Kur’an’ı Kerim cem edildi.Hz.Osman zamanında çoğaltıldı ve Hz.Ali zamanında noktalanması yapıldı.Sahabe döneminin sonlarına doğru Kur’an’ı Kerim’in ulaştığı sınırlar genişleyince Arap olmayanlar Müslüman olunca kültürel etkilenme arttı.

    MÜBERRA TAŞKAN İLAHİYAT 1-B 10070228

    YanıtlaSil
  85. 122-134
    Esbab-ı nüzul bilgisi sahabeye müşahede ettikleri ortamda insani yapıp etmelerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıştı.Bunun anlamı onların Kur’an ilmini hayata tatbik etme üsulu ile birlikte öğrenmiş olmalarıdır.Bu açıdan esbab-ı nüzul onlar için çok önemli bilgi olarak görülmüş ve Kur’an’ı anlamayı bu bilgiye sahip olmakla eşdeğerde tutmuşlardır.
    Esbab-ı nüzul nakli ilimlerdendir.Dolayısıyla bilgin sahabiler tarafından tabilere sözlü olarak aktarılmıştır.Yazılı hale gelmeden Kur’an’ı Kerim’i anlama yolunda önem verilmiş bir bilimdir.Bundan dolayıdır ki tabiin döneminde de bu ilme verilen değer devam etmiştir.
    Bir ayetin sebeb-i nüzulü bu hadisedir dendiğinde ayetin varoluşu,indirilişi o hadise sebebiyledir demek istenmez.Kur’an’ı Kerim’in nüzulu ahkamın teşriine medar olan hadiselerin vukuuna tevafuk etmez.Çünkü o insanların kurtuluşu için hidayet rehberi olarak gelmiştir.(Suat Yıldırım)
    Nüzul ortamında meydana gelen bir hadiseye veya Hz.Peygamber (s.a.v )’e yöneltilmiş bir soruya,vuku bulduğu günlerde bir daha fazla ayetin tazannum etmek ,cevap vermek veya hükmünü açıklamak üzere inmesine vesile teşkil eden ve vahyin nazil olduğu ortamı resmeden hadiseye denir.
    Kur’an’ın ilk muhatabı olan o dönemin arabının kültürel hayatında sebep teriminin yerini tespit etmek, esbab-ı nüzulun kaynaklandığı bir temele ulaştırabilir. Dolayısıyla birçok edebi ürün bir sebep sonucu vücud bulmuş olmaktadır.
    Kur’an-ı Kerim parça parça indirilişi sayesinde yürüyen, akıp giden hayatla beraber adım adım canlı misaller ve derslerle inen Kur’an insan kalbine ve şuuruna derinden nüfuz etmek imkanını bulabilmiştir.
    Tedvin döneminde ilk tefsirler yazılmışlardır. Bu tefsirlerin çoğunluğu rivayet tefsiridir. İşte esbab-ı nüzulde bu kitaplardaki rivayetlerdir. İlk müfessirler ayetin tefsirine sebeb-i nüzulle başlamayı adet edinmişlerdi. Rivayetlerin çokluğu sebebiyle ayetin muhtevasına münasib gördükleri rivayetleri naklediyorlardı.
    Esbab-ı nüzul ancak sahih nakille bilinir. Dolayısıyla bu alanda içtihada veya imal-i fikir etmeye gerek yoktur. Yani nüzul sebebi akılla idrak edilmesi mümkün olmayan sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabiden gelen rivayettir. Bu rivayetler Hz. Peygamber’den bildirilmiş hükmünde kabul edilir.

    MÜBERRA TAŞKAN 1-B 10070228

    YanıtlaSil
  86. 185-250
    İlim, bilimler topluluğu ve ilmi bilgilerin tümüdür. Disiplin ise bu tümünü oluşturan ve belirli alanlarda ihtisaslaşmış bilgiler bütünüdür. Sahabe sebep olunca Hz. Peygamber’e soruyor Şari’nin maksadını gösteren durumları da görmüş ve yaşamış oluyorlardı. Sonra fukahanın Hz. Peygamber’in eserlerini ve amellerini sahabenin ve onları gören tabiunun fiillerini görüp öğrenmek için Medine’ye gittikleri bilinmektedir.
    Tefsir rivayetlerini eserlerinde nakleden müfessirlerimizin bir çoğu ilmi yeterliliklerini, salah ve takva oluşlarına rağmen zayıf, garib, münker ve israili bir çok hadis zikretmişledir. O halde alimlerimizin bir tefsir haberinin eserlerinde rivayet etmiş olmaları o rivayetin sıhhatine delil teşkil etmemelidir.
    Nüzul asrında yaşamış sahabe ve onlardan ilim almış olan tabiiler bu sonra dan çıkan rivayetleri doğal olmayarak bilmeyecek ve nakledemeyeceklerdi. Selef alimleri de bu rivayetleri asıllarını bulamadıkları veya rivayetin kabul edilemez illet taşıması sebebiyle eserlerine almayacaklerdı.
    Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbab-ı nüzul rivayetlerinin hadis tenkitçilerinin rivayetlerinin tenkidinde kullandıkları senet ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün bir zarurettir.
    Kur’an ayetleri üzerinde tefekküre, tezekküre, tedebbüre davet eder. O, insanların karşısına duygu ve düşüncelerine uygun düşen, inanç ve eylemlerine cevap veren ve kafalarını kurcalayan büyük meselelere tam bir çözüm getiren, kendine has bir cazibe ile çıkmıştır. Bu Kur’an’ın yorum zenginliğine işaret eder.

    MÜBERRA TAŞKAN 1-B 10070228

    YanıtlaSil
  87. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  88. Esbab-ı Nüzul'e Yeni Bir Yaklaşım(185-250)
    Kur'an ilimlerinin belki de en önemlisi hayat rehberimiz,kitabımızın ayetlerinin neden indiğini içeren ilim olan esbab-ı nuzulun su ana kadarkı tanımlanmasını tasnıfını yapan kitaplarımız ve bu yaklaşımlara artık yeni bir soluk kazandırmak gerekiyor.Önceki yaklaşımlardaki her rivayeti sahih görmek ve sahih ve gayr-i sahih olan rivayetlerin iç içe girmesi kur'an'ı bir bütün olarak anlamımızı oldukça güçleştirir.Elbetteki esbab-ı nüzul olmadan Kur'an'ı anlayabiliriz.Kur'an ilimleri Kur'an'ı anlamada bize yardımcı olan ilimlerdir.Yalnız esbab-ı nüzulu bilmeden özellikle indiği zaman ve mekan olarak kritik önem taşıyan ayetleri anlamamız ve hayata aktarmamızda bize yanlış sonuçlara çıkmamıza neden olabilir.Bundan dolayı doğru rivayetler bizi ayetlerin neden-sonuç ilişkisini anlamımıza yardımcı olur yani esbab-ı nüzul ile doğru anlayabiliriz.Esbab-ı nüzul iki ana grup da mütalaa edilir. Bunlar esbab-ı nüzul rivayetleri ve tefsir
    İçin olan esbab-ı nüzul rivayetleri değerlendirmeleri, tefsir için olan esbab-ı nüzul rivayetleri ise üç sıanıfta değerlendirilebilir.


    1- Hz. Peygamber’in yaptığı sebeb-i nüzul değerlendirmesi.
    2- Sahabe ve tabiunun yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri.
    3- Müfessirlerin yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri.değerlendirmede bize kaynaklık edebilir.Yalnız gelen rivayetler ciddi ve titiz bir şekilde elden geçirilmelidir.
    Esbab-ı nüzlun tarihi vakıaları çok iyi değerlendirmeli bugüne hayata aktarılmalıdır.Çünkü insanın amacı bu eylemi yerine getirip hayat rehberini hayatına aktarıp Kur'an insanı olmaya çalışmasıdır.Bu iş varoluşsal bir iştir.Esbab-ı nüzul ile ilgili gelen rivayetler incelenmeli,anlaşılması üzerine düşünülmeli ve bugüne nasıl aktaracağımız sorusu sorulmalıdır.
    M.Yusuf Mahitapoğlu/Hazırlıklı İlahiyat 1-B 10070192

    YanıtlaSil
  89. (1-52)
    *Esbab-ı nuzul ılmı ,Kur'an-ı Kerim'in soyut bir düşünce veya düşünme biçimi değil,yaşanmış,yaşanabilirve yaşanacak bir hakikat ve hidayet rehberi olduğunun delilidir.
    *Kur'an ilimleri konusu her yönüyle Kur'an ı Kerim olan Kur'anla ilgili veya Kur'an incelediği ilim ve araştırmalardan oluşan Kur'an ın en iyi şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır.
    *Sahabelerde esbab-ı nuzül bilgisine sahip olmayı Kur'an ı anlamakla eş deger olarak gormüşlerdir.
    *Esbab-ı nuzul hakkındaki tek kaynak sahabedir.
    *İnsan hayatına yön vermek,anlam vermek için var olan Kur'an-ı Kerim i anlama çabasında esbab ı nuzuln temellerını bılmek ve onun ilkelerine uymak gerekir.
    *Bütün bunları yapabilmek içine Ulumu-l Kur'an ilminin bilinmesi gerekir.
    *Ulumu-l Kur'an a dahil olan ilimler murad-ı ilahının anlaşılmasına yardımcı olan ilimlerle Kur'an ın anlaşılmasında araç olan ilimlerden oluşmaktadır.
    *Tefsir ilmi ise Kur'an-ı Kerim in sözcüklerinin ve anlamlarının Kur'an la ilgili ilimler gereğince araştıran bir ilimdir.
    *Tefsir ilmini yapabilmek için de kitabullahı anlamak,manalarını açıklamak ve hükümlerini tespit edip çıkarmakla gerçekleşir.
    * Ancak Ulumu-l Kur'an veya Ulumu-l Tefsir başlığı altında yazılan bütün eserlerde esbab-ı nuzul ilmi önemini hep muhafaza etmiştir
    *Çünkü esbab-ı nuzul demek Kur'an ın hayata aktarılması demektir.
    (122-134)
    *Hz.Peygamber döneminde O'nun tefsir izahları ile yetiniliyordu.
    *O dönemde sahabenin tefsir anlayışı Hz.Peygamberin nakilden ve ictihadlrıyla yaptıkları yorumlardan ibaretti.
    *Ancak fetihlerin çogalması sahabeyi tefsire yöneltti.Çünkü omlar esbab-ı nuzule şahıt olmuş insanlardı.
    *Esbab-ı nuzulun kaynagı ise sahıh hadisler ve nakillerdir.
    *Bu yüzden ilk muhaddisler hadisleri senedleriyle rivayet etmeye çok önem veriyorlardı.
    *Düşünuyorlardı ki eğer senedli hadis zikrederlerse hadisin sahihliği kendilerinden sonraki alimlerin araştırmalarına ve incemelerine bırakılıp ancak o şekilde sabit olacaktı.
    *Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbab-ı nuzul rivayetleri sened ve metin tenkidi kurallarının sıkı bir elekten geçmesi zaruri bir ihtiyaçtır.
    MERVE KESİMAL 10070165

    YanıtlaSil
  90. (185-250)
    *Nuzul asrının sosyal sartları,fkrı sartları,iktisadi şartlar,siyasi sartlar ve dönem insanını inceleyen araştırmalar Kur'an ı anlama yolunda daha çok istifade etmemizı saglar.
    *Esbab ı nuzul rıvayetleri de Kur'an ı Kerim ın anlaşılması sürecinde ve çabalarında izlenen bir yol olmuştur.
    *Ancak bu yolda kullanılan metodun,ilkeleriyle birlikte ortaya konulmadığı gerçektir.
    *Usul açısından vaki olan bu eksiklik esbab-ı nuzül rivayetleri,genel olarak da tefsir rivayetleri üzerinde tereddütlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
    *Esbab-ı nuzül ancak sahih nakille bilinebilir.
    *Bir hadisin musned olabilmesi için de senedinin ittisal ve merfu olması gerekir.
    *Aynı zamanda esbab-ı nuzülun iyi kavranabilmesi için Kuran-ı Kerim'in bütünlüğünün dikkate alınması
    *Siyak ve sibakında göz önünde bulundurulması gerekir.
    *Müfessirler üzerine yapılan çalışmalarda esbab-ı nuzülle ilgili zikredilen ilkelerin uygulanması çok isabetli olacaktır.
    *Bir kere müfessirin esbab-ı nüzul alanındaki ilkelerini ortaya koymak da mümkündür.
    *Bu da Kuran-ı Kerim'in anlaşılmasındaki süreçte bu malzemenin nasıl değerlendirildiğini tespit etme imkanı verecektir. MERVE KESİMAL 10070165

    YanıtlaSil
  91. Kuran Ve Bağlam
    Bilindiği üzere kuran nüzul ortamında inmiştir. Bu yüzden Kuran’ı anlayabilmemizin en önemli unsurlarından biri de sebeb-i nüzuldur. Sebeb-i nüzul nakli bir ilimdir. Aklımızla bulabileceğimiz bir mevzu değildir. Bu yüzden sebeb-i nüzulun tek kaynağı sahabedir. İlk olarak kuran ilimlerini ele alacağız. Kuran ilimlerinin kaynağı bizzat kurandır. Tabi kuran ilimlerine peygamber döneminde ihtiyaç duyulmamıştır çünkü sahabe bizzat kaynağından hz. Peygamber’den öğreniyordu. Zaten kendi konuştukları dilde indiği için de herhangi bir sıkıntı olmuyordu olursa da soruların cevabını peygamberden öğreniyorlardı. Öğrendiklerini daha sonra tabiye sonra onlar talebelerine derken nakil yoluyla bize ulaşmıştır. Kuran ilimleri ilk başlarda kuranı anlamak için yapılan hususi çalışmaydı. Mesela bir âlim sadece garibu’l-kuran bölümüne yoğunlaşmıştır. Tedvin döneminde âlimler sadece tek konuya değil bütün hepsine yoğunlaşarak tefsir çalışmalarına girmiştir. Istılah olarak ne zaman ortaya çıkmıştır tam olarak bilinemez ancak o çıkmadan önce de bu ilimlerden yararlanılıyordu. Tabi sadece kuran ilimlerinden de hadis ve çeşitli ilimlerden de yararlanılıyordu. Tefsir ilmime gelince de o kuranı kerimin sözcüklerini, anlamlarını, kuranla ilgili ilimler gereğince araştıran bir ilimdir. Aslında ikisinde de hedef aynıdır: kuranın tefsirini ve anlaşılmasının yollarını kolaylaştırmak. Aslında tefsir ilmi de kuran ilimlerinin bir parçasıdır. Tefsir ilmi daha özel alanda ve daha özel gaye ile kuran a yönelir. Kuran ilimleri ise daha genel bir gaye ile okuyucuya yardım eder. Sebeb-i nüzul da Hz. Peygamberin ümmeti için ortaya koyduğu bir soruya Allahın somut cevabıdır demiştir Garaudy. Esbab-ı nüzul rivayetlerinin ilk kayda geçirildiği yer ise hadis mecmualarıdır. Tabi hadis kitaplarında bulunan hadislerin sahih olmaları şarttır senetlerinde herhangi bir kopukluk eksiklik olmaması lazım ki o sebeb-i nüzulün doğruluğu ortaya çıksın. Esbab-ı nüzul rivayetlerinin siygaları iki gruba ayrılır. Nass olan kalıplar ve nass olmayan kalıplar. Bu rivayetler hükmen merfu sayılır. Aslında sebeb-i nüzul rivayetleri nevi açısından da ikiye ayrılabilir. İlki olay ya da herhangi bir soru üzerine inmiş olanlar ikincisi de ayetlerin manasıyla herhangi bir olayı ilişkilendirme yoluyla olan sebeb-i nüzul. Ancak ikincisinde sanki bütün ayetlerin bir olay üzerine inme mecburiyeti varmış gibi görülebilir ve sonuçta uydurmalara ya da israiliyata başvurulur. Sebeb-i nüzulde bazı meseleler vardır. Örneğin taaddüt meselesi. Bu meseleyi kabul etmekle aslında nazil olan ayetin tekrar indirilmiş olduğu kabul edilir. Yada bir olay üzerine birçok ayet nazil olmuş olabilir. Başka bir örnek olarak da umum-husus meselesidir ki asıl olan lafzın umumudur, sebebin hususu değil. Unutulmamalı ki kuran tüm insanlığa indirilmiştir. Sebeb-i nüzulle ilgili birçok disiplin vardır. Bunlardan biri hikmet-i teşriiye ilmidir ki bu hükümlerin teşri buyrulmasında etken olan hikmetin sebeplerini hakikatini arayan bir bilimdir. Bir diğeri de Mubhematu’l Kur’an ilmidir. Diğeri de tenasüp ve insicam ilmidir. Bunu da Zerkeşi, mantıki bir gerçeklik ve kelamın akışını düzenleyen bir olgu olarak tanımlar. Kur’anı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzulun yetersiz kalma sebeplerinin başında rivayetler meselesi gelmektedir. Başka bir problem de umumu hususileştirme, taaddüt taahhür, ve tarihminden yararlanmadır. Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul rivayetlerinin doğurduğu olumsuz sonuçlardan bazıları şunlardır: yorum zenginliğine engel olması, Kur’an-insan-hayat bütünleşmesini önlemesi, konunun istismar edilmesidir.

    YanıtlaSil
  92. . Kur’an’ı anlamada esbab-ı nüzuldan yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki grup ilke vardır: ilki genel ilkeler: 1. esbab-ı nüzul rivayetlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir. 2. esbab-ı nüzulu bilmeden de kur’an’ı anlamak mümkündür. Özel ilkeler: bunlar da Kur’an’ın anlaşılmasında esbab-ı nüzule olan ihtiyacın sınırlarını belirleyecek olan esas ilkelerdir. Bilindiği üzere Kur’an Teşri, surelerin dahili, kur’ani cümleler ve sureler arasında, siyak-sibak, tarihi, Kur’ani cümleler ile oluşan bir bütündür.



    Sa’lebe Kıssası
    Peygamber döneminde salebenin bir olayı olmuştur ve bu kıssa birçok kaynakta zikredilmiştir. Tevbe suresi 75. ayeti anlama çabasında doğruyu bulma maksadıyla nakledilmiştir. İlk zikreden kaynaklar sire megazi ve teracim kitaplarıdır. Hadis kitaplarında da bu kıssa işlenmiştir. Zaten bizim ilk tefsir kaynaklarımız hadis kitaplarıdır. Tefsirciler ise bu kıssayı kabul edip etmeme arasında kalmıştır. Çünkü hadis kitaplarından almışlardır. Ve hadisle ilgili çeşitli problemler ortaya çıktığı için titiz davranmak zorunda kalmışlardır.
    Tarihsellik ve Esbab-ı Nüzul
    Kur’anı Kerim’i ayet ve surelerini tertibinin nüzul sebeplerine göre tarihsel yapılmamış olması son derece önemlidir. Esbab-ı nüzulden tarihsel bir olgu olarak tarih siyer bakımından en uygun şekilde yararlanmak gerekir. Çünkü insan var olan ve yaşayan bir varlıktır. Kur’an inmiş ve bitmiş değildir. Sanki hayatımıza her an iniyormuş gibi hissetmemiz gerekir.esbab-ı nüzul tarihsellik kavramı ilişkisine: esbab-ı nüzulun Kur’anın bütünlüğü içerisindeki yeri ve insanı tarihsel bir varlık olması bağlamında bakılmalıdır. Aslında esbab-ı nüzul yaşanmış orijinal tarih, tefsirdeki esbab-ı nüzul ise düşünülmüş tarihir.
    10070122 ilahiyat 1-B

    YanıtlaSil
  93. Kur’an ve Bağlam
    (1-52 )
    1.Kuran ilimlerinin kaynağı bizzat Kuran’ın kendisidir.
    2.Peygamber,Kuran’ın ilk müfessiri olarak ashaba bilmediklerini öğretti, bir ilim nesli yetiştirdi. Bu eğitim politikasıyla yetişen ashab, kendinden sonra gelen nesle peygamberden öğrendiklerini aktardı. Bu nesil de tabiun nesli olarak yetişti.
    3.İlk başlarda Kuran ilimleri Kuran’ı anlama çabasıyla ortaya çıkmış hususi çalışmalardı.Kuran ilimleri belirli bir alanda uzmanlaşılmı hususi bilgi alanı olarak görüldü ve bütün Kuran ilimlerini kapsayacak bir avrama ihtiyaç duyuldu. Bunu ilk gerçekleştiren ise h.8 yy da Zerkeşi olmuştur.
    4.Başlangıçta tefsir ilmi Esbab-ı Nuzülü bilmekten ibaretti.
    5.Sahabe Esbab-ı Nuzüle oldukça önem vermiştir. Çünkü bu ilim,sahabeye Kuran’ı hayata uygulama imkanı sunmuştur.
    6.Peygamber (sav), yeni fethedilen bölgelere gönderdiği sahabelerde en fazla nuzüle şehadet etme vasfını aramıştır.Bunun sebebi,Esbab-ı Nuzülü iyi bilenlerin Kuran’ı da iyi bilecekleri kanaatidir.
    7.Esbab-ı Nuzül, nakil yoluyla gelişen bir ilimdir.

    Beyza Betül GÖKTAŞ / 1-B 10070119

    YanıtlaSil
  94. Kur’an ve Bağlam
    (122-134)
    1.Tefsir kitaplarındaki tefsir ve Esbab-ı Nuzül rivayetlerinin , hadis tenkitçilerinin rivayetlerin tenkidinde kullandıkları sened ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün zarurettir.
    2.Böylece tefsir kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pekçok rivayet emizlenmiş olacaktır.
    3. Esbab-ı Nuzül rivayetlerinin temeli sağlamlaştırılmalı, kaynak taramaları ve metin tenkidi çerçevesinde kültürel mirasımız bu kirlilikten arındırılmalıdır.

    Beyza Betül GÖKTAŞ / 1-B 10070119

    YanıtlaSil
  95. Kur’an ve Bağlam
    (185-250)
    1.Kuran’ın anlaşılmasında Esbab-ı Nuzülün doğru bir şekilde anlaşılmasında yeni yaklaşımlar için dikkat edilmesi gereken iki önemli şey vardır. Bunlar ; Kuran’ın bütünlüğü ve siyak-sibak meselesidir.
    2. Kuran’ ın nüzul ortamındaki muhataplarının bilgisiyle aydınlanacak ayetler tespit edilmelidir.
    3. Sebeb-i nüzul sahih nakille bilinir. Bu alanda ictihada , akla yer yoktur. Yani nüzul sebebi akılla idrak edilmesi mümkün olmayan sadece işitme veya görme suretiyle bilinebilen ve sahabeden merfu olarak gelen rivayetlerdir.
    4. .Çağımız da Esbabı Nuzüle ihtiyaç duyulan noktaları tespit için o dönemdeki sosyal,fikri, iktisadi,siyasi araştırmalar son derece önemlidir.
    Esbab-ı Nuzül ve Tarihsellik : Esbab-ı Nuzül ve tarihsellik kavramı ilişkisinde özellikle vurgulanması gereken konu, Kuran’ın soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil, yaşanmış,yaşanacak ve yaşanması mümkün bir hidayet rehberi olduğudur. Hermenötik,semantik, linguistik gibi beşeri bilimlerden yararlanabilmemizin bu alanlara ait yeni kavramları özgü kültürümüze mal edebilmemiz,içselleştirebilmemiz, yani bu kavramları yaşayabilmemizin, anılan tavrın hakim olmasıyla mümkündür. Esbab-ı Nuzülden tarihsel bir olgu olarak tarih-siyer yazımında en isabetli şekilde faydalanmak da buyaklaşımla mümkündür.

    Beyza Betül GÖKTAŞ / 1-B 10070119

    YanıtlaSil
  96. 1-52
    # Esbabı nuzul kuranı kerimin anlaşılmasında gerekli bir bilgidir.
    # kuran-ı kerimin daha iyi anlaşılması için esbabı nuzul göz önünde bulundurularak tenkit, tasnif ve rivayet kalıpları nispetince ele alındığında daha iyi anlaşılmaktadır.
    # Bazı alimler Kur-an’ın anlaşılmasında en emin yolun esbabı nuzul olduğunu söylemişlerdir.
    # Esbabı Nuzul hakkında tek kaynak sahabedir. Bunun içindir ki sahabe dönemini iyi bilmek gerekmektedir.
    # Ayrıca Emin Hulinin dediği gibi ‘Ayetin sebebi nuzul işte bu hadisedir’ demeden önce iyi bir araştırma yapılması gerekmektedir.
    # Esbabı Nuzul çeşitli yönlerden ele alınmalıdır.
    # Bunların yapılabilmesi için Vakaanın tespiti, onun tenkidi ve yeni bir yaklaşımla ele almak mümkündür. Yani gösterilen yolda gitmek değil yitik bir yolu aramak gerekir.
    # Kur’an-ı Kerimin anlaşılmasında Esbabı Nuzulun rolunu bilebilmek için Kur-an İlimlerinide bilmek gerekir.
    # Kur-an ilimlerinin kaynağı Bizzat Kur-an dır.
    # Kur-an’ı Kerim kendisinin düşünülmesini, açıklanmasını ve anlaşılmasını ister. Ayrıca Kur-an ilimleri Kur-an tevsir edilirken onu anlama sürecinde ortaya çıkmıştır.
    # Ulumul Kur-an tedvini Birinci Asrın sonu ve İkinci asrın başlangıcında sınırların genişlemesiyle ortaya çıkmıştırç
    # Bu tedvin eyleminin ortak özelliği Kur-an’ı Kerim’in anlaşılmasında, Hadislerin tespit edilmesinde ve Kur-an ile Hadisin Manalarını açıklamak babında önemlidir.
    # Kur-an ilimleri iç içedir. Çünkü gayeleri aynıdır.
    # Ulumul Kur-an kelimesi hiçri üçüncü asra kadar kullanılmamış nedeni ise sahabenin tabiuna sözlü olarak rivayet etmesidir. Kavram olarak ortaya çıkışında ilk fikir ortaya koyan zerkeşidir.
    # Kur-an’ı Kerim le alakalı bütün ilimler ulumul Kur-an dır. Bazı alimler Kur-an ilimleri Kur-an ı kerimin anlaşılmasına yardımcı olan ve Kur-an ı kerimin anlaşılmasına vesile (araç) olan ilimler için kullanılır.
    # Tevsir ilmi ise Kur-an ı Kerimin izahını amaçlayan ilimdir. Yani Kur-an ı Kerimi Her bakımdan Tedkik edip açıklamaya çalışan ilimdir.
    # Konusu Kur-an’ı Kerimdir. Ayrıca tefsir ilmi, Kur-an ilimlerinden bir cüzdür.
    # Tefsir ilmi ile ilgilenene kimse Kur-an ilimlerininden yararlanmak zorundadır.
    # Tefsir ilmi özel, Kur-an ilimleri ise geneldir.
    # Esbabı nuzul ilmi sahabelerin muşahade ettikleri ortamda insani yapıp etmelerin sonucunda inen ayet ve ayete gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıştır. Şatıbi: Esbabı Nuzul öyle bir ilimdir ki, onu bilen Kur-anı bilmiş olur, demiştir.

    ERHAN KELEŞ 10070161 1/B

    YanıtlaSil
  97. 122 – 134
    # Esbabı Nuzul rivayetlerine genel bir bakıştan bakmak gerekmektedir.
    # Nuzül sebebi rivayetleri tarihi süreç içresinde metadik açıdan değerlendirmek gerekir.
    # Esbabı nuzulu inceleyen alimlerimiz bu kavram üzerinde pek fazla durmamışlardır.
    # Esbabı nuzul ilmi ve genel olarak Kur-an ilimlerinin taleplerine en yararlı bir şekilde takdim edilmesi, ancak metodik yönlerinin ayrıntılı tartışılmasıyla sağlanabilir.
    # Tefsir tarihi incelendiğinde müfessirlerin tedvin döneminden bu yana esbabı nuzule önem verdikleri aşikardır.
    # Hz.Peygamber Döneminde Sadece onun tefsiriyle yetiniliyordu. Ancak fetihlerle birlikte Kur-an ı Kerimi anlama konusunda önceleri çekingen daha sonralarıda Kur-an tefsirine yönelmişlerdir.
    # Fetihlerle beraber başka milletlerin Müslüman olması bunu gerektirmiştir.
    # Müfessirler Birgilerin kaybolmaması için haberi nakledenin zayıf olduğunu bilseler dahi bunu nakletmemişlerdir.
    # Sahih-Hasen-Zayıf gibi rivayetlerinin yönlerini daha sonraki nesillere bırakmışlardır.
    # Bunu yapmakla mesüliyetten kurtulacaklarını ümit etmişlerdir.
    # Taberinin ön sözünde yazdığı gibi ele aldığının tartışılabilir olacağı ve kendisinin değil de kendisine nasıl ulaşılmışsa öylece yazıya aldığını belirtmesidir.
    # Geneline baktığımızda tefsir rivayetlerinin çoğu sahih temeller üzerinde durmamaktadır.
    # Netice olarak; tefsir kitaplarındaki tefsir ve esbabı nuzul rivayetlerinin, hadisçilerin senet ve metin tenkidi Kurallarından geçmesi gerekmektedir. Böylece aslı belli olmayan rivayetler temizlenmiş olacak ve zaman kaybı olmayacaktır.
    ERHAN KELEŞ 10070161 1/B

    YanıtlaSil
  98. 185 – 250
     Esbabı nuzul ilmi Kur-an ı Kerimin anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin başında gelmektedir.
    ^Kuranı kerimi anlama çabasında esbabı nuzulden yaralanmada ihtiyacın sınırlarını belirlemek gerekir.
    ^ Esbabı nuzulun bütün rivayetlerini tamamını ihata etmek mümkün değildir. Hatta subhi salihin dediği gibi ‘’ Bütün rivayetleri toplayıp bunları senet-metin tenkidine tabi tutmak ciltler dolusu kitap demektir’’ demiştir.
    ^ Esbabı nuzulu bilmeden de Kur-an ı Kerimi anlamak mümkündür. Ancak bir araştırmacı için Esbabı nuzul gereklidir.
    ^ Sebebi nuzulu bilmenin zahir olaran nassın mücmel olarak anlaşılmasına sebebiyet verebilir.
    ^ Bu nedenle esbabı nuzulun iyi bilinip, değerlendirilimesi, ona olan ihtiyacın tespit edilmesini sağlayacak, Kur-an ı Anlamada ortaya çıkan şüpheleri , karışıklığı ortadan kaldıracaktır.
    ^ Ayrıca bir çok esbabı nuzul rivayetlerinin senetsiz ve kesintili senetle nakledilmiş olması, rivayet tefsirinde uydurma haberleri çokluğu gibi sebeplerden dolayı esbabı nuzul rivayetleri hadis ulusu açısından tenkidi yapılmalıdır.
    ^ Bunlar esbabı nuzulun yetersizliğini gösterir.
    ^ Senet-metin tenkidi birlikte yapılması gerekir.
    ^ Esbabı nuzul rivayetleri hadis ulusu kriterleri uygulanarak sınıflandırılması gerekmektedir.
    ^ Bunun içinde sahabe dönemindeki sosyal ortam, psikolojik duruma göre belli bir sınıflandırma yapılırsa ayetin manalarını anlama yolunda kolaylık sağlanmış olur. Ayrıca müsnet- merfu rivayetler, sahabenin ve tabiinin değerlendirmeleri iyi bilinmesi gerekmektedir.
    ^ Kur-an ı Kerim bütünlüğü üzerine durulduğunda Kur-an ı Kerimi daha iyi kavrayabilmek, farklı yaklaşımlarda bulunabilmek için bütüncül bir şekilde Kur-an ı Kerime yaklaşmak gerekir.
    ^ Nitekim bakara süresinde mü’min vasıfları, mü’minün süresinde münafıklar, münafikun süresinde ise Hz.Adem olayı ile ilgili ayetlerin Kuran çerçevesinde iyi anlaşılması için bütünlük içerisinde mutaala edilmelidir.
    ^ Ayrıca mekki sürelerinin içinde medeni ayetlerinin bulunması medeni sürelerin içindede mekki ayetlerinin bulunması bunun bir göstergesidir.
    ^ Esbabı nuzul rivayetlerine bakıldığında ayetlerin siyak-sibak durumlarına dikkat edilip nas-siyak-sibak-rivayet uyumunu göz önünde bulundurmak gerekir.
    ^ Kur-an ı Kerim insanı konu alan ve insana hidayet rehberi olmayı ana gaye edinmekle tarih ve terihçilik bağlamında temel karakteristliğini ortaya koymuş olmaktadır.
    ^ insanın yapıp ettikleri arasında bir süreklilik olması onun tarihselliğini oluşturur.
    ^ Esbabı nuzul bilgisi Kur-an ı Kerimin Nuzul ortamının temel bir parçası olabilir. Ama yokluğu halinde de Kur-anı Kerim yinede anlaşılır.
    ^ Diğer yandan esbabı nuzulun koşulluğunu belli bir nedensel bağlantıda ortaya çıkmasını sağlayan etken olarak değerlendirmek mümkündür.
     Netice itibariyle esbabı nuzul, Kur-an ı kerimin soyut bir düşünce veya düşünce biçimi olarak kalmadığının aksine yaşanmış, yaşanabilir, ve yaşanacak bir hakikat, bir hidayet rehberi olduğunun en büyük delilidir. Esbabı nuzul Kur-an ı Kerimin anlaşılmasında tespit edilen ilkeler çerçvesinde ve onlara uyarak değelendirilmesi bir çok faydalar temin edilecektir.

    ERHAN KELEŞ/10070161 1/B

    YanıtlaSil
  99. KUR’AN VE BAĞLAM
    (1-52)
    İnsana hayat, kainata can veren , onu anlamlı kılan ve kainatı insana okutan Kur’an’ı Kerim’i doğru bir şekilde anlamak gerekir.Kur’an’ın doğru anlaşılması yolundaki adımlardan birisi de esbab-ı nüzuldür. Bu kitapta da esbab-ı nüzul bilgisi bütüncül bir yaklaşımla ele alınmıştır.
    İlk bölümde ise, Kur’an ilimleri dediğimiz ve esbab-ı nüzul ilmini de içerisine alan bu ilmin doğuşu-gelişimi ve esbab-ı nüzul ilmi ele alınmıştır.
    Kur’an’ı Kerim’in nazil olduğu sıralarda Müslümanlar kutsal kitaplarını Hz.Peygamber veya muallimler vasıtasıyla ezberliyorlardı. Hz.Peygamber gelen vahyi tebliğ etmekte , canlı ve hayatla iç içe kişiliğiyle Kur’an’ı Kerim’i hem haliyle hem de kavliyle tefsir etmekteydi.
    Hz.Peygamber ve sahabe döneminde Kur’an ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır. Çünkü nüzul ortamını müşahede edenler , bizzat ilk Muallimin tedrisinden geçenler hala hayattaydılar. Gönderilen mesajı anlayabilmekte , anlayamadıklarını da soracak kimseleri bulabilmekteydiler. Ayrıca Kur’an ile karıştırılabilir endişesi içinde telif hareketine yaklaşmamışlardır.
    İslam Coğrafayası’nın Kuzey Afrika’dan Azerbaycan’a kadar ulaşması , Arap olmayan kavimlerin Müslüman olmaları sonucunda Ulumu’l-Kur’an’ın tedvinine ihtiyaç duyulmuştur. Bu da birinci asrın sonları ile ikinci asrın başlarına denk gelmekteydi.
    Kur’an ilimleri (Ulumu’l-Kur’an); her yönüyle Kur’an-ı Kerim olan,Kur’an’la ilgili veya Kur’an’ın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan Kur’an’ın en doğru biçimde anlaşılamasına yardımcı olmayı gaye edinen bir ilim dalıdır.
    Ulumu’l-Kur’an ve Ulumu’t-Tefsir kavramları birbirleriyle ilişkisi olan ancak aralarında bir takım farklılıklar olan kavramlardır. Tefsir de Kur’an ilimlerinden birisidir. Tefsir daha özel bir alanda ve özel bir gaye ile Kur’an’a yönelir.Kur’an ilimleri ise daha genel bir alandadır ve daha genel bir gayeye sahiptir.
    Ulumu’l-Kur’an kavramı Zerkeşi’ye kadar herbirisi müstakil bir ilim olarak değerlendirilmiştir. Zerkeşi ise Kur an ilimlerini tek bir eserde muhtasar olarak toplayarak bunu ilk gerçekleştiren kişi olmuştur.
    Esbab- nüzul ilmi de Kur an ilimleri içerisinde önemli bir yere sahiptir.
    HİLAL GÜLDÜRMEZ
    10070125 İLAHİYAT 1/B

    YanıtlaSil
  100. 1-52
    Kur’an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an-ı Kerim’dir. Esbab-ı nüzul bilgisi, Kur’an-ı Kerim’in nüzul ortamının aslî bir unsurudur.Kur’an ilimleri kavramının esbab-ı nüzul ilminin, onun bir dalı olarak, açıklanmasına ve daha net bir şekilde tanımlanmasına imkan vermiştir. Sahabe, tabiûn ve tebe-i tâbiîn’den olan müfessirler Kur’an-ı Kerim’i özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir. Hatta, “başlangıçta tefsir ilmi, esbab-ı nüzulü bilmekten ibaretti” denilmiştir.
    Hz. Peygamber ve sahabe Kur’an-ı Kerim’i hem sözleriyle hem e eylemleri ile tefsir etmişlerdi. Yani yaşanan hayata uyarlamışlar, onun ahkamını elle tutulur, gözle görülür bir hale koymuşlardır.
    Mushafların çoğaltılması ile kıraat ilmi ve resmu’l Kur’an ilminin ilk ele alınan ilimler olduğu bilinmektedir. Kur2an2ın lugavi yönden ele alınması ile Ebu’l Esved ed-Duveli’nin Kur’an’a noktalama ile hareke koymasıyla başladı. Böylece İrab’ul Kur’an ilmi neşet etmiş oldu. Ayrıca esbab-ı nüzul, Mekki-Medeni , nasih-mensuh ve garibu’l-Kur’an ilk tedvin edilen, kayda geçirilen Kur’an ilimleridir.
    Ulumu’l-Kur’an kavramının bugünkü araştırmalarımızda kullanıldığı şekilde billurlaşması Zerkeşi sayesinde olmuştur. Zerkeşi’ye göre kur’an ilimleri üç nevidir; tevhid, tezkir, ve ahkam.
    Tevhid; yaradanı ve yaratılanları; isimleri, sıfatları ve fiilleri ile bilmektir.
    Tezkir; Va’d, aid, cennet-cehennem, zahiri ve batıni tasfiyedir.
    Ahkam; Şer’i mükellefiyetler, helal-haramın açıklanması, emirler-nehiyler mendup amellerdir.
    Kur’an ilimleri, Kur’an-ı Kerim’le ilgili ilimlerden ve araştırmalardan oluşur. Dolayısıyla konusu her yönüyle Kur’an-ı Kerim’dir. Amacı ise Kur’an’ın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmaktır.
    Tefsir ilmi ise, Kur’an-ı Kerim’in sözcüklerini, anlamlarını Kuran’la ilgili ilimleri gereğince araştıran ilimdir.
    Esbab-ı nüzul bilgisi sahabeye, müşahede ettikleri ortamda insani yapıp-etmelerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıştır. Bunun anlamı onların Kur’an ilmini, onu hayata tatbik etme usulü ile birlikte öğrenmiş olmalarıdır.
    Esbab-ı nüzul ilmi nakli ilimlerdendir. Dolayısıyla bilgin sahabiler tarafından tabiilere talim yoluyla sözlü olarak aktarılmıştır. Yani yazılı hale gelmeden önce Kur’an-ı Kerim anlama yolunda bilinmesine pek önem verilmiş bir iimdir.
    GÜLŞAH KALEÖZÜ / 10070137

    YanıtlaSil
  101. KUR’AN VE BAĞLAM
    (122-134)
    İslam kültür tarihinde esbab-ı nüzul rivayetleri Kur’an’ın anlaşılma sürecinde izlenen bir yoldur. Ancak bu yolda izlenecek metodlar ilkeleriyle birlikte ortaya konulmamıştır. Tefsir rivayetlerini eserlerinde nakleden pek çok müfessirimiz kendi ilmi yeterliliklerine , takva ve salah ehli oluşlarına rağmen ,zayıf,garip, münker hatta mevzu hadis zikretmişlerdir. Bir müfessirin eserinde böyle bir hadisi zikretmesi o rivayetin sıhhatine delil teşkil etmemelidir. Çünkü önemli olan alim / eser karizmasından ziyade rivayet edilen hadisin isnad ve metnidir. Alim ve eserden bağımsız bir şekilde o rivayetin değerlendirilmesi gerekir.
    Mesela ; Ahmed b. Hanbel “Üç şeyin senedi (bir rivayette , aslı) yoktur. * Tefsir , *Melahim , *Meğazi” demiştir. Burada muhaddis tefsir, melahim ve meğazi kitaplarını kast ederek, hadis imamları ve münekkid alimler tarafından incelenen bu kitaplarda fazla miktarda zayıf ve mevzu rivayet bulunmasından dolayı bu ifadeyi kullanması muhtemeldir. Bununla birlikte bu ifadeden ,sahih bir senede sahip olmayan bir habere itibar edilmemesi; ancak sahih bir sened, sağlam bir metne sahip olan bir habere de itibar edilmesi anlamını çıkarabiliriz.
    Bir başka husus da, müfessirlerimizin kendilerine ulaşan her rivayeti yazıya aktarmaları , kendilerine ulaşan hiçbir rivayetin yok olmasını istememeleridir. Bu alimlerimiz naklettikleri böyle rivayetleri isnadlarıyla birlikte vererek sorumluluktan kurtulacaklarını düşünmüşlerdir. Bu gibi sıkıntılar sebebiyle esbab-ı nüzul rivayetlerinin sıkı bir senet vemetin tenkidinden geçirilmesi gerekir.
    HİLAL GÜLDÜRMEZ
    10070125 İLAHİYAT 1/B

    YanıtlaSil
  102. KUR’AN VE BAĞLAM
    (185-250)
    Esbab-ı nüzul bilgisi mevcut hali ile Kur’an’ın anlaşılmasında bazı sıkıntılara yol açmıştır. Doğru bir şekilde anlaşılması için de yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmuştur. Bu bölümde ise ,esbab-ı nüzule olan ihtiyaç ve bu ilmin yararları üzerinde durulmaktadır. Aynı zamanda esbab-ı nüzule dair yeni bir yaklaşım tarzı anlatılmaktadır.
    Kur’an’ı Kerim’i anlama çabasında esbab-ı nüzulden yararlanmada ihtiyacın sınırlarını belirleyen iki ilke söz konusudur:
    1) Genel İlkeler
    i) Esbab-ı nüzul rivayetlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir.
    ii) Esbab-ı nüzul’u bilmeden de Kur an ı anlamak mümkündür.
    Yani insan, Kur’an ‘ın bir hidayet rehberi olarak kendisine sunduğu mesajın temel ilkelerini genel anlamı ile tanıyıp , kavrayabilir.
    2) Özel İlkeler
    a) Sebeb-i nüzulu bilmenin muktezayı hali bilmek gibi olduğu hallerde esbab-ı nüzul bilinmelidir.
    b) Sebeb-i nüzul bilmemenin Kur’an’daki zahiri nassları, mücmel nasslar konumuna getirme şüphesi durumunda esbab-ı nüzul bilinmelidir.
    c) Kur’an’ın belirlemesi durumunda esbab-ı nüzul bilinmelidir.
    Bu ilkeler çerçevesinde esbab-ı nüzulün değerlendirilmesi,ona olan ihtiyacın tespit edilmesini sağlayacak ve Kur’an’ın anlaşılmasında vaki olacak ihtimalleri,şüpheleri , karışıklığı ortadan kaldıracaktır.
    Başka bir aşamada rivayetlerin hadis usulü açısından tenkide tabi tutulmasıdır. Diğer aşama rivayetleri tasnif etmektir. Esbab-ı nüzul rivayetleri ;
    • Esbab-ı nüzul rivayetleri,
    • Tefsir için olan esbab-ı nüzul rivayetleri , değerlendirmeleri olarak tasnif edilmelidir.
    Tefsir için olan esbab-ı nüzul rivayetlerini incelediğimizde üç grup değerlendirme ile karşılaşırız :
    1) Hz.Peygamber’in yaptığı sebeb-i nüzul değerlendirmeleri
    2) Sahabe ve tabiun’un yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri
    3) Müfessirlerin yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri
    Daha sonra bu yaklaşımı tamamlayan ilkeler; Kur’an’ın bütünlüğünün dkkate alınması ve siyak-sibak’ın göz önünde bulundurulmasıdır.
    Esbab-ı nüzul, Kur an-insan ilişkisinin bir bölümünde oluşmuş insani yapıp-etmelerdir. Dolayısıyla her mekan-zamanda benzeri insani yapıp-etmelerle aynilik gösterir. Aslolan bu tarihi yapıp-etmelerden bugünün insan meselelerine yönelik ilkeleri tespit edebilmektir. Bundan daha önemli olan ise onları amel(eylem) haline dönüştürebilme meselesidir.
    Esbab-ı nüzul bize Kur’an’ın sadece soyut bir düşünce/düşünce biçimi olarak kalmayıp, yaşanmış,yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat , bir hidayet rehberi oılduğunun en büyük göstergesidir.
    HİLAL GÜLDÜRMEZ
    10070125 İLAHİYAT 1/B

    YanıtlaSil
  103. 122-134
    Tefsir rivayetlerini eserlerinde nakleden müfessirlerimizin birçoğu ilmi yeteneklerine, salah ve takva ehli oluşlarına rağmen zayıf, garib, münker ve İsrail birçok hadis rivayet etmişlerdir. O halde alimlerimizin bir tefsir haberini eserinde nakletmiş olmaları, o rivayetin “sıhhat”ine delil teşkil etmemelidir.
    Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbab-ı nüzul rivayetlerinin, hadis tenkitçilerinin rivayetlerin tenkidinde kullandıkları senet ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün zarurettir. Böylece tefsir kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve Kur’an-ı Kerim’deki bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler, onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle uğraşmaktan kurtulmuş olacaklardır.
    GÜLŞAH KALEÖZÜ / 10070137

    YanıtlaSil
  104. 185-250
    Esbab-ı nuzul ilmi Kur'an'ın açıklanmasına,yorumlanmasına ve ayetlerin sebebini en güzel şekilde bildirmesine rağmen elbette bazı sıkıntılarada sebep olmuştur.Esbab-ı nuzulu bilmedende Kur'an'ı anlamak mümkündür.Fakat birçok alim esbab-ı nuzul un bilinmesi gerektiğinin üzerinde çokça durmuşlardır.Ama Kur'an'ı Kerim'i bir bütün olarak incelediğimizde Allah'ın bizden istekleri emir ve yasakları kur'an'da her insanın anlayabileceği şekildedir.Çünkü ancak insan Kur'an'ın ana vurgusu olan bütünlük ilkesine yaklaştığında Kur'an'ı daha iyi anlayıp kavrayabilir.Burdan şunuda çıkartabiliriz ki:Kur'an'ın bütünlüğünü kavrayarak siyak sibak çerçevesinde ele alınması Kur'an'ı araştıran yada anlamak isteyen kişilerin seçeceği en sağlıklı yoldur.
    Esbab-ı nuzulden Kur'an-ı daha iyi anlamamıza o dönemin sosyal şartları,fikri şartları,siyası şartları ve bunlarla daha sayabileceğimiz birçok şartlar belirler.İşte bu yüzdende her alim farklı düşündüğü için ortaya çok sayıda re'y çıkmıştır.çünkü her bir alim Kur'an'ın farklı yönü üzerinde durmuştur.Bunun sebebide yaşadığı dönemin neye ihtiyacı varsa o doğrultuda yazmaktır.Böyle farklı görüşlerin çoğalması rivayetlerin artması ,kimin söylediğinin belli olmaması üzerine hadis ilmi devreye girmiştir.Çünkü rivayetlerdeki uydurma haberlerin olması esbab-ı nuzuluda etkilemiştir.Bu yüzden hadis usulünün kriterleri dikkatlice uygulandığı zaman isnatlı bir haberle ,uydurma olan bir haberi ayırmak kolay olmuştur.
    Aynı zamanda Kur’an geçmişten günümüze kadar hiçbir şekilde değişmeyen hükümleri aynen devam eden ve herkes için geçerli olan bir kitap olduğu için Onu inceleyen ve yorum yapan bütün müfessirler görüş farklılığı sebebiyle farklı yorumlar yapmışlardır.fakat bu yorumlar birbirinden tamamen bağımsız değildir.çünkü bir ayet ya da bir süre hakkında inen esbab-ı nuzul bellidir.bu durumda çok fazla farklılık olmaz yani yorumlar birbirini tedahül eder.Bunun sebebi de hepsi aynı gayeye yönelmişlerdir.
    TUĞBA KARTAL 10070153 İLAHİYAT 1-B

    YanıtlaSil
  105. 1-52
    Kur’an’ı kerim ayetlerinin ne için indiğini hangi olay üzerine indiğini sadece sebeb-i nuzul ilmiyle anlayabiliriz.Bunuda en iyi bilen ve yapan kişiler çekirdek dönemde yaşayanlar olmuştur. Çünkü o ortamı en çok bilenler ve ayetlerin hangi olay üzerine indiğini bilen Hz.Peygamber sahabiler kısmende olsa tabilerdir.Tabiilerin kısmen olmasının sebebi esbab-ı nuzul ilmi nakli ilimdir.Bu yüzdende sahabiler sebeb-i nuzulu tabilere öğretim yoluyla sözlü olarak aktarmışlardır..bu tabiiler dönemindeki esbab-ı nuzul ilminin önemi olmadığını göstermiyor tam aksine nasıl sahabiler döneminde son derece önem verilmişse bu dönemdeki ehemmiyet de aynısıdır.bu sebeb-i nuzul sahabilere inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneği kazandırmıştır.TUĞBA KARTAL İLAHİYAT 1-B

    YanıtlaSil
  106. 185-250
    Esbab-ı nüzule olan ihtiyacın belirleyen ilkeler genel ve özel olarak ikiye ayrılır:
    Genel İlkeler;
    1-Esbab-ı nüzul rivayetlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir.
    2-Esbab-ı nüzul bilmeden de Kur’an-ı Kerim’i anlamak mümkündür. Genel olarak hükümler ve kurallar anlaşılabilir.
    Özel İlkeler;
    1-Sebeb-i nüzulü bilmenin muktezay-ı hali olduğu hallerde
    2-Sebeb-i nüzulü bilmemenin Kur’an’ın zahir nasslarını mücmel nasslar haline getirme şüphesi ve güçlüğü bulunduğu hallerde.
    3-Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzule olan ilk ihtiyacı Kur’an belirlemelidir.
    Esbab-ı nüzul rivayetlerini iki grup halinde inceliyoruz. Bunlar:
    Esbab-ı nüzul rivayetleri ve tefsir için esbab-ı nüzul rivayetleridir.
    Her ne kadar ayetlerin gerçek nüzul sebebi olan hadiselerden dolayı meydana gelmiş olsa da Kur’an sadece belli bir zamanda belli kişilere inmiş değildir. Hala geçerlidir ve hem ayetlerle hem de sebeb-i nüzullerle günümüze ışık tutabiliriz.
    Kur'an'ın her ayetinin birbiriyle bütünlük içerdiği göz önünde bulundurulmalı,özellikle de ayetler arasındaki bağlamı(siyak-sibak) dikkate alınmalıdır.
    GÜLŞAH KALEÖZÜ / 10070137

    YanıtlaSil
  107. 1-52
    - Kuran ilimleri , konusu her yönüyle Kuran-ı Kerim olan ,Kuran’la ilgili veya Kuran’ın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan, Kuran’ın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı amaçlayan bir bilgi alanıdır.
    - Esbab-ı Nuzül ise, Ayetlerin inmesine sebep olan olay,soru demektir yani Kuran’ın indiği ortama işaret eder.
    - Esbab-ı Nuzülü bilmek, Kuran’ı en iyi şekilde anlamakla orantılıdır. Esbab-ı Nuzül bize Kuran’ın soyut olmadığını yaşanmış ve yaşanabilir olduğunu en iyi şekilde ifade eder. Çünkü, nuzüle şahit olan ashab, peygamberin eğitim halkasından insanlardır ve aralarında gerçekleşen iletişim nuzül ortamını kapsamaktadır.
    - Yani Kuran salt bilgiden ibaret değildir. Pratiğe geçebirliği Esbab-ı Nuzül ile açıkça ifade edilmiştir.
    - Sahabe de Esbab-ı Nuzüle oldukça önem vermiştir.

    Talip SERT 1/B 10070217

    122-134

    - Esbab-ı Nuzülü inceleyen alimler metodik olarak incelemeyi yeteri kadar yapamamışlardır.
    - Hadis usulünün metin ve isnad tenkidi kaideleri aynı titizlikle Esbab-ı Nuzülle ilgili gelen rivayetlerde de uygulanmalıdır.
    - Esbab-ı Nuzül ilmi nakil yoluyla gelişen bir ilimdir. Bu nedenle tefsir kitaplarındaki yanlış , isnadsız ya da uydurma bilgiler titizlikle temizlenmeli, Esbab-ı Nuzül rivayetlerinin sağlam bir şekilde günümüz insanına ulaştırılması sağlanmalıdır.
    - Böylece, Kuran’ı Kerim’deki bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler, onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan kurtulmuş olacaklardır.

    Talip SERT 1-B 10070217

    185-250

    - Nuzül asrının sosyal , fikri , iktisadi , siyasi şartları ve nuzül ortamının insanlarını, ashabı incelemek Kuran’a anlama yolunda yol kat etmemizde bize yardımcı olacaktır.
    - Esbab-ı Nuzül rivayetlerinin titizlikle yeniden değerlendirilmesi, kaynaklarımızdaki asılsız rivayetlerin temizlenmesi de bizlere fayda sağlayacaktır.
    - Esbab-ı Nuzül rivayetlerinin hadis usülünün kriterleriyle de tenkidi sağlanmalıdır.
    - Hadis usulü kriterlerini uygulamadan sonra izlenecek adım bu rivayetleri tasnif etmek olmalıdır.
    - Bütün bunlar yapılırken Kuran-ı Kerim’in bütünlüğüne dikkat edilmeli, siyak-sibak ilişkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
    Talip SERT 1-B 10070119

    YanıtlaSil
  108. YASEMİN DEMİR 10070156 1 B
    ESBAB I NÜZUL KUR AN I KERİN İN SOYUT BİR DÜŞÜNCE VEYA DÜŞÜNCE BİÇİMİ OLARAK KALMADIĞININ AKSİNE YAŞANMIŞL YAŞANABİLİR VE YAŞAYACAK BİR HAKİKAT BİR HİDAYET REHBERİ OLDUGUNUN EN BÜYÜK DELİLİDİR.
    ESBAB I NÜZUL KUR AN I KERİM İN ANLAŞILMASINDA TESPİT EDİLEN İLKELER ÇERÇEVESİNDE VE ONLARA UYARAK DEGERLENDİRİLMESİ BİRÇOK FAYDALAR TEMİN EDECEKTİR.
    1.)KUR AN I KERİM İN ANLAŞILMASINDA İNSANIN BAKIŞ UFKUNA HENÜZ GİRMEMİŞ İNSANIN DİKKATİNE HENÜZ AÇILMAMIŞ SINIRSIZ SAYIDA OLGU GÖZ ÖNÜNDE TUTULACAKTIR.
    2.)KONULU TEFSİR ÇALIŞMALARINDA ESBAB I NÜZULÜN NÜZUL ORTAMININ VE ŞARTLARINI AKSETTİREN YÖNÜNDEN SGLIKLI BİR ŞEKİLDE İSTİFADE OLUNACAKTIR.
    3.)ESBAB I NÜZUL BİLGİSİ İLE OLUŞAN NEDENSEL HALKLARI NÜZUL ASRINA DOGRU İZLEME İMKANI DOGACAKTIR.BUNDAN DA İNSANI DAVRANIŞLARIN TARİHİ TESPİT ETMEDE YAZMADA YARARLANILABİLECEK.
    4.)MÜFESSİR ÜZERİNE YAPILAN MONOGRAFİK ÇALIŞMALARLA ESBAB I NÜZULLA İLGİLİ ZİKR EDİLEN İLKELERİN UYGULANMASI ÇOK İSABETLİ OLACAKTIR.BİR KERE MÜFESSİRİN ESBAB I NÜZUL ALANINDAKİ İLKELERİNİ ORTAYA KOYMAK MÜMKÜND OLACAKTIR.BU DA KUR AN I KERIM İ ANLASILMASI SÜRECİNDE BU MALZEMENİN NASIL DEGERLENDİRİLDİGİNİ TESPİT ETME İMKANI VERECEKTİR.

    YanıtlaSil
  109. EK 1
    Kuran ı Kerim insanın hayat kaynağı olduğundan Onun anlaşılması için çabalar sarf ederiz. Bu anlaşılmada şüphesiz okumak ve araştırmakla olur. Nitekim ilk emir oku Rabbinin adıyla oku şeklindedir. Bedir savaşında esirler on Müslümana okuma yazma öğretmesi karşılığı serbest bırakılmışlar efendimiz Medine ye vardığında ilk olarak mescid yaptırmıştır. İlim bir bütün olması dolayısıyla biz insanlar hem her daim öğrenme hem de uygulama durumundayız. İlim öğrenmede kadın erkek büyük küçük ayrımı yoktur. İlimin eksikliği mümine zarardır. İlmi doğru öğrenmek doru yöntemler izlemekten geçer Kuran ı anlamak için sahabeler Kuran ilimlerinin telifine olayların bizzat merkezinde olduklarından gerek duymamışlar ve belki karışır mülahazasıyla yanaşmamışlardır. Kuran ilimleri Kuranın anlaşılması açıklanması demektir. Arap Dil özellikleri ve yaşanan hadiselerden oluşmaktadır. Bu bilgiler sahabe döneminden sonra rivayet yoluyla aktarılmıştır. Kuran ilimlerini ilk kez Zerkeşi tek eser halinde toplamıştır. Kuran ilimleri üç çeşittir:
    Tevhid; halık ve mahluku bilmek
    Tezkir;cennet cehennem zahiri ve batini tasfiyedir.
    Ahkam;şer’i sorumluluklardır.
    Tefsir ilimlerine baktığımızda kaynağımız Kuranı Kerim dir. Çünkü tefsir Kuran ı tanımak manalarını anlatmak ve hükümler çıkarmaya bakar. Ulumul Kuran bilinmeli ki tefsir ilimleri de bilinsin. Bir yiyeceğin tadı en iyi onu tadmakla anlaşılır. Sahabilerde Ebabı Nuzul ilmini Kuranı anlamakla eş görmüşlerdir.esbabı nüzul sahabeye olay sebep arası bağlam yeteneğini kazandırmıştır, nakli bir limdir. Esbabı nüzule her sahabinin tam olarak şahit olması imkansızdır. Tedvin dönemi başlaması ile ilk yazılan ilimlerden biridir. Dıhlevi Kuran ilimlerinin en zorlarının birisi olduğunu söylemiştir.
    Halime sarıtürk ilahiyat 1 B 100700212

    YanıtlaSil
  110. EK 2
    Sebebi nüzullere metodik açıdan bakalım:
    İnsanların esbabı nüzul ilminden en faydalı şekilde yararlanması için metodik yöntemler izlenmelidir. Müfessirlerimiz bu ilme çok önem vermişlerdir. Efendimiz zamanıında bizzat kendisi tefsir yapıyprdu. Sahabenin tefsiri ise peygamberin tefsiri ve içtihadlarını yorumlanmasıyladır. Fetihlerin artmasıyla artan anlaşılma ihtiyacının artması sonucu sahabeler öncesinde uzak durdukları Kuran ı tefsir işine bizzat başlamak durumunda kalmışlardır. Arap Diline gramer ve kültürüne sahipnuzule şahit olmuş peygamberle yaşamış ve onun mantığını bilen sahabilerden sonra ise ilimlerden beslenen tabiiler gelmektedir. İlk zamanlar rivayet azdı fakat sonra çoğaldı. Ancak buna sağlam olmayan rivayetler ve şahsi görüşler de dahil olmaya başladı. U yüzden tefsir rivayetlerinde de tenkitler başlamıştır. Senedi olmada rivayet edilen bir haber kabul görmez. Senedi sahih olan habere de mutlaka itibar edilmelidir. İlmi yeterliliğe de sahip müfessirlerimiz dahi zayıf, garip münker ve israili hadisler nakledebilmişlerdir. Bu yüzden bir rivayetin delili alimlerin onu kullanmış olması olamaz. Bunu bazen alim kendisi: kitabımdan amaç delili ortaya koymak değildir. Şeklinde bildirmekte. Müfessirlerimizin böyle yapmalarını altında sahip oldukları bilgileri kaybetme endişesi vardır. Bu yüzden bütün rivayetleri toplamışlar. Ama insanları bunları kabul etmekle sorumlu tutmamışlardır. Bu işi sadece müfessirler değil muhaddisler ve tarihçiler de yapmışlardır. Tefsir kitabındaki rivayetlerin sıkı bir tenkitten geçirilmesi mecburidir. Bu insanın Kuran la hayatını doğru anlamlandırmasına yardımcı olacaktır.
    Halime SARITÜRK İlahiyat 1 B 10070212

    YanıtlaSil
  111. EK 3
    Kuran ı anlamada sebebi nüzul çok önemlidir.kullanılması ilkelerle olsun ki doğru kullanılsın. Aksi takdirde ciddi sorunlar çıkabilir. Bu ilkelerin genel ve özel olarak 2 ye ayırısrak genel olan da ilk olarak sebebi nüzulün tamamını anlamanın mümkün olamayacağı kabullenilmelidir. Tamamına hakim olamamak Kuranı anlamamk anlamına gelmez. Sonuç olarak Kuranı Kerimin tamamı elimizde mevcuttur. Özel ilklere baktığımızda kelamın anlaşılması sorunu vardır. Tek kelime çok manaya gelebilir. Soru edatı gibi. Böyle durumlarda kast edilmek istenen mananın anlaşılması muktezayı hal bilgisine bağlıdır. Kuranı zahir nasslarını mücmel nasslar haline getirme sorunu vardır. Kuranın anlaşılmasında sebebi nüzule duyulan ihtiyacı Kuran belirlemelidir. Sebebi nüzul ilimleri genel olarak hadis usulü kriterlerince eleştilirilmeye tutulması gereklidir. Tenkid sened metin bütünlüğü içerisinde yapılmalıdır. Kuranı kerimi anlaşılması meselesinde sebebi nüzul rivayetini ve tefsir için yapılmış sebebi nüzulü ayırt etmek çok önemlidir. Kuran ın bütünlüğüne dikkat edilmelidir. Kuran salt parçalarına indirgenmemeli birleşik bir bütün olarak kavranmalıdır. Kuran insanı kurtuluşunu esas almaktadır. Bu ise Kuran a bir bütün olarak bakıldığında kendisi daha iyi gösterir. Siyag sibak göz önünde bulundurulmalıdır.
    Halime SARITÜRK İLAHİYAT 1B 100700212

    YanıtlaSil
  112. 185-250 ARASI
    Sebeb –i nüzulün bilinmemesi kur’andan bir şey anlaşılamayacağı manasına gelmez.tabiki sebeb-i nüzulü bilmek Kur’an’ın doğru anlaşılmasında büyük bir yardımcıdır.
    Esbab-ı nüzulu ele alırken iyice incelemeli ve araştırmalıyız.
    Esbabı nüzul değerlendirmesinde kur’an’ın bütünlüğünü göz önünde bulundurmalıyız. Çünkü insan kur’an’a bütün olarak yaklaştığı zaman kur’an’ı anlayabilir ve kavrayabilir.
    Siyak ve sibak çerçevesinde ele almamız gerekir.
    .Kurandaki bu siyak ve sibakı görmeye yardımcı unsurlardan bir taneside esbabı nüzul bilgisidir.
    Ezeli ilme dayalı olarak indirilmniş ve ayetleride ona göre düzenlenmiş bir kitabın herşeyden önce bütünlük arzeden bir iç yapıya sahip olması gayet doğaldır. Kur’an’ın insanlara hidayet rehberi olmasının anlamı onunla beraber yaşamak veya onu anlamak isteyen insanı yaşadığı dönemin olayları içinde yüzerken Kur’an’ın o anda iniyormuş gibi olduğunu görmeye yöneltmiştir.
    AYŞEGÜL KAYMAZ 10070158 1/B

    YanıtlaSil
  113. 1-52
    **Kur’an ilimlerinin kaynağı bizzat Kur’an-ı Kerim’dir.Çünkü Kur’an-ı Kerim kendisi üzerinde düşünülmesini, anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen, neticede yaşanılır kılınmasına muhataplarını teşvik eden vahiy mahsulü bir kitaptır.
    **Hz. Peygamber ve sahabiler Kur’an-ı Kerim’i hem sözzleriyle hem de eylemleriyle tefsir etmişlerdi. Yani yaşayan hayat uyarlamışlar, onun ahkamını elle tutulur, gözle görülür bir hale koymuşlardır.
    **Ulumu’l Kur’an kavramı bugünkü araştırmalarımızda kullanıldığı şekilde Zerkeşi sayesinde H. 8. Asırda vuku bulmuştur.
    **Kur’an ilimleri, konusu her yönüyle Kur’an-ı Kerim olan, Kur’an la ilgili veye Kur’an ın içerdiği ilim ve araştırmalardan oluşan, Kur’an ın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır.
    **Kur’an ilimleri, Kur’an-ı Kerim le ilgili ilimlerde ve aaraştırmalardan oluşur.Dolayısıyla konusu her yönüyle Kur’an –ı Kerim dir. Tefsir ilmi ise kur’an ı Kerim in sözcüklerini, anlamlarını Kur’an la ilgili ilimler gereğince araştıran ilimdir.
    **Esbab-ı nüzul bilgisi sahabeye müşahede ettikleri ortamda insanıi yapıp etmelerin sonucunda inen ayet ve o ayetle gelen hükümlerin sebeplere bağlanması yeteneğini kazandırmıştır.
    **Sahabiler Kur’an ilmini, onu hayat geçirerk öğrenmişlerdir.
    **Esbab-ı nüzul sahabe için önemli bir bilgi olarak görülmüş ve Kur’an-ı Kerim i anlamayı bu bilgiye sahip olmakla eşdeğer görmüşlerdir.
    **Esbab-ı nüzul ilmi nakli ilimlerdendir.Bilgin sahabiler tarafından tabiilere öğretim yoluyla sözlü olarak aktarılmıştır.
    **Kur’an-ı Kerim yazılı hale getirilmeden önce O’nun anlaşılmasına büyük önem verilmiştir

    122-134
    **Hz. Peygamber döneminde O’nun tefsir izahları ile yetiniliyordu. Ancak fetihlerin çoğalması ve İslam devletinin sınırları büyüdükçe sahabe de tefsir işine yönelmiştir.
    **Alimler tefsir ilminde sonradan çıkan rivayetlerin sıhhatli bir şekilde nakledilip edilmediği hususu üzerinde durmuşlardır.
    **Sonradan ortaya çıkan rivayetlere eserlerde yer verilip veriilmesi konusunda da farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bazı alimler kendileri dahi sıhhatine inanmmadığı rivayetlere eserlerinde yer vermişlerdir. Taberi kitabının önsözünde bu konuya ‘’bu haberler bizim tarafımızdan icat olunmadı.Ancak ve ancak bazı raviler tarafında bize ulaştırıldı.Şüphesiz biz de bize ulaştırıldığı şekilde onları takdim eetmekteyiz.’’ diyerek açıklık getirmiştir.
    **Alimlerimizin tefsir haberlerini eserlerinde rivayet etmiş olmaları tefsir naklinin sıhhatli olacağını göstermemektedir.Bu yüzden tefsir ve esbab-ı nüzul rivayetlerinin senet ve metin tenkidinden geçirilerek, bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimselerin esasi olmayan haberlerle meşgul olmaktan kurtarılmaları sağlanmalıdır.

    Merve TAPAN 1-B 10070227

    YanıtlaSil
  114. 185-250
    **Esbab-ı nüzule duyulan ihtiyaca şu ilkelerle sınırlama getirilebilir; esbab-ı nüzul rivayetleri sahih olanların ve olmaayanların tamamını bir araya getirrmek ve Kur’an ı Kerim i yorumlamada, anlamada pek mümkün görülmemektedir. Esbab-ı nüzulü bilmeden de Kur’an-ı Kerim i anlamak mümkündür.
    **Kur’an-ı Kerim in anlaşılmasında esbab-ı nüzul rivayyetlerini değerlendirirken sened-metin bütünlüğü içerisinde tenkid yapılmalıdır.
    **Esbab-ı nüzul rivayetleri ayet ve ayetlerin gerçek nüzul sebebi olan kıssaları, nüzul asrında ve nüzul ortamında meydana gelmiş hadiseleri kapsarlar. Tefsir için yapılan esbab-ı nüzul rivayetleri, Kur’an-ı Kerim in anlaşılması için yapılmış nüzul sebebi değerlendirmeleridir.
    **Bütün olarak Kur’an-ı Kerim kavramına göre Kur’an yalnızca kelime, Kur’ani cümle, ayet, sure gibi parçaların toplamına indirgenmek yerine birleşik bir bütün olarak algılanmalıdır.
    **Kur’an daki siyak-sibakı görebilmek için esbab-ı nüzul bilgisine ihtiyaç vardır.
    **Kur’an ı Kerim’in hemen hemen her suresinde mutlaka ya insan ve insan toplulukları ya da onlarla ilgili olaylar ve olgular anlatılır. Dolayısıyla Kur’an, tarih ve tarihilliği geçmiş yaşanılan zamanı ve geleceğiile bir bütün halinde insanın faaliyet sahası olarakgörmektedir.
    **Sonuç olarak esbab-ı nüzul, Kur’an-ı Kerim’in soyut bir düşünce veya düşünce biçimi olarak kalmadığının, aksine, yaşanmış, yaşanabilir ve yaşanacak bir hakikat, bir hidayet rehberi olduğunun en büyük delilidir.

    Merve TAPAN 1-B 10070227

    YanıtlaSil
  115. (1-52)
    • KURANI KERİM ilimlerinin kaynağı bizzat kuranı kerimdir.Çünkü kuranı kerim kendisi üzerinde düşünülmesini anlaşılmasını açıkalanmasını isteyen sonuçta yaşanıdır olmasını teşvik eden vahiy mahsulu kitabtır.
    • Esbab-ı nüzul, Kur'an'ın anlaşılmasında gerekli bir bigidir.Sahabe,tabiun ve tebe-i tabiinden müfessirler Kur'an'ı özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir.
    • Zerkeşi ile birlikte Kur'an ilimleri daha kapsamlı bir terim olarak kullanılmaya başlanmış, tefsir ilimleri ise müfessirin Kur'an tefsirine yöneldiğinde bilmesi gereken ilimleri ifade etmeye başlamıştır.
    • Hz.Peygamber s.as döneminde ashab kuran ilimlerinin telifine gerek duyulmamıştır.Çünkü nuzulu görenler muallimler ayaktaydı.Mesajı anlayabilmekte anlayamadıklarını da sorabilecek durumda idiler.
    • Esbab-ı nüzülün te'lifi hareketleriyse İslam coğrafyasının büyümesiyle başladı.Önceleri ilim rivayet yoluyla aktırılıyordu
    (122-134)
    • Bu bölümde esbab-ı nüzul rivayetlerini tarihi süreç içerisinde metodik açıdan bir degerlendirme yapılmış,esbab-ı nüzul rivayetlerinin Kur'an'ı anlamak yolunda hangi ilkelerle ele alınıp degerlendirildigi açıklanmaya çalışılmıştır.
    • İlk dönemdeki esbabı nüzul rivayetlerinin azlığına rağmen daha sonraki dönemlerde esbabı nüzul rivayetlerinin sayısı hayli artmıştır.
    • Tefsir rivayetlerimizi nakleden bilginlerimiz ne kadar ilim ve takva sahibi olsalarda zayıf,münker,garip gibi hadisleri de nakletmişlerdir.
    (185-250)

    • Esbab-ı nüzul geleneksel bir yaklaşımla ele alındığında Kur'an'ı anlamada bazı olumsuz sonuçlar ortaya çıkmaktadır.Bu nedenle Kur'an'ın anlaşılmasında bu ılme nasıl yaklaşılması gerektigi ve bu ılmın sınırlarının belırlenmesı gerekmektedir.Bu sınırların belirlenmesi için eserde genel ve özel ilkeler zikredilmiştir
    • Sebebi nüzul rivayetlerini tasnif ederken iki açıdan değerlendirmeliyiz;sebebi nüzul rivayeti ve tefsir için yapılan sebebi nüzul rivayeti.
    • Esbabı nüzul değerlendirmesinde kur’an’ın bütünlüğünü göz önünde bulundurmalıyız. Çünkü insan kur’an’a bütün olarak yaklaştığı zaman kur’an’ı anlayabilir ve kavrayabilir.
    • Esbab- ı nüzul Kur’an’ın inmesine tek sebeptir o olmadan Kur’an anlaşılmaz diyemesek de titiz bir sened-metin tenkidi, doğru bir tasnif ve incelemeyle bu ilim Kur’an’ı anlamaya çalışırken hepimize faydalı olacaktır.
    • Bütün olarak kuranı kerim;
    Kur ani cümleler ile oluşan bütünlük, tarihi bütünlük, siyak sibak bütünlüğü, kuran cümleler ve sureler arasındaki bütünlük, surelerin dâhili bütünlüğü, teşri bütünlüğüdür
    RABİA KOÇAK İLAHİYAT 1-B

    YanıtlaSil
  116. KUR’AN VE BAĞLAM
    (1-52)
    # Esbab-ı nüzul’ü bilmek Kur’an- ı Kerim’in anlasılması için oldukça önemlidir. Çünkü ayetleri bu çerçevede anlamak daha kolay olacaktır.
    # Emin el-Huli’nin de dediği gibi sebeb-i nüzul hükmünü hemen koymamak, ondan önce çeşitli araştırmalar yapmak gerekir.Yani bir ayeti okuduğumuz zaman ‘ayetin sebeb-i nüzulü şu olaydır’ diyemeyiz.
    # Sebeb-i nüzulleri anlamak için de diğer Kur’an ilimlerini de bilmek gerekir.
    #Sahabiler suffede yıllarını bu ilimleri öğrenmekle geçirmiş ve sebeb-i nüzulleri bu şekilde öğrenmiş, Kur’an-ı Kerim’i bu şekilde anlamışlardır.
    # Bu nedenle tedvin döneminin başlarında alimler, Kur’an ilimlerine ve bu ilimlerin terimlerine önem vermiş, konuyla ilgili eserler yazmışlardır.
    #Kur’an ilimleri ‘özel bilgi alanı’ olarak gelişmiş, her ilimle ilgili belirli şairler yetişmiştir.
    # Kur’an ilimlerinin birbiriyle alakasından dolayı bunları tek başlık altında toplama ihtiyacı doğmuştur. Bunu ilk defa Zerkeşi gerçekleştirmiş ve “Ulumu’l-Kur’an” başlığıyla toplamıştır.
    #Alimler Ulumu’l-Kur’an teriminin doğuşunu, kullanılışını araştırmışlar ve hepsi bu ilimleri çeşitli sınıflara ayırmışlardır. Kimine göre Kur’an ilimleri üç başlıkta toplanır, kimine göre otuz başlıkta, kimine göre de Kur’an’ın harfleri sayısınca Kur’an ilmi vardır.
    # Sahabe esbab/ı nüzul ilmini önemsemiş, bu ilmi bileni Kur’an’ı bilen ve anlayan saymışlardır. Ancak bu ilmi öğrenmek de çok kolay değildi, herkes bilemezdi.
    # Sahabe bu ilmi çok önemsediğinden yazıya geçmeden Tabiun’a sözlü olarak ulaştırmışlardır.

    (122-134)
    #Hz.Peygamber döneminde O’nun tefsir ve açıklamalarıyla yetinilmiştir. Sahabe döneminde de bu açıklamalar nakledilmiş, yine onlarla yetinilmiş ve sahabe Kur’an’ı tefsire pek yönelmemiştir.
    # Fetihler ve kültür çeşitliliği artınca bu ihtiyaç giderek artmış ve tefsire yönelmeler başlamıştır.
    #Bu gelişmelerden sonra Arapça gramerine ve Kur’an-ı Kerim’e hakim olan sahabiler bu ihtiyacı gidermeye başladı ve onlardan sonra gelen alimler de onları izledi.
    #Ancak bu tefsir rivayetlerinin çoğu, sıhhati olmadığı için alimler tarafından epey tenkide uğramıştır.
    (FATMA GÜRASLAN 10070131 1-B)

    YanıtlaSil
  117. KUR’AN VE BAĞLAM
    (185-270)
    # Kur’an’ı anlamada Esbab-ı nüzul bilgisinin büyük rolü vardır. Çünkü esbab-ı nüzulle ayetin anlamı, iniş sebebi ve iniş maksadı bilinmekte böylece Kur’an daha iyi anlaşılmaktadır.
    #Kur’an’ı anlamak için nüzul asrının sosyal şartları, fikri şartları, iktisadi şartları ve o dönemin insanını bilmek Esbab-ı Nüzul’ü daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.
    #Esbab-ı nüzul den yararlanma ihtiyacını sınırlayan bazı etkenler vardır.
    #Esbab-ı Nüzul rivayetlerinin tamamını bilmek mümkün değildir.
    #Esbab-ı Nüzul’ü bilmeden de Kur’an- Kerim’i anlamak mümkündür.
    #Sebeb-i Nüzul’ü bilmek durumun gereğini bilmek gibidir.
    #Sebeb-i Nüzul’ü bilmemenin Kur’an’ın zahir nasslarını mücmel nasslar konumuna getirme şüphesi ve güçlüğünün olmasıdır.
    #Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul’e ihtiyacı ilk planda Kur’an belirlemektedir.
    #Esbab-ı nüzul’de önemli olan Kur’an’ı anlamk için belli ilkeler çerçevesinde bilmek ve hataya düşmeden kullanmaktır.
    #Hadis usulü ilmi, esbab-ı nüzul rivayetlerinin tenkidinin sened-metin bütünlüğü içerisinde yapılmasını gerektirir. Çünkü hem sened hem metin bu ilmin bütün meselelerini ilgilendirmekte ve önemli bir parçasını oluşturmaktadır.
    #Esbab-ı nüzul rivayetleri iki gruba ayrılmaktadır. Birinci gruptaki rivayetler; ayetlerin nüzul sebebi olan olayları ve durumu anlatmaktadır. Bunda sahabinin re’y ve ictihadı yoktur. İkinci grup rivayetler ise Kur’an’ın anlaşılması amacıyla yapılmış nüzul sebebi değerlendirmelerdir. Bunlarda Hz.Peygamber’in nüzul değerlendirmeleri, sahabe, tabiun ve müfessirlerin nüzul değerlendirmeleri de söz konusudur.
    #Kur’an bir bütündür. O’nu bütün olarak anlamalıyız. Esbab-ı nüzul de bu bütünlük içinde ele alınmalıdır.Tıpkı tefsir ilmindeki gibi esbab-ı nüzulde de Kur’an’ın bütünlüğünü göz ardı etmek anlamlandırma hatasına sebebiyet verir. İşte bu tür hatalara mahal vermemek için esbab-ı nüzulü Kur’an’ın bütünlüğüyle öğrenmeli.
    #Yine esbab-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken ayetlerin siyak-sibak ı çok önemlidir ve göz ardı edilmemelidir…
    #Tarihicilik de önemli bir husustur. Çünkü insan tarihidir ve Kur’an da tarihidir. Dolayısıyla sebeb-i nüzul rivayetlerini değerlendirirken bunları göz önünde bulundurmamak eksiklik olacaktır….
    (FATMA GÜRASLAN 10070131 1-B)

    YanıtlaSil
  118. KUR’AN VE BAĞLAM
    1-52
    İnsan hayatına yön vermek, anlam vermek için var olan Kur’an’ı kerim’i anlama çabasında esbab-ı nüzulün teorik temellerini bilmek ve onun ilkelerine uymak gerekmektedir. O zaman nüzul ortamını tanımış ve o döneme tarihi açıdan bakıp, nüzul ortamına getireceğimiz açıklamalarla bu insanı varlık alanına ait yapıp etmeleri günümüze taşıyıp anlamlandırabiliriz.
    Bu bakış açısı çok sayıdaki benzerinden biri olarak vahiy kültürünün tarihi gelişimini oluşturan bir parça olacaktır. Esbab-ı nüzul, Kur'an'ın anlaşılmasında gerekli bir bilgidir. Sahabe, tabiun ve tebe-i tabiinden müfessirler Kur'an'ı özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir. Esbab-ı nüzul hakkında tek kaynak sahabedir. Çünkü onlar nüzul ortamının içinde yaşadıklarından hadiselerin zuhur sebeplerini görebilmişlerdir.

    122-134
    Esbab-ı nüzul ilmini inceleyen alimlerimiz ‘metodik’ yön üzerinde ayrıntılı olarak durmamışlardır. Halbuki esbab-ı nüzul ilminin ve genel olarak kur’an ilimlerinin taliplerine en yararlı bir şekilde takdim edilmesi ancak metodik yönlerinin ayrıntılı tartışılmasıyla sağlanabilir. Metodik açıdan demekle de bu sözcüğün sözlük anlamını murad ediyoruz.
    Tefsir tarihi incelendiğinde müfessirlerin esbab-ı nüzule tedvin çağından bu yana çok önem verdikleri görülmektedir.
    Hz. Peygamber döneminde onun tefsir izahları ile yetiniliyordu. Sahebenin tefsirinin ana karakteristiği ise Hz Peygamberin tefsirini nakilden ve ictihatlarıyla yaptıkları yorumlardan ibaretti. Ancak Kur’anı kerimin anlaşılma ihtiyacı ve zarureti fetihlerle birlikte artınca sahabe kur’an tefsiri işine yöneldiler.
    ÜMMÜGÜLSÜM GÜMÜŞ 10070127 1/B İLAHİYAT

    YanıtlaSil
  119. 185-250
    *Esbab-ı nüzul ilmi Kur'an'ın anlaşılmasında bilinmesi zorunlu ilimlerin başında gelir. Zerkeşi, ibnu dakiki’l-iyd, Ebu’l-feth el-kuşeyri ve suyuti esbab-ı nüzul bilgisini k. Kerimin anlaşılmasında ‘güvenli bir yol’ olarak tanımlamışlardır.
    *Esbab-ı nüzul rivayatlerinin tamamını ihata etmek mümkün değildir. Subhi Salih’in de ifade ettiği gibi bütün riveyetleri toplayıp bunları senet-metin tenkitine tabi tutmak ciltler dolusu kıtap demektir.
    *Kur’an’ı kerimi okuyan veya dinleyen kimse ayet ve ayetlerdeki manayı yakalamak için arayışa giriyorsa o zaman sebeb-i nüzule ihtiyaç var demektir.Örnek verecek olursak 3/Al-i İmran suresinin 188. ayetinde şöyle buyrulmaktadır. ‘Yapıp ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla da övünmeyi sevenlerin sakın azaptan kurtulacaklarını sanma! Sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için acıklı bir azap vardır.’ Mervan bu ayette neyi ifade etmek istediğini kavramada hataya düşmüştür. Hatasının farkına varmış ve hizmetçisini İbn-i Abbasa yollamış ve ona şöyle sordurmuştur:İbn-ı Abbasa deki ‘İçimizden yaptığı ile sevinen ve yapmadığı ile de övülmek isteyen herkes, azaplandırılacaksa, hepimiz azaplandırılacağız demektir.’ İşte bu ayeti açıklamada sebeb-i nüzul devreye girer. Ebu said el-hudri’nin rivet ettiğine göre Hz Peygamber gazveye çıkınca, münafıklardan bazı kimseler geride kalmışlar ve yerlerinde kaldıklarına sevinmişlerdi. Hz Peygamber gazveden döndüğünde ise, yemin ederek özürde bulunmuşlar ve yapmadıkları ile övülmek istemişlerdir. Bunun üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.Eğer Mervan bu kıssayı( sebeb-i nüzul) bilmiş olsaydı ayeti anlamada hata etmiş olmayacaktı.
    Esbab-ı nüzul rivayetlerinin hadis usulü açısından değerlendirilmesi konusuna çok önem vermeliyiz. Hadis usulünden yararlanmak ve esbab-ı nuzül rivayetlerini bu açıdan da kritiğe tabi tutmak gerekir. Çünkü çeşitli sapık mesheplere mensup olan kimseler kendi çıkarları için hadis ismi altında vaz’ etmektedir bu da rivayet tefsirinde bir vakiadır.
    İnsan kur’an’a bir bütün olarak yaklaşırsa anlayabilir, kavrayabilir. Bir cümlenin herhangi bir kopuk parçası sadece anlamsız bir seslemedir. K. kerim ‘i de bütünlüğü içinde düşünmek gerekir ki böylece anlaşılabilsin kavranabilsin.
    Kur’an’ı kerim devamlı surette insan için rehberdir. Tarih tekerrürden ibarettir. Geçmişte sahabenin bulunduğu ortamda vuku bulan olay zamanımızda da karşımıza çıkabilir bu yüzden kur’an her asırda her nesil için hidayet rehberidir.
    ÜMMÜGÜLSÜM GÜMÜŞ 10070127 1/B İLAHİYAT

    YanıtlaSil
  120. (1-52)
    İslam’ın eğitime verdiği önemi inen ilk ayetlerden, Medine’ye gidildiğinde ilk olarak bir eğitim merkezi olan mescidin inşasından ve Bedir esirlerinin 10 mü’min’e okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılmasında kolayca anlayabiliriz. Yapılan tüm bu ve bunun gibi faaliyetler İslam’ın yani Kuran’ın en iyi şekilde anlaşılıp, anlatılıp, yaşanması içindir. İşte ilk Müslümanlar Kuran’ı yukarıda anlattığım gibi bizzat Peygamberimizin tedrisinde yetişen, nüzul ortamını bizzat müşahede eden sahabe efendilerimizden mescitlerde öğrenmişlerdir. Ancak İslam coğrafyası yapılan fetihlerle genişledikçe Kuran ilimlerinin te’lifi ve tedvini zorunlu hale gelmiştir.
    Kuran yaşanabilir bir hidayet rehberidir. Zaten Kuran’ın kendisi bize bunu emreder. Anlaşılmadan yaşanamayacağı için Kuran’ı tefsirde, onu anlamada bize yardımcı olan en önemli Kuran ilimlerinden biri de esbab-ı nuzul’dür. Esbab- nüzul ilminin kaynağı da yine Kuran’dır. Bazı alimlerimiz de esbab- nüzulü bilmeden Kuran’ı anlaşılmış saymamışlardır.
    HACER KILINÇARSLAN - 10070167 B ŞUBESİ

    YanıtlaSil
  121. (122-134)
    Kuran’ı anlamaya yardımcı ilimlerden biri de esbab-ı nüzul ü bilmek demiştik. Esbab-ı nüzul ilmini en doğru şekilde anlamak ona eleştirel yaklaşmakla, irdelemek ve incelemekle mümkündür.
    Rivayetler incelenmeden tefsirlere alındığında kaş yapayım derken göz çıkarmak deyimine matuf bir durum ortaya çıkar. Bunu önlemek de rivayetleri ince eleyip sık dokumaya bağlıdır. Çünkü zamanla çağdan çağa aktarılan rivayetler ilk halleriyle kalmamış bazı uydurma rivayetlerle karışmıştır. Buda tefsir rivayetleri hakkında bazı eleştirilere neden olmuştur. Bundan dolayı bir yaşam rehberi olan Kuran’ın tefsir rivayetleri doğru veya yanlış diye peşin hükümlü değil hadis ilminde olduğu gibi metinleri ve senetleri, tutarlılıkları incelenerek Kuran’a ters düşen bidatlardan arındırılmalıdır.

    YanıtlaSil
  122. ESBABÜ’N NÜZUL
    Kuran ilimlerinin amacı inceleme alanına giren meselelerin özelliklerine göre Kuran’ın açık ve net bir şekilde anlaşılmasına yardımcı olmaktır.O halde kültürü ve anlayışı hangi seviyede olursa olsun bu ilimlerle ilgilenmeyenler, Kuran’ı sağlıklı anlayamaz ve tefsir edemezler.
    Kuran, insanlara doğru yola iletmek ve toplum hayatına yön vermek amacıyla indirilmiştir. Dolayısıyla onun asıl hedefi insanlığın ahlaki, hukuki ve diğer alanlardaki ihtiyaçlarına cevap vermektir. Kuran bu hedefini gerçekleştirirken bazen sözü edilen ihtiyaçlarla ilgili hükümler koymuş bazen insanların ibret almalarını temin etmek için daha önce vuku bulan olaylara yer vermiş, bazen de nüzul ortamında meydana gelen bir kısım olaylara ışık tutup mahiyeti merak edilen hususları açıklamıştır. Bu özelliğinden dolayı Kuran ayetlerini ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan ilki bir sebebe bağlı olmayıp bir hükmü ortaya koymak amacıyla nazil olan, ikincisi ise belli bir sebebe bağlı olarak inen ayetlerdir. İşte esbabu‘n nüzul ilmi, ikici kısma giren ayetlerin inişiyle ilgili rivayetleri konu edinen bir ilim dalıdır.
    Sebeb-i nüzul ilmi her şeyden önce tamamen rivayetle alakalı bir disiplin olduğundan, hadis usulünde hadislerin sıhhati için aranan genel şartlar bu konuda da geçerli sayılmıştır. Çünkü herhangi bir ayet yada surenin nüzul sebebi, onların inişine şahit olmuş sahabilerin rivayetleri ile ancak bilinebilir.
    Nitekim sebebi nüzulün anlaşılmasında Kuran ı kendi bütünlüğü içerisinde değerlendirmek gerekir. Siyak sibak yani sözde baş ve son uyumluluğu da Kuranın bütünlüğünü destekler nitelikteki kavramlardır.

    YanıtlaSil
  123. (185-250)
    Sebeb-i nüzulü bilmek Kuran’ı anlamada en önemli araçtır alimlerimizin bu konuda görüş birliği vardır evet ancak bu, sebibi nuzul olmazsa Kuran anlaşılmaz demek değildir. Bu sebeple buna duyulan ihtiyacı yine Kuran belirlemelidir.
    Sebeb-i nüzul değerlendirmeleri belli ilkeler çerçevesinde olmalıdır. Bu değerlendirmelerde senet-metin tenkidi, tasnif yapılırken sebeb-i nüzul ilmi tek başına sivriltilmemeli Kuran bütünlüğü çerçevesinde siyak sibak’ a da dikkat edilmeli sonrasında yine çıkarılan sonuçlar Peygamber asrına, Sahabe asrına has kalmamalı kıyasla günümüz şartlarına uyarlanmalıdır. Nitekim Kuran Peygambere, Sahabeye, ona, buna, değil bana indirilmiştir.

    YanıtlaSil
  124. KUR AN VE BAĞLAM
    1-52. sayfalar.
    Esbab ı nüzul ün Kur anı tefsir etmekte önemli bir yeri vardır. Çünkü bir sure veya ayetin neden hangi olay üzerine indiğini esbab ı nüzul sayesinde bilmekteyiz. Esbab ı nüzul her ilim alanı gibi çeşitli yönlerden ele alınabilir. Eğer tekdüze geçmişten nasıl geldiyse öyle alsaydık günümüz meselelerini çözümleyemezdik. Bu meseleleri çözümlerken de insan hayatına yön veren, anlam katan Kur anı kerim i anlama çabasında esbab ı nüzulün teorik temellerini bilmek ve onun ilkelerine uymak gerekmektedir. Kur an ilimleri hakkında bahsedecek olursak bu ilimlerin kaynağı yine Kur anı kerimdir. Çünkü Kur an kendisinin anlaşılmasını, açıklanmasını, kendi üzerine düşünülmesini ister. Nitekim ilk inen ayetlerde oku diye emretmektedir. Karşısındaki ümmi biri olsa bile. Hz. Peygamberde bu emre uymuş Medine ye gelir gelmez yaptırdığı ilk iş mescit yaptırıp ilmi çalışmalara buradan devam edilmiştir. Kur anın nazil olmasıyla ayetler diğer Müslümanlara Hz. Peygamber ve muallimler vasıtasıyla iletiyordu. Hz. Peygamber gelen vahiyleri tebliğ etmekte, bizati hayatıyla Kur anı kerimi hem haliyle hemde kavliyle tefsir etmekteydi. Aynı şekilde sebib i nüzula şahit olanlar rivayet yoluyla kendilerinden sonrakilere aktarmıştır. Bu aktarımda önemli rolleri olanlar vardır. Mesela Mekke ekolünün başında İbn Abbas, Medine ekolünün başında Ubeyy bin Kab, Kufe de ise Abdullah bin Mes ud ön plana çıkmaktadır
    Sahabe döneminin sonlarına doğru tedvin asrı başlamış oldu. Çünkü İslam ülkesinin sınırları genişlemiş, diğer kavimlerle etkileşim başlamıştı. Böylece Arap olmayanların Kur anı anlamaları için bazı ilimleri bilmeleri gerekiyordu. Mesela Mushafın çoğaltılması, kıraat ve resmul kuran, emsalul kur an, garibul kur an gibi ilim dalları ortaya çıktı. Bunların toplamına Ulumul Kur an demekteyiz. Ulumul kur an kavramının bugünkü araştırmalarımızda kullanıldığı şekilde billurlaşması Zerkeşi sayesinde h. 8. Asırda vukuu bulmuştur. Bu Kur an ilimleri üç çeşittir. Tevhid, tezkir ve ahkam. Bunları kısaca açıklayacak olursak: Tevhid: Yaradanı ve yaradılanları, isimleri, sıfatları ve fiilleri ile bilmektir. Tezkir: va’d, vaid, cennet-cehennem, zahiri ve Batıni tasfiyedir. Ahkam ise: şer’i mükellefiyetler, haram-helal açıklaması, emir-nehiy, mendup amellerdir. O halde biz bu Kur an ilimlerine Kur anın en doğru şekilde anlaşılmasına yardımcı olmayı gaye edinen bir bilgi alanıdır. Ulumul kur anın alt dalı olan tefsir ilmine ise Kur anın izahını açıklayan bir ilimdir diyebiliriz. Diğer ilimler tefsire yardımcı olurlar. Bu ilimler arasında da ilk tedvin edilen tefsir olmuştur. Kur anı anlamada tefsir ilminin rolü büyüktür.
    Kur an ilimleri arasında esbabı nüzulün yeri ise sahabeler bu ilmi bilmeyi Kur anı bilmeye eşdeğer görmüşlerdir. Bu ilim naklidir. Yani bu ilim bilgin sahabiler tarafından öğretim yoluyla kendinden sonrakilere aktarılmıştır.
    Ayşegül Göktaş ilahiyat 1/B 10070118

    YanıtlaSil
  125. 122-135
    İslamın yayılma devrinde yeni Müslümanlara ilimleri öğretmeleri gerekiyordu. İslamın yayılma devrinde farklı kültürdekilerin Müslüman olmasıyla bu kişilerin Arap diline, gramerine ve kültürüne yabancı olduklarından dolayı onlara öğretecek birileri gerekiyordu. İlk muallimler olarak adlandırılan bu sahabiler bilgileri rivayet yoluyla aktarıyorlardı. Bu rivayetlerin sayısı zamanla çoğalmış hatta bazen sağlam olmayan rivayetlerde buna eklenmiş, sonraları da şahsi anlayış demeleri de girmiştir. Bu şekilde tefsir rivayetleri bunun doğal sonucu olarak da esbabı nüzul hakkında tenkitler doğmuştur. Bunlar ravilere olacağı gibi, bazende metne yönelik tenkitler olmuşlardır. yani alimlerimizin bir tefsir haberini eserlerinde rivayet etmiş olmaları o rivayetin sıhhatine delil teşkil etmemelidir.
    Tefsir kitaplarındaki bu tefsir ve esbabı nüzul rivayetlerinin, hadis tenkitçilerinin rivayetlerin tenkidinde kullandıkları sened ve metin tenkidi kurallarının sıkı eleğinden geçirilmesi bugün zarurettir. Böylece tefsir kitaplarında kalmaya hakkı olmayan pek çok rivayet temizlenmiş olacak ve Kur anı kerimdeki bir ayeti anlamak için tefsir kitaplarına bakan kimseler, onlarla karşılaşıp hiçbir esası olmayan haberlerle meşgul olmaktan kurtulmuş olacaklardır.
    Ayşegül Göktaş ilahiyat 1/B 10070118

    YanıtlaSil
  126. 185-250
    Kur an ı kerimi anlama çabasında esbabı nüzulden yararlanma çabasını belirleyen iki grup vardır. Genel ve özel ilkeler. Genel ilkelerde ikiye ayrılmaktadır. 1. İlke ve 2. İlke olmak üzere. 1. İlkeden bahsedecek olursak esbabı nüzul rivayetlerinin tamamını toplamak mümkün değildir. Çünkü sahih olan, olmayan, sened-metin tenkidine tutmak ciltler dolusu kitap demektir. İkinci ilke ise esbabı nüzulü bilmeden de Kur an ı anlamak mümkündür. Ama bu anlayış detaylarıyla değil ana hatlarıyla verilmek istenen mesajı anlama şeklindedir. Özel ilkedeki birinci ilkede Arapçayı bilerek daha iyi anlaşılacağını belirten ilkedir. İkinci ilke ise, sebebi nüzulün sonraki nesil tarafından anlaşılamaması.
    Rivayetleri tasnif etmeye değinecek olursak bu rivayetler ikiye ayrılmakta. Ayet ve ayetlerin gerçek nüzul sebebi olan kıssaları, o dönemde de ve o mekanda meydana gelmiş olayları ihtiva eden rivayetler esbabı nüzul rivayetleridir. tefsir için olan esbabı nüzul rivayetleri ise Kur anın anlaşılması amacıyla yapılmış nüzul sebebi değerlendirmeleridir.
    Kur anın anlaşılmasında sebebin değil lafız ve ifadelerin daha çok önem arzettiği daima hatırlanmalıdır. Yani aslolan Kur an metnidir. Kur an ı Kerimdir.
    Kur anı bir bütün olarak ele aldığımızda karşımıza altı madde çıkmaktadır. Bunlar:
    1-kur ani cümleler ile oluşan bütünlük
    2-tarihi bütünlük
    3-siyak-sibak bütünlüğü
    4-kur ani cümleler ve sureler arasındaki bütünlük
    5-surelerin dahili bütünlüğü
    6-teşrii bütünlük
    Kur an daki kelimeler, cümleler, ayetler ve sureler bir yapbozun parçalarıdır. Onları bu bütünlükten ayıramayız. Kur an hayatla içiçe dinamik bir rehberdir. Yaklaşık 1430 sene evvel inmiş olan Kur an sadece o döneme hitap ettiğini düşünmek çok saçma olacaktır. Çünkü insan düşünse ve okusa Kur anda günümüze dair birçok şey bulabilmektedir. Tabii ki Kur an a bir bütün olarak bakmakta nüzul sebebinin de yeri vardır. Buna en güzel örnek enam suresi 82. Ayette geçen بِظُلْم sözcüğünü anlamayan sahabeye Hz. Peygamber onun Lokman ın oğluna işaret ettiğini açıklamasıdır.
    Siyak-sibak çerçevesi içinde açıkladığımızda bağlam anlamına gelen bu kelimeler insana yardımcı olur. Bir metni değerlendirirken anlama sürecinde metnin bağlamına yaratılıştan gelen bir yetenekle dikkat eder. Siyak-sibakı da bir bütün içinde ele almalıyız. Buna en güzel örnekse Sa lebe kıssasıdır.
    Esbabı nüzulü tarihilik kavramıyla ele aldığımızda ikisinin ortak noktası olan insanı görmekteyiz. İnsan geçmişiyle kendini sürdürmeye nereden geldiğini bilmeye ihtiyaç duyar. Kur an da insanın bu ihtiyaçlarına cevap vermiş ve hemen her suresinde insan ve insan toplulukları ya da onlarla ilgili olgular ve olaylar anlatılır. Dolayısıyla Kur an, tarih ve tarihilik i geçmişi, şimdiyi ve geleceği bir bütün halinde ele almaktadır.
    Kur an insanın davranışlarını ilahi bir mesajla düzeltmek ister. Kur anın ilk muhatabı olan insanların yapıp ettikleri de esbabı nüzul olmaktadır. Esbabı nüzulü nüzul ortamında fiili olanı ve müşahhas hayatı göstermeye yarayan aracı deliller olarak görebiliriz. Esbabı nüzul insanın ihtiyaçlarına cevap veren bir olgudur ve bu yirmi üç sene sürmüş ve Hz. Peygamberin vefatıyla sona ermiştir.
    Esbabı nüzul ancak sahih nakille bilinebilir. Hepsini toplayacak olursak esbabı nüzul Kur anı anlamada önemli bir unsurdur.
    Ayşegül Göktaş ilahiyat 1/B 10070118

    YanıtlaSil
  127. KURANI ANLAMADA ESBABI NÜZÜLÜN YERİ VE ÖNEMİ
    Kuran İlimlerinin kaynağı bizzat kuranı kerimdir. Çünkü kuranı kerim kendisi üzerinde düşünülmesini anlaşılmasını ve açıklanmasını isteyen neticede yaşanılır kılınmasına okuyucularını muhataplarını teşvik eden vahiy mahsulü bir kitaptır. Bu sebepledir ki Kuranı kerim Hazreti peygambere tebliğ ve tebyin ile görevli olduğunu bildirmiştir. Halbuki İslam peygamberinin ümmi olduğu bir gerçektir. Bugünkü araştırmacılar Kuran ilimlerini ulumul kuran olarak adlandırmıştır.Kuran ilmlerini ulumul kuran adlandırıp sistematik bir sekle getiren alimlerimizin başında Zerkeşi gelmektedir.Alimler genel olarak Kuran ilimlerini üç ana başlıkta incelemişlerdir.Bunlar ,Tevhit Tezkir ve Ahkamdır. Alimlerimiz kuran ilmlerini incelerken esbab-ı nüzul ilminden oldukça yararlanmıştı. Çünkü kuranı tam olarak anlaya bilmek onu insanlara tam olarak anlata bilmek için kurandaki esbab-ı nüzulleri iyi birşekilde kavramak gerekmektedir. Bilindiği gibi sahabe tabiun tebei tabiinden olan müfessirler kuranı özellikle esbab-ı nüzul ile tefsir etmişlerdir. Hatta başlangıçta tefsir ilmi esbab-ı nüzul bilmekten ibaretti denilmiştir. Hazreti peygamber Sahabe kuranı kerimi hem sözleriyle hem eylemleriyle tefsir ettiler.Yani yaşanan hayata uyarladılar.Onun ahkamını elle tutulur gözle görülür bir hale koydular.Budurum elbette gelecek nesillerinde yapması gereken bir görevdir.Bunun içinde kurana gönül vermiş onu anlamaya çalışan insanların esbab-ı nüzul ilminden azami derecede yararlanmaları gerekmektedir.

    CENGİZ KARAAĞAÇ
    10070140 ŞUBE/B
    1/52 122/134

    YanıtlaSil
  128. Hikmet Kıratlı 12912709-Yüksek Lisans
    TEFSİR İÇİN OLAN ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİ VE SA'LABE KISSASI-1

    1. Hz. Peygamberin yaptığı sebeb-i nüzul değerlendirmeleri
    2. Sahabe ve tabiinin yaptığı sebeb-i nüzul değerlendirmeleri
    3. Müfessirin(alimlerin) sebeb-i nüzul değerlendirmeleri
    Kur’anın anlaşılmasında esbab-ı nüzul değerlendirmesine iki madde daha eklemek gerekirse Kur’an-ı Kerimin bütünlüğünün dikkate alınması ilkesi ve siyak-sıbak göz önünde bulundurulması.
    Esbab-ı nüzul rivayetlerinin Kur’an’ın bütünlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi konusu ile esbab-ı nüzul rivayetlerinin tasnifi konusu birlikte düşünülmelidir. Böylece Kur’anın nüzul ortamına ait rivayetler ile sahabe ve tabiinin tefsir için yaptıkları sebeb-i nüzul değerlendirmeleri Kur’an’ın anlaşılması çabalarında tam yerlerini bulmuş olacaktır. Her ayette bir nüzul sebebi arama gibi hatalara düşülmeyecektir. Müfessirlerin bir ayet için bir çok nuzül sebebi zikretmeleri falan şahıs hakkında nazil oldu demelerini bütünlük içinde değerlendirilmelidir.
    Sahih olan bütün esbab-ı nüzul rivayetleri , nüzul sebebi olarak zikredilen sebep haricindeki benzer olaylara uygulanabilir. Çünkü sebeb-i nüzulle oluşan olgu ve sosyal bağlam,insani örnek oluşturan ,insan hayatının doğal bir kesitini yansıtan ve zaman - mekan unsurlarının ötesinde müteala edilmelidir. Böylece Kur’anın bütünlüğü ve ona dahil olan siyak-sibak kolaylıkla görülecektir.
    Mesela Tevbe 75. ayeti hakkında sebeb-i nüzul olarak Sa’lebe bin Hatıb’ın başından geçenler anlatılmaktadır. Hatırlanacağı üzere bu kıssanın uydurma olduğu ve esbab-ı nüzul ilmi açısından değerlendirilmesi yapılmıştı. Bu siyak-sibak çerçevesi içerisinde bir yaklaşım ile bu ayetin bağlamına dikkat ederek ,ifadeleri , siyak sibak çerçevesinde anlamanın önemini ve bu çerçeveyle ilgisi bulmayan esbab-ı nüzul rivayetlerinin tutarsızlığını göstermesi bakımından Sa’lebe kıssası bir örnektir. Sa’lebe kıssasını tefsirlerinde naklederek bu ayetleri yorumlayan bir çok müfessir siyak-sibakı ihmal etmişler ve yanlış anlamalara düşmüşlerdir. Halbuki bağlam çerçevesinin Kur’an ın anlaşılmasındaki yerine özen gösterselerdi Tevbe suresinin bu ayetlerini doğru anlayacaklardı. Çünkü siyak-sibak münafıklardan bahsetmektedir.Dolayısıyla surenin 75’inci ayetine bu bağlamda bir
    yaklaşımla Allah’a ahdini bozan ,vadinin hilafına hareket eden ve bu eylemlerin sonunda
    da kalplerine nifakın yerleştiği insan karakterlerinden bahsedildiği görülecektir.O halde
    Tevbe suresinin bu ayetlerinin bağlamı münafık insan tipine ait birtakım sıfatlardır.Verilmek
    İstenen mesaj belli bir şahsın kınanması değil evrensel bir karakterin sıfatlarını sayarak müminleri bunlardan sakınmaya çağırmaktadır.


    YanıtlaSil
  129. TEFSİR İÇİN OLAN ESBAB-I NÜZUL RİVAYETLERİ VE SA'LABE KISSASI-2

    Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasında esbab-ı nüzul rivayetlerini değerlendirirken ayetlerin
    Siyak-sibakına mutlaka bakılmalıdır.Ayetlerin bağlamı ile mütenasip olmayan rivayetlere,
    Yukarıdaki örnekte olduğu gibi ,itibar etmemekte yarar olduğu açıktır.Nass-siyak-sibak-rivayet uyumu kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
    Sa’lebe Kıssası esbab-ı nüzul rivayetleri ve rivayet değerlendirmeleri olarak tasnif edilmez ise nüzul ortamında cereyan etmemiş bir hadise veya etse bile nüzule sebep
    Olmamış bir hadise o döneme mal edilebilmektedir.Sahabenin , tabiununun kendi re’y ve
    içtihatları ile yaptıkları bir sebebi nüzul değerlendirmesi , nüzul asrında olmuş gibi kabul
    edilmektedir.
    Sa’lebe kıssası rivayet kalıplarının da gösterdiği ikinci tür esbab-ı nüzul rivayetlerindendir.Yani bu olay nüzul ortamında cereyan etmemiştir veya etmişse bile ayetin
    Nüzulüne sebep olmamıştır.
    Ayeti kerimeyi zikredilen esbab-ı nüzul rivayeti ve tefsirdeki diğer rivayetler ile anlamaya çalışmak Kuran yorum zenginliğini daraltır.Her ayetle bir nüzul sebebi aramak,yada sınırlamak,yorum zenginliğini engellemiş olur.
    Tarih ilminden faydalanılmalıdır.bu konudan bakıldığında sa’lebe kıssasını tarihi hakikatler doğrulamaktadır.
    Esbab-ı nüzul - tarihsellik kavramı ilişkisinde ifade edeceğimiz Esbab-ı nüzul, mekan-zaman içinde vuku bulması sahih(müsned-merfu) rivayetle bize ulaşmış olması sebebiyle tarihseldir ve tarihsel gerçekliktir.Nüzul ortamında cereyan eden hadiselerin, soruların karşılığı olarak da tarihsel olanın varlık biçimidir.
    Nüzul ortamındaki insani yapıp etmelerle her zaman-mekan da benzeri insan yapıp etmeleri benzerlik gösterir. Önemli olan bu ilkelerin tespitidir.Onları amel haline getire -bilmektir.Sahabenin rivayetleri ile nüzul ortamına ait esbab-ı nüzul rivayetleri Kur’an ın anlaşılmasında orijinal yorum olarak değerlendirilebilir.Kur’an ın anlaşılması sürecindeki tarihte ”orijinal tarih” diye adlandırılır. Sonuç olarak esbab-ı nüzul tarihsellik kavramı ilişkisinde vurgulanması gereken konu , Kur’an ı Kerimi soyut bir düşünce veya düşünüş biçimi değil,yaşanmış,yaşanabilir ve yaşanacak insan öz niteliğiyle örtüşen bir hidayet rehberidir.
    Kur’an ı Kerimin anlamlandırılması(tefsiri) noktasında hocamızın yaptığı çalışmaya ,tespitlere katılmamak mümkün değil.Firaset sahibi ilahiyat yüksek lisans öğrencilerine bir ufuk vermektedir.Elimizdeki Kur’an ve Bağlam kitabı bize yön gösteren,yolumuzu aydınlatan
    bir deniz feneri gibi olduğunu düşünüyorum.Bir ömür vermiş olduğu İslami ilimlere ve tefsir ilmine birikim ve tecrübelerini, manevi istita’tını katarak demlemiş ,bize ikram ediyor.Elimizdeki eser ;esbab-ı nüzul ün Kur’an ı Kerimi bütünsel olarak anlamadaki önemini gözler önüne seriyor.

    YanıtlaSil
  130. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  131. “KUR’AN ve BAĞLAM” HAKKINDA I
    Sıddık BAYSAL (Not: metin mesaj kutucuğuna sığmadığı için iki bölüm halinde gönderilmiştir.)

    “Aynı dili konuştuğumuz halde anlaşamıyorsak, kav¬ramların yerli yerine oturmadığı bir ülkede yaşıyoruz de¬mektir.”
    Yukarıdaki yargı, kendimizi ifade etmek için seçtiğimiz dilsel göstergelerin delaletleri bakımından müphem ve muğlâk kalmaması, lafızlarımızın kararsızlığa duçar olmaması, kavram düzeyinde bir bulanıklığın zihnimizi ve idrakimizi gölgelememesi için muhataplar arasında ortak bir mantığı, ortak kavramlar grubunu, üzerinde uzlaşılan müşterek bir dil felsefesini oluşturmamızın lüzumuna işaret etmektedir. Ancak bu şekilde gerek söylem gerek yazın gerekse düşün düzeyindeki ifade ve imgelerimizin birbirinden bağımsız anlam dalgaları arasında savrulmasını engelleyebilir ve mümkün olan her düzeyde açık-seçiklik vasfına haiz bir iletişim tesis edebiliriz. .
    Bu husus Kur’an ve Bağlam’ın en önemli meselelerinden biri olmalı ki daha kitabın başında entelektüel hayatımızı çıkmaza uğratan terminolojik tutarsızlık çarpıcı bir dille işlenmiş; klasik terminolojiye ek olarak bilim ve düşün dünyamıza sonradan giren, dolayısıyla modern addedebileceğimiz ıstılahlarda da aynı stresin vaki olduğu belirtilmiştir. Bu meyanda bağlam mefhumunun anlam aralığı içinde hususi bir yer işgal ettiğinden tarihsellik kavramının özellikle üzerinde durulmuş, kavram hem şekil hem de esas itibarıyla işlenmiştir.
    Tarihsellik menfezinden girerek Kur’an’ın indiği zaman ve zeminle ilgisini tespit etmeye yönelen, bu nedenle de çalışmanın ayaklarından birini tarihsellik prensibi üzerine oturtan bir akademik çalışmanın “esbab-ı nüzul” olgusunu görmezden gelmesi düşünülemez. Belirli tarihler arasında, muayyen bir kültürel ortama, üstelik kültürel karakteristiği son derece baskın olan bir topluma hitaben inen bir metinle okur arasında eşzamanlı anlamayı içeren bir ilişkinin bilgi, imkân, mahiyet ve biçimini tespit etmek üzere hitabı yeryüzüne döndüren sebepleri irdelemek basit entelektüel gayretlerin ötesine geçen bir çabadır. Zira hayatın çok boyutlu sorunlarına külli veya tikel cevaplar arayan bir entelektüel olarak ilahiyatçı akademisyenin dilbilimsel formasyona ilaveten anlam(an)ın teşkil ve teşekkül safhalarına hangi araç ve aygıtların katıldığını bilmesi gerekir.
    Yani, esbab-ı nüzul, Mekki-Medeni, nasih-mensuh, kıraat, ahrufu seba, resmu’l-Kur’an, cem’u’l-Kur’an, tertibu’l-Kur’an gibi tarih bilgisini zorunlu kılan ilimlerin ve doğrudan lafzın yapısına/iskeletine dair uzmanlık gerektiren modern dilde filoloji, etimoloji, gramer, morfoloji gibi terimlerle temsil edilen literatürde nahiv, iştikak, sarf, i’rab gibi isimler verilen gramatikal bilgilerin, semantik, linguistik, semiyotik, retorik vb. isimlerle tesmiye edilen belagat, beyan, meani, icaz, i’caz, vücuh, nezair, eddad, garib, müphem, müşkil, mücmel, siyak-sibak/konteks, muhkem-müteşabih gibi anlam içeriğine dair bilgilerin bilinmesi bilimsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkar.
    Şu halde, ayet lafzının muhtemel manalarını yapı, içerik, biçim ve bağlam yönünden tahdid ve tespit etme görevini ifa eden dil bilimleri ve metnin teşekkül ettiği nüzulle bağdaşık tarih (siyer) sahasında ve ilk muhatapların anlama olgusunu bir model olacak şekilde uyguladıkları bağdaşık tarihin ardılı olan tarih sahasında yetkinlik, bir bilim insanı olarak müfessir için zorunludur.

    YanıtlaSil
  132. “KUR’AN ve BAĞLAM” HAKKINDA –II-
    Sıddık BAYSAL
    “Kur’an ve Bağlam” kitabı özelinde ise bu ilimler arasında nüzul tarihi bilgisinin ve siyerin özel bir öneme haiz olduğu ortaya çıkıyor. Zira bu iki ilim doğrudan doğruya bağlama işaret ediyor. Bağlamın bilgisi de müfessire, anlamanın öznesi ve vahyin muhatabı olarak ilk neslin geçirdiği nüzul tecrübesini orijinal metin-orijinal tarih diyalektiği çerçevesinde izleme imkânı sunuyor. Metnin ve tarihin orijinalliği fikrinden bağlam içindeki metinle bağlamından soyut metnin her ne kadar aralarındaki morfolojik benzerlik aynılarmış izlenimi verse de aynı olmadıkları yargısı çıkıyor ki bu doğru bir yargıdır. Şu halde metni tarihsel gerçekliği içinde okumak için belki de yapılması gereken ilk şey, metnin bağlamsal sınırını çizmektir. Zira pasajları bağlamlarıyla okumak, okuru/müfessiri orijinal tarihe, orijinal tarih de orijinal metne götürecek; nihayetinde birden fazla maslahat temin edilecektir.
    Esbab-ı nüzul, tarihe belirli bir zamanda giren metnin tarihle ilgisini ve temasını ifade eden bir kavramdır. Bu bakımdan metnin indiği tarihle sınırlıdır. Nüzul tarihinden önceki ve sonraki vakalar ara sıra Kur’an ayetleri ile aralarında tarihsel sebeplilik ilişkisi kurularak sebeb-i nüzul vakalarıymış gibi takdim edilebilmektedirler. Yani tefsir kitaplarındaki sebeb-i nüzul başlıklı rivayetlerin hepsi sebeb-i nüzul rivayeti değildir. Bunlardan bir kısmı tefsir için üretilmiş rivayetlerdir. Şu halde, sebeb-i nüzul rivayetlerinin tenkitinde hadis ilminin rivayet formlarını tenkitte kullandığı “cerh ve ta’dil” ilkelerine ek olarak eşzamanlılık şartını da aramak bir zorunluluk olmaktadır. İkinci kitaptaki Sa’lebe Kıssası, tarihsel uyuşmazlık ve senet tenkitinin uygulandığı örnek mesabesindedir. Bir ayetin birçok olayla ilişkili olarak defalarca indiği tezi de tenkite tabi tutulmalı, tarih ilminin verilerinden faydalanılarak Hz. Peygamber’in bir tek olaya mebni olarak bir defa inen bir ayeti analojik yaklaşımla benzer vakalar için okuyup okumadığı ihtimali akılda tutulmalıdır.
    Sonuç itibarıyla esbâb-ı nüzul, ilgili Kur’an pasajını tarihe tutturan nesnel ve insani bir boyutu temsil eder; ancak metnin nihai hedefi, varlık koşulu değildir. Zihnimizde ayete ilişkin gerçek zamanlı ve gerçek zeminli bir projeksiyonun oluşmasını sağlar; ayrıca, sayısız anlam dalgaları arasında rastgele savrulmamızı engeller. Tarihsellik de “tarih yapan bir varlık ola¬rak insanın tarih hakkındaki tecrübelerden elde et¬tiği bilginin bir boyutunu ifade eder.”
    Sıddık BAYSAL, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı-Tefsir Bölümü

    YanıtlaSil
  133. TEFSİR-HADİS-FIKIH USULLERİ VE USUSLU’D-DİN BAĞLAMINDA BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ SORUNUNA MUKAYESELİ BİR BAKIŞ I
    Sıddık Baysal, Doktora
    Bilginin bütünlüğünden maksat, bilgi evreninde üretilen her bilginin tek kökene ircasını mümkün kılan, ihtisas alanları arasında sağlam bağların ve bilgi akışını sağlayan düzenli aktların varlığını öngören, geçirgen ve sistematik olmak vasıflarının temel koşul sayıldığı bütünlüklü bir yapıdır. Zira bilgi hüviyetini haiz hiçbir veri, sahaya öylesine serpiştirilmiş, dağınık ve diğer bilgi türlerinden kopuk nüveler değildir. Terkipteki “bütünlük” öğesi, “tümün” bütün yapısal ve işlevsel hususiyetlerini içine alan tekil bir yapıya delalet eder. Bu durumda “bilginin bütünlüğünü”, tüm bilgileri orijin bakımından tek bir asla göndererek tanımlamaya ek olarak zaman içindeki tüm görüngü ve vecihlerini de içine alan külli ve sistematik bir epistemoloji şeklinde tarif edebiliriz.
    Bu savdaki orijinin tekliği karinesinden hareketle Temel İslam Bilimlerinin asıl metinlerin tespit ve yorum biçimlerini temsil ettiklerini, o metinlerden çıkıp sahaya yayılan damarlar olduklarını, esasen tek temel kaynağın farklı tezahürleri olduklarını söyleyebiliriz. Tarihsel ardıllık gibi kronolojiye ilişkin gerçeklikler, temel kaynakların ardından bu ilimlerin birer disiplin olarak teşekkül ettiğini gösterir ki bu, sözü edilen ilimleri köken itibarıyla öncesindeki bir kaynağa göndermeyi mantıken gerekli ve mümkün; kendilerinden sonraki vakalara nispeti ise muhal kılar. Yani, bu ilimler tedvin edildikleri devirlerde, kuramsal bilgi sistemleri halinde birden bire ve anlamsız bir şekilde ortaya çıkmamışlardır. Muktezayı halin neticesinde, yine o halin gerektirdiği evreler boyunca hayatın devinimi ve tarihin döngüsüyle mütenasip bir seyir içinde gelişerek tedvin çağına gelmişlerdir. Bir ilim olarak istiklale kavuştukları andan geriye doğru gittiğimizde aralarındaki köken birliğini daha net görebiliriz.
    Nüzul döneminde, lügat anlamlarıyla gündelik hayatta kullanılan fıkıh, hadis, tefsir, usül vb. lafızların sistematik bilgilere delalet eden terim anlamlarıyla kullanımları, tedvin çağına tekabül eder. Örneğin ayetlerde kapalı kalan ifadelerin basit izahına yönelik girişimler manasında tefsir, Kur’an metninin literal manasının yanı sıra hikmet ve esprisini bilmeyi ifade edecek manada fıkıh ve herhangi bir şeyin irca edilebileceği kökler anlamında usul lafzı erken dönemlerde kullanılmıştır. Ancak yorumsama çabalarına ilişkin bu bilgiler, o dönemlerde konu ve metot bakımından henüz ayrışmamışlardı. Örneğin tefsire veya fıkha dair ifadeler hala nakil düzeyindeydiler ve hadis ilminin içinde telakki ediliyorlardı. Kelamdan söz etmek içinse daha çok erkendi.
    Hafızlar tarafından hıfzedilen ayetler indikleri anda yazıyla sabitlendiklerinden Kur’an’ın geleceğe lâfzî, fizikî ve lügavî intikali rivayet kültürünü gerektirmeyebilirdi. Ancak tarih aksi yönde tecelli etti. Yazılı nüshalara rağmen erken dönemde Kur’an, toplumda genellikle yazıyla değil de şifahi nakillerle yayıldı. Bu, basit bir prosedür değildi. Teknik açıdan Kur’an’ın tabi olduğu tevatür formunda nakil, rivayet kültürünün varlık biçimlerinden sadece biriydi ve daha sonraları bu yöntem hadiste istihdam edilecekti. Dahası hadis ilmi rivayete ilişkin umdelerini temel metnin oluşumu esnasında O ümmi Nebi (sav)’in tatbikat ve talimatlarından alacaktı.
    Nihayetinde geçmişin bilgisini taşıyan rivayetler düşünce evrenimizdeki hususi yerlerini aldılar. Ancak bu yolla nakledilen bilgiler, hem şekil hem de esas itibarıyla, yine bu yolun muktezasına uygun yöntemlerle test edilmeliydi. Bilginin güvenilirliğini özneler düzeyinde temsil eden son derece sağlam ve titizlik gerektiren bir tenkit ilkesi olarak “cerh ve ta’dil” fikir hayatımıza ıstılah düzeyinde bu safhada girdi; ama pratik olarak zaten meriydiler. Örneğin erken dönemde, Kur’an’ın cem’i hadisesinde ayetlerin yazılı halleri yeterli bulunmamış, o metni kimin, hangi kanal ve süreçlerden geçerek getirdiği, hatta beşeri muameleleri nasıl yürüttüğü gibi metnin haricindeki hallere dahi bakılmıştı. (Devamı için II. Bölüme bakınız.)

    YanıtlaSil
  134. TEFSİR-HADİS-FIKIH USULLERİ VE USUSLU’D-DİN BAĞLAMINDA BİLGİNİN BÜTÜNLÜĞÜ SORUNUNA MUKAYESELİ BİR BAKIŞ II
    Sıddık Baysal, Doktora
    Netice itibarıyla tarihte özgün vakası olan ve tarihsel gerçekliği ihmal etmesi mümkün olmayan bu metin, nakil noktasında da gerçek zamanlı hikâyelerin sözel formlarına, yani rivayetlere ve o formları taşıyacak gerçek öznelere, yani râvîlere ihtiyaç duymaktaydı. Aksi halde sosyal mesnetten yoksun, boşlukta oluşmuş, bu yüzden de tecrübe edilmemiş tarih dışı, hayalî bir metin olarak kalırdı. Cerh ve tadil ilkesi bir taraftan onun sağlam yöntemlerle ve güvenilir nakil araçları ile çağlara intikalini sağlarken diğer taraftan da İslami bilginin nakline ve nesnelliğine ilişkin bir usül olarak kendinin de ait olduğu bilgi havzasının zemini pekiştiriyordu.
    Kur’an gerçek bir tarihin içinden geçerek gelmekteydi, son derece hakikiydi ve vakıayla reel irtibatı vardı. Dolayısıyla, sırf dilbilimsel yorumla maksatlarının tam olarak anlaşılması mümkün değildi; teşekkül sürecini de bilmek gerekiyordu. İşte tam da bu noktada devreye kaynak metinlerle çağdaş başka özneler/sahabe giriyordu ki bu öznelerin içtihat ve yorumları tefsir, fıkıh ve kelam için ilk mesabesinde vahyin tatbikini betimleyen orijinal rivayetlerdi. Pekala bu rivayetlerden bir yorumsama tekniği/usül üretilebilirdi. Ama onların doğru bilgisine nasıl ulaşılacaktı?
    Buradaki boşluğu tarih ve hadis doldurdu. Hadis kitaplarında ve rivayet tefsirlerinde geçen pek çok rivayet, temel metinlerin nüzul asrında Rasulullah, ardından Sahabe tarafından nasıl işlediğini gösteriyordu. Bu dönemde kaynak metinlerin ilk yorumları oluştu. Kur’an ve Sünnete ek olarak sahabe rey ve içtihadı artık referans metin hüviyetini kazandı. Takip eden nesillerce aynı şekilde anlaşılmış olmalı ki ilk neslin rivayetleri bilhassa rivayet tefsirlerinde hadislerle birlikte mütalaa edildi, usulde de bilginin kaynakları arasında değerlendirildi.
    Tefsirin görevi ayetleri nüzulle eşzamanlı olarak ilk muhatapların anladıkları gibi anlamaktı. Bunun için dilbilimin yanı sıra tarihin de bilgisine ihtiyaç vardı. Söz konusu bilgi hadis külliyatında ve tarih kitaplarında mevcuttu. Üstelik hadis ilgili malumatı ham halde bırakmamış, tenkite tabi tutarak test etmişti. Hadis usulü, rivayete dair umdeleriyle ve tarihsel süreçlere tanıklığıyla nakle dayalı bilginin işlenme yöntem ve kaidelerini belirliyor, Kur’an dâhil bütün kaynak metinleri tanımlıyordu. Fıkıh ve Kelamsa “Sebebin hususiliğine rağmen, lafzın umumiliği” prensibine dayanarak ilahi metni sebebinden bağımsız bir metin olarak telakki edebiliyordu. Bu bağlamda saf bir metin olarak Kur’anın, dil ve mantık kurallarıyla, nass, zahir, mücmel, mübeyyen, âmm, hâss, mutlak, mukayyet, hitabın mana ve konusu, lahne’l-hitab, hitabın delili, nesh ve koşulları, çok anlamlılık, eş anlamlılık ve zıt anlamlılık gibi durumlar nazarı itibara alınarak, dilbilim, etimoloji, morfoloji, linguistik, semantik, retorik ve semiyotik, kontekst, lafzın zihne doğan ilk anlamı; hakikatin mecaza, umumun hususa, mutlağın mukayyete, istiklalin idmara takdimi, te’hire dair bir karine bulunmadıkça kelamın orijinal tertibini esas almak gibi karinelere bağlı kalınarak okunması usulü tespit ediliyordu. İşbu karineler her ne kadar farklı ihtisas alanlarında farklı hiyerarşiyle ve hatta nadiren farklı isimlerle takdim edilseler de genel espri itibarıyla müşterektiler. Örneğin fakih, kullandığı istidlalin saf metnin ve ilgili tarihin içinden çıktığını ima sadedinde hüccet ve delil terimlerini tercih ederken kelamcı bu ikisine insani aklın katkısını çağrıştırmak üzere burhan lafzını ekliyordu.
    İşte bu müşterek kaynak, tarih, erek ve espriden ötürü farklı sahalarda kaleme alınmış usül kitaplarında ortak bir terminolojiye ve vücûh ve’n-nezâir, hakikat-mecaz, muhkem müteşâbih, kıraat, esbâb-ı nüzul, nasih-mensuh, kıssalar, siyer, rivayetler ve bunun gibi müşterek temalara rastlanıyordu. Bu durum ise aynı temel kaynakların yorumsanmasına ilişkin usullerin konu, tarih, erek ve espri bütünlüğü dolayısıyla pek çok noktada kesişmek zorunda olmasından kaynaklanıyordu.

    YanıtlaSil